Yüzümü yana çevirip kapının arkasındaki anneme "Git." diye seslenebildim. Zayıf cevabım yanağımın üstündeki kuru temasla kesilmişti. Aldığı derin nefesler boynuma indi. Aralanan ağzını tenime sıkıca bastırdı. Ürperen vücudum titreşirken kolunun kafamın yanına yaslandığını gördüm.

Kolundan destek alarak üzerime doğru eğildi. Dudakları boynumu hafifçe emerken giren ince sızılarla ağzımdan bir inleme kaçırdım. Kapattığım göz kapaklarım görüntümü engellediği gibi onu duymamı da engellemişti. Çok uzaklardan bir kadın kapıyı açmamı söylüyordu. Dudaklarımı birbirine sımsıkı bastırıp kendimi gerçeklerden soyutladım.

Yumuşacık saçları çenemi ve yüzümü gıdıklıyordu. Dudaklarının hareketi şehvetlenip etimi çekti, dişleri boynumu sıyırdı. Gözlerime dolan yaşlarla kafamı geriye atıp ağzıma dolan iniltilerimi tuttum. Ağzı ve dili boynum boyunca gezerken bedenim kontrolsüzce seyirdi. Çağan ile aramızda tüm boşluklar kapandı. Karnımın ortasında fokundayan sıcaklığa karşı dişlerimi dudaklarıma geçirip sızladım.

Dizlerimin arkasında hissettiğim dokunuşla irkilen bacaklarım harekete direnerek durdu. Eli bacağımdan yukarıya doğru kayıp eteğimin içine girdi. Sıyrılan kumaşın altındaki dokunuşu kalçamda durdu. Parmakları etime gömülürken dişlerimi dudağıma, ağzıma tuzlu kan tadı gelene kadar bastırdım.

Artık beni taşımayan bacaklarım titreyince kapıya kaydım. Kirpiklerim aralanmak için mücadele ediyordu. Çağan'ın sık ve sert nefesleri kulağıma çarparken boynumun her yanında gezdi. Dudaklarının boşluğunda geride bıraktığı nem, havayla soğuduğunda hafif sızlamazlar geçiyor, yerini karnımın üstündeki sıcaklığa bırakıyordu.

Derinlerden gelen sesle kirpiklerimi birbirinden zorla koparttım. Bağnu anlamadığım bir dilde söylendikten sonra sustu. Koridora vuran topuk çatırtılarından gittiğini anladım.

Ses çıkarmamak için kendimi o kadar sıkmıştım ki neredeyse parçalayacağım dudaklarımı serbest bırakıp "Yeter." dedim. Bağnu, artık bizi duyamayacak mesafede olsa bile gerginlikten fısıldıyordum.

İki elim göğsündeki yerini bulup onu itti. Gücüm onu etkilemeyecek kadar azdı ve başım dönüyordu. Dişleri boynumda bir kez daha kaydığında az kalsın parmaklarım tişörtünü kavrayıp onu üzerime çekecekti ama bir öpücük daha kondurduktan sonra nefes nefese geri çekildi.

Sızlayan dudaklarım arasından "Bırak..." diye heceledim. Elini kalçamdan çekip kapıya yasladı. Bir yabancı suratına Çağan maskesi takmıştı. Yabancı bir sırıtışla yüzüme doğru soluklandı. "Sende zevk aldın Lidya, kabul et."

Bedenimin tüm tepkilerini görmezden gelerek ağrıyan kalbime kulak verdim. Annem sırtımın arkasındayken bana bunu yapmıştı. "İğrendim." dediğimde yüzü benden uzaklaştı. Bakışları mat ve donuktu. "O kadar iğrendim ki kusmuğumu zor tuttum."

Yüzündeki tüm kan çekilmiş gibi beyazlaşırken mavi hareleri çılgınca hareket etti.

"Senden nefr..."
Boynumun üzerinde hissettiğim elle soluğum kesildi. Ondan nefret ediyordum.

Sözüm tamamlanmadan boğazıma alev almışçasına yapıştı. "Sus!"

Kocaman açılan gözlerim önce Çağan'ın koluna sonra boynumu tutan eline kaymıştı. Boynumu çepe çevre saran parmakları kafamı havaya çekip yüzümü kaldırdı. "Bana yalan atma! Ben bu haldeyken sen iğrenmiş olamazsın!"

Bedenime yaklaşıp hırıltılı bir nefes verdi. Pantalonundaki sertlik karnımın üzerine baskı yapıyordu. Bir tepki veremeyen bacaklarım taş kesilmiş gibiydi. Nefes borumu ezen parmakları kuvvetlendi. Ağzımı açıp ihtiyaçla oksijen aradım ama ciğerlerime bir damla hava girmiyordu.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now