Sobe

44 1 0
                                    

Bir denizin ortasındayım; önüm arkam, sağım solum, yüreğim hiçlik.
Küllükle alakası olmayan şeylerden küllük yaptığım bir gecedeyim ve de.
Ait olduğumu sandığım şehirde sadece bir silüet.
Ne yapsam bilemedim, saklambaç oynamayı tercih ettim: önüm arkam, varım yoğum Sen. Sobeleyemediğim bir yüreğin peşine takılmışım koşuştuğumuz yollarda.
Ve evet, sağım solum yokluğundan ibaret.
Ben bu oyunda iyi değilmişim, sobelenince anladım. Ansızın tuttu beni, yüreğine dokunmaya çalıştığım. Sobeledi beni gözlerinden. Saniyeler geri saydı. Yüreğine dokunamadığım, çoktan bitirmişti oyunu. İyi de, ben daha ona kadar saymadım.. Ben daha ona kendimi anlatamadım. Ben isterdim ki Eylül gelsin, onun için gelsin, onu Eylül sobelesin. Solumda o olsun, önümüzde gülüşlerimiz.
Olmayanı olduramıyoruz, oyun kazanmak senin işin, ben oyunun ahengine kapıldım. Öyle güzeldi ki sana dair her şey, bir an oyunda olduğumuzu bile unuttum. Kestiremedim, hiç ummadığım bir yerden çıkıp beni eleyeceğini. Ben sana kapıldım, oyun teferruat.
Ben sana yanıldım; önüm arkam, sağım solum izmaritten sobe!
Hadi şimdi sen söyle zoru kolaylaştıran, ben ister miydim gidişini biriktirmeyi? Avuç avuç doldurup denize dökmeyi?

Senliğinde erimiş bir şarkı benliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin