Gösterdikleri kız bakıyor gibi yapıp rahatsız rahatsız kafa salladım. "Evet haklısın..."

Ela'nın yüzünde Çağan'ı ima eden sinsi gülümsemesi oluşsa da, çenesini kapalı tuttu.

"Eee senin erkek arkadaşın var mı?"

Belki Zihni'min bir oyunuydu ama etrafı saran uğultu hissedilir derecede azalmıştı. Bu sorunun benim için ne kadar zor olduğunu bilemezlerdi. Aşk ve nefret ilişkisi yaşadığım bir üvey kardeşim vardı. Ama o yıllarca beni aldattığından ağzımı hırsla araladım. "Yok."

"İnanmam kesin vardır." dedi bir kız. Gözlerimi Ela'ya diktikten sonra kıza döndüm. "Yeni ayrıldım gibi."

Aslında seviliyorum sanıyordum ama kullanılıyormuşum diyemezdim. Rahatsızca kımıldandığımda, Ela durumu kontrol altına alır gibi koluma yapıştı. "Muhabbete dışarıda devam etsek ya."

Tek istediğim sınıftan koşarak uzaklaşmak olduğundan, Ela'nın beni çeke çeke bir yerlere götürmesine izin verdim. Kimsenin duyamayacağı şekilde kulağıma yaklaşıp "Bu konuyu konuşacağız." dedi. Beni sürüklerken sınıfa geri baktığımda Aras etrafta yoktu. Sarışın kızında olmamasına hiç şaşırmadım. Belki de yine bir yerlerde kırıştırıyorlardı.

Ela ve peşine takılan kızlarla okul çıkışına doğru ilerlerken gitmemek için ona karşı gelecek bir bahane bulamıyordum. Ela'nın dost canlısı hali koluma dolanmışken, onu kaybetmekte istemiyordum. Turnikeleri geçip okuldan çıktığımızda, istemsizce Çağan'ın beni okula bırakıp tekrar aldığı yöne döndüm. Orada olmasını beklemediğimden, motosikletinin yanında dikildiğini gördüğümde adımlarım Ela'nın adımlarına yetişemeyerek tökezledi.

Çağan hem hastaydı, hemde onun yüzüne bakmayacağımı biliyordu. Suratımda nasıl öfke saçan bir ifade varsa, olduğu yerde durmasına yetti. Onu tanımazsan gelerek kızlarını arasına karışıp kaybolmak istiyordum. Dikkatimi başka yöne vermeye çalışsam bile, ara ara karşı kaldırımda bizi takip eden Çağan'a bakındım. Ela'nın bahsettiği cafeye girip oturduğumuzda, hiç utanmadan arkamızdan gelip karşımızdaki masaya yerleşti.

Ela ile yan yana oturmuşken, kulağıma yanaşıp fısıldadı. "Bu liseli olmayan ve yeni ayrıldığın sevgilin olmasın sakın?"

Sessiz olsada, diğerlerinin duymuş olmasından korkarak yüzlerini tek tek kontrol ettim. Hiç bir şeyden haberleri yoktu. Hatta biri, diğerini dürterek "Çaktırmadan arkadaki çocuğa bak." dedi. "Acayip bir parça."

Başımı, beni izleyen mavi gözlere kaldırdım. Karşımdaki kız "Buraya bakıyor." diye heyecanlandı.

Gözlerimi Çağan'dan kaçırıp, kıza "Ama liseli o." dedim. Az önce sınıftaki kızı sırf bu sebepten rezil etmişlerdi.

"Böyle liseli mi olur?" diye şaşırdı. "Nereden biliyorsun ki?"

Ela, eliyle ağzını kapatıp pis pis kıkırdarken kırdığım potu düzeltmeye çalıştım. "Tahmin ettim sadece."

Ela yanımda çaktırmadan gülerken, durumun ciddiyetini anlayamıyordu. Herşey üstüme gelmeye başlamıştı. Okulda bir süre Çağan'ı unutmuşken, şimdi gene kanlı canlı karşımda bana gerçekleri hatırlatıyordu.

"Liseli bile olsa çok yakışıklı." dediklerinde "Bende abartıyorsun, çokta yakışıklı değil." dedim.

Karşımdaki kız bana aklımı kaçırmışım gibi bakarken, Ela yakınımızdaki bir kaç masanın duyabileceği kadar şiddetle bir kahkaha patlattı. Gerginlikten ellerim terlemeye başlamıştı. Beni ele vermiyor ama daha kötü alay ediyordu. Kendimde yaşadığım şeyleri ona anlatma isteğini bulandım. Diğerlerinde durmadan Çağan'ı kesiyor. Çağan'da aptal gibi sürekli buraya bakıyordu. Ela, bir kez daha kıkırdadığında ona derdimi anlatamayacağımdan emin oldum. "Ben eve gitsem iyi olacak."

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now