Cevapsız

44 1 1
                                    

Bazı sorular vardır, küfretmek istersin o soruların her vurgusuna, hecesine, soru işaretine. Mesela bugün bana "Onun nesini seviyorsun ? Değer mi hiç ?"diye soruldu.
Onun kulağında iki adet ben vardı. Kendi bile dikkat etmemişti onlara. Ben çok sevdim onları biliyor musun ? Her saniyesinde el hareketlerini kullanırdı ve oturup izlenilesi bir duruşu vardı. Saatlerce sıkılmadan aynı hizadan seyredebilirdim onu, cam kenarından. Klasik birkaç cümlesi vardı, onları dile getirmezse o saniyeler sayılmazdı mesela. Gözlerinden bir çok anlam çıkarabilirdin ve gözlerinin derinliği seni bazı zamanlar boğabilirdi.
Siyah ve kırmızı ona çok yakışırdı. Siyah kadar derindi, çözülemezdi ve kırmızı kadar da canlıydı. Bu yüzden bu iki renk de onu çok güzel tamamlardı.
Ben onunla birlikte sigara içişimizi çok sevdim. Onunlayken kül oluyordum, onsuzken de duman oldum. Elimi bırakmayan ellerinin yerine sigara eşlik ediyor şimdi. Sigarayı da onun kadar çok seviyorum bu yüzden.
Bazen çocuk kadar inatçıydı, beni çıldırtmalarını sevdim. Gözyaşımı silişini sevdim be ben. Ondan sonra da kimse silemedi yaşlarımı, durdurabilen kimsecikler olmadı.
Uyandığın anki agresifliğinden nefret ederdim, şimdi anlıyorum ki ben o halini bile bayağı sevmişim.
Dağınıklığımı toplayışını sevdim ben onun. Saçlarımı düzeltmesini sevdim. Yani ben onunla alakalı her şeyi sevdim. Hani "Mavi huydur bende" derler ya, onu sevmesi bende huydur, onun gözleri bende huydur. Onun attığı her adım bende en sevilen huydur.
Tabi ben diyemedim bu cümleleri. Çünkü ben anlatsam o anlamazdı, yüreğime dokunan ona hitâp etmezdi.
Cevap veremedim sorusuna. O da susmanın huy olduğunu sandı bende. Güldüm..

Senliğinde erimiş bir şarkı benliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin