Merhem Et

56 1 0
                                    

Kendimizi kandırdığımız zamanlar oluyor kimi zaman. Mesela ben ne zaman sensizliğe alışsam kendimi kandırırım. Hoşuma gittiğinden değil bu durum, acıları örtmeye yeltenme eylemidir sadece. Hani yalanlar söyleriz ya bazen, kendimizi kandırmaktan ileriye gitmez sonuç. Sen benim en büyük mutluluk yalanımsın işte. Gecemi mutsuzlukla sarıp da mutluluğu borç bilen bir yalansın işte. Beyaz bir yalansın, akıp giden zamanın içinde tüm masumiyetiyle. 

Tüm yanlışlıkların arkasına saklanmış, kendini korumaya çalışmış bir kızım ben de işte. Ne bekliyorsun ki? Daha sana açıklayamadıklarım varken, cesaret mi bekliyorsun benden? Sorduğun soruların açıklanması zorken, hala nasıl acımasız olabiliyorsun karşımda? 

Yüreğin donmuş, yüreğin zayıflamış. Sevdiğim o gönül eriyip uçmuş tüm kıyılarda. Acımasızlık kaplamış yüreğini. Kendimi kandırıyorum hala yüreğinde birazcık insaf var diye. Ama sen, seni aşk bildiğim tarafını eritmişken, bu kadar acımasızken, ben nasıl bekleyebilirim hala seni?

Eritsen tüm kıyılarını, eritirim tüm yanlışlıkları. Bana sadece 'sen tarafın' lazım. Bırakalım bütün acımasızlıkları? Seni ben böyle sevmedim ki gözlerinin kıyısı güneşe bakanım, ben senin biraz merhametini sevdim. Merhem etmen gereken gönlüme, merhametsizliğini savuruyorsun üzerime. Kandır o zaman kendini, tüm kıyılarında; sol tarafın paslaşana kadar kandırmaya devam..

Senliğinde erimiş bir şarkı benliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin