Bana değil, inanmak istediğine inanıyordu. Gözlerinde çakan şimşeklerle "Sen beni aldattın!" diye büyük bir adımla üzerime yürüdü. Aurası her an bana saldıracakmış gibi hissettiriyordu. Geniş göğsünü dolduracak kadar büyük bir nefes aldıktan sonra adımını yana çevirip hızlıca sağa sola döndürdüğü bakışıyla bir şeyler aradı.

Sonunda aradığı şeyi bulduğunda hiç iyi şeyler hissetmiyordum. Tüm hıncını atar gibi savurduğu tekmesiyle sandalyesini yere düşürüp zemin boyunca kulak tırmalayıcı bir sesle kaydırdı. "Beni aldattın! Hemde o belayla!"

Siyah Lidya, artık yapmadım demekten yorulmuştu. Benim bir masada tünemiş, açıkta kalan yerlerimi örtmeye çabalayan acınası halime küçümseyici bir bakış attı.

Çağan, alamadığı hıncıyla sandalyeyi bırakıp tuttuğu kapıyı sapından duvara çarptı. Duvara çarpmasıyla çıkan ses çok kuvvetliydi ama gerçeklikten giderek uzaklaşan kulaklarıma bir uğultu gibi gelmişti. Çağan'ın ağzını açıp bağırdığını gördüm. Duvardan düşen sıva ve cam parçaları yere yağmur gibi indi.

Her çarpışında kapının camı çatlıyor ve kırılarak yere düşüyordu. Çağan'ın vurduğu darbelerle duvara çarpıp parçalandı. Düşen büyük cam parçalarının yumruklarını kesebileceğini düşüncesiyle yutkundum. Siyah Lidya, soğukkanlılıkla oturmamı ve olanları izlemimi sağlayan tek dayanağımdı. Onun görevi beni korumak ve güvende tutmaktı. Etrafta yaşanan karmaşaya karşı sakince mırıldandı. "Sinir hastası oldu çocuk."

Düz ve ince sesim güçlü patlamaların üstüne çıkmış gibiydi. Çağan, bedenini bana çevirirken yerdeki cam parçalarını çiğneyerek gıcırtılı sesler çıkardı. Öfkesi ve sinir krizinin ardındaki şaşkınlığı görüyordum.

Bana inanamıyor gibi kafa sallayıp kapıya dönerken arkasından seslendim. "Gidiyor musun?"

Omzunun yanından bana yabancı bir bakış attığında kaşları çatılmıştı. Şiddetle nefes alıp verirken bağırdı. "Burası benim evim. Gidecek olan biri varsa sensin."

Kapıya son bir darbe daha vurup iyice çökmesine sebep oldu. "Git yada pisliğini temizle."

Koridorun karanlığında kaybolacağını sandım ama hafif yana kaymış, bana gitmem için yol vermişti. Her an yeniden bağırabileceğinin gerilimiyle bacaklarımı masadan uzatıp ayağa kalktım. Çağan hala öfkeli ve tehlikeliydi. Oysa çoktan patlamış ve parçaları etrafa saçılmıştı. Mutfağı döndürdüğü harabeye göz gezdirip sakin kalmaya çalıştım. İçin için bağırmak istesemde dişlerimi sıkmıştım. "Gitmeyeceğim."

Burasını temizlememi istiyorsa yanılıyordu ama ısrar etti. "O zaman temizle."

Ruhum karşısında dik durmayı tercih etsede yaşadıklarım bedenime ağır gelmişti. Titreyen kollarımı sırtımın arkasına sakladım. "Hizmetçi değilim ben. Temizlemeyeceğim ve konuşacağız."

"Bu gidiyorsun demek oluyor."

Kafamı hızla sallayarak itiraz ettim. Çağan etrafa yayılmış çöplere doğru iç çekip bana baktı. "Neden peşinden geldin? Sevgilinle kalsaydın, hizmetçilik yapmak zorunda kalmazdın."

"Doğru." diye düşünmeden atıldım. "Aras bana kötü davranmazdı. Senden daha kibar olacağını söylemişti."

"Ona git o zaman!"

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now