İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)

Av Se1enK

791K 40K 28.1K

BİZ ASLA TEK OLAMAYIZ. Lidya'nın yalnız geçirdiği çocukluğu belleğinde derin izler bırakır. Ondan daha popüle... Mer

PROLOG
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
ÇAĞAN' DAN
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
KİTAPLARIM
11. BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17. BÖLÜM
18.BÖLÜM
19. BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
ÇAĞAN'DAN
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
53.BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
56.BÖLÜM
57.BÖLÜM
ÇAĞAN'DAN - 1
ÇAĞAN'DAN - 2
ÇAĞAN'DAN - 3
58.BÖLÜM
59.BÖLÜM
60.BÖLÜM
61.BÖLÜM
62.BÖLÜM
ÇAĞAN'DAN - 4
ÇAĞAN'DAN - 5
63.BÖLÜM
64.BÖLÜM
65.BÖLÜM
66.BÖLÜM
67.BÖLÜM
68.BÖLÜM
ÇAĞAN'DAN part1
ÇAĞAN'DAN part-2
69.BÖLÜM
70.BÖLÜM
71.BÖLÜM
72.BÖLÜM
73.BÖLÜM
74. BÖLÜM
ÇAĞAN'DAN -FİNAL-
75. BÖLÜM
76.BÖLÜM
77.BÖLÜM
78. BÖLÜM
79.BÖLÜM
80.BÖLÜM
KARA BATAK
FİNAL - 2
SONSÖZ
EPİLOG

FİNAL - 1

5.4K 200 85
Av Se1enK


Kızlar gerçekten babalarına benzeyen erkeklere mi aşık olurdu? Ben babamı geç tanımıştım, Çağan'ı ise olduğum olası biliyordum. Yine de birbirlerine benzemeyi başarmışlardı.

Baban tıpkı onun gibi telefonumu kırdıktan sonra beni odama hapsedeli kaç gün geçti emin değildim. Çağan'ı özlememe yetecek süredeydi. Onun en son perişan halini hatırladıkça gözlerim doluyordu. Hastaydı, kendinde değildi. Üstelik babam fena halde canını yakmıştı. Böyle korkutucu bir adam olduğunu bilmiyordum. Ona karşı gelmekten de kendimi alıkoyamadım.

Göz yaşlarım arasından "Ben Çağan'la..." diye başlamıştım.

Sinirden yumruklarını sıktı. "O serseriyle ne yaşadıysan yaşadın, önemli değil. Sen benim kızımsın!"

"Hayır." diye direndim. "Ben Çağan'la evleneceğim."

Yüzüğümü günlerdir benden koparamıyordu. "Çıkar şunu, görgüsüz müsün sen?"

"Çağan aldı, hem evlenmek görgüsüzlük mü?"

"Evlenmek değil, baba parasıyla at nalı almak görgüsüzlük. Ah o zengin veledi..."

Gerçekten kızıyordu. O kızdıkça daha çok perçinlendim. "Çağan öyle biri değil!"

"Ben göreceğimi gördüm."diye kestirip attı. Asla geri adım atmıyordu.

"Bir kerecik dinlesen, ona şans versen..." diyerek huyuna gitmeye çalıştım.

"Bana o hergeleyi savunma da kendine gel artık!"

"Biz evleneceğiz."

"Vermem!" diye gürledi. "Ben kızımı geç buldum, çabuk kaybetmeyeceğim. Seni vermem. Kendini o oğlana dövdürüp ezdirmeye meraklıysan bile vermem. Benim kızımsan sözümü dinlersin. Babanı çiğneme."

Sinirden uyuşmuş kollarımı sıkıp,  bacaklarımı yere vura vura odama kapandım.

...

Çağan onun gözünde, annemi parasıyla ondan çalan adamın oğluydu. Üstelik bizi en kötü şekilde görmesi tuz biber olmuştu. Açlık grevime devam ederken, eve elinde güzel kokulu bir tencere ile girdi. "Haydi kalk Fatma Teyzen bizim için yemek yapmış."

Cevap vermeyip, yüzümü yastığa gömdüğümde kapının camında hareket eden gölgesi içeri doğru süzüldü. Yanıma doğru yaklaşıyordu. Üzerime doğru eğildiğinde açık mavi gözleri kaygılıydı. "Kızım... Güzel kızım, hadi bir şeyler ye."

Başımı inatla oynattım. "Çağan." Adı dudaklarımı yakıyordu. "Onu çocukluğumdan beri seviyorum, o da beni."

Utançtan yatağa gömülmüşken, elleri hafifçe saçlarımı okşadı. "Hala çocuksun. Ama o çocuk iyi biri değil."

"Beni sinir etmek için yaptı." dedim. "Onu çok üzdüm, yanlış yaptım diye."

Elleri saçlarımda durdu. "Böyle konuşmak sana yakışmıyor. Yanlış yapan tek bir kişi var orada. Hem sen ne yapmış olabilirsin ki?"

"Düşmanından para alıp ona yedirdim. Gururunu kırdım."

Yalan attım ve aldattım...

Tekrar ağlamaya başladığımda elleri saçlarımı beceriksizce sıvazladı. "Bu yaşta neyin düşmanlığı bu? Para lazımsa bulurum ben."

Aslında para ne kadar önemsizdi. "Beni affetmeyecek." diye mırıldandım. Çağan'ı tekrar hayal kırıklığına uğratmıştım. Babamı ikna etmeye çalışırken, Çağan'ın beni istememe ihtimali de vardı. Onu arayamıyordum. Tek bir haberim bile yoktu.

Yalan attığını söylemişti.

Yalan olmasını ilk kez o kadar çok istemiştim ki. Beni kullanıp gitmesinden hala çok korkuyordum. Ne kadar güvensem de bir türlü bu kötü düşüncelerimi yenemiyordum.

"Sen hala küçüksün." diye beni teselli etmeye çalıştı babam. "Beni de üzüyorsun, ne ara sevdin bu kadar."

"Annemin seni sevdiği yaştan daha büyüğüm."

"Sevdi mi beni..."

Ne dediğimin farkına vararak duraksadım. "Tabi ki." Nefretin ardında, ne kadar büyük aşkların saklı kalabileceğini biliyordum. "Paraları suratına attığında çok ağlamıştı."

"Çok mu ağladı?" Çocuk gibi saf sorusuyla gözleri büyümüştü. Ardından yüzü gölgelendi ve yutkundu. "Her neyse... Biz konuştuk. Oğlanı babası alacak. Bende de onlara verecek kız yok."

Belki biz alırdık oğlanı?

Sesini sert tutmaya çalışsa da, bu sefer becerememişti. "Sen küçüksün hem daha okulun var."

"Okuluma da giderim."

"Şimdi sana her şey kolay gibi geliyor ama hayat zor."

"Zor değil." dedim. "Hem sahipsiz miyim ben?" Birbirimizin tıpatıp aynısı gözlerimiz birleşti. "Babam var benim."

Gözleri yüzümden, yastığa tutunmuş elime kaydı. "O yüzüğü hala çıkartmamışsın..."

Ne kadar ciddi olduğumu anlaması için gözümü bile kırpmadım. "Asla çıkarmayacağım, ölene kadar."

Elleri saçlarımı son kez yokladı. "Önünde yaşayacak uzun güzel bir hayat var."

Onu ikna edebilecek miydim bilmiyordum. Başka bir şey söylememişti. Karşı da çıkmadı. Yine de biraz yumuşadığını hissediyordum.

...

Gecenin körü penceremden sesler geliyordu. Hırsız olma ihtimali beni korkuturken babama seslenmemek için kendimi zor tuttum. Perdeyi oynattığımda gördüğüm yüz, yara bere içindeydi. Perişan haline rağmen gözleri ışıklar saçarak parladı. "Lidya..." Parmakları demirlere tutunmaktan bembeyaz kesilmişti. "Senin için tırmandım bak."

Düz duvarda nasıl o şekilde durduğuna hayret ederken, adımlarım çözüldü. Odamdan fırlayıp, kendimi hızla evden dışarı attım. Bahçenin yan tarafına döndüğümde Çağan'la karşılaşmıştım. Çarpışmamızın şiddeti tüm omurgamı sarstı.

Rüya olmasından korkuyordum. Rüya olmamalıydı. "Gerçeksin değil mi?" dedim. "Gerçekten geldin?"

Bu bir rüya olsa bile aynı cevabı verirdi. Beni kollarının arasına sıkıştırdı. "Biliyorum geç kaldım ama ancak toparlanabildim."

"Ne yaptın?" dedim onu o halde hatırlayarak. İçimde büyük histerik bir çığlık hapsolmuştu. "Özür dilerim..."

"Senin suçun yoktu."

"Babam..."

"Hak ettim Lidya."

Bunu babam yapmasaydı, kendimi daha az suçlu hissederdim ama şimdi katlanması daha zor oluyordu. "Benim yüzümden."

Dokunuşuyla konuşmadan beni yatıştırmaya çalıştı. Ona utandıracak kadar titreyerek yapıştım. "Seni bir daha göremeyeceğim sandım."

"Te... Telefonla çok aradım ama ulaşamadım."

"Babam kırdı."

"Ah o baban."

Ben kendinden uzaklaştırdığını hissettiğimde panikleyerek ona daha çok tutundum. Bedeni garip bir gerilimle kasılmıştı. Gözleri omzumun arkasındaki bir noktaya çakılmışken fısıldadı. "Baban..."

...

En son gözlerimin kapandığının, dünyanın karanlığa gömüldüğünü hatırlıyordum. Şimdi daha sıcak ve güvenli bir ortamdaydım. Sobanın çıkardığı çıtırtıları duyabiliyordum. Onun dışında ses yoktu. Ardından Çağan ışık hızlıyla beynimin merkezine yerleşti. Babam onu ne hale getirmişti?

"Çağan!"

Yattığım koltuktan zıplayarak doğrulurken gözlerim açıldı. Etrafa boş boş bakındım. Babam koltuğun diğer ucunda bana ters bakışlarıyla karşılık verdi. Utançtan kıpkırmızı olarak ağzımı kapattım.

Ters bakışlarını benden çevirip "Çağan." dedi tatsızca. "Burada."

Hoşnutsuz bakışlarını diktiği yere, kapının kenarına döndüm. Çağan tam köşeye sinmişti. Ama burada, evin içindeydi. Bana yaklaşmak istediği her halinden belli oluyordu ama zorla tuttuğu adımlarını durduran bir güç vardı.

Onun yerine babam sordu. "İyi misin?"

"Bir şeyim yok. Ben arada bir bayılırım böyle." Kabul etmek istemesem de, zayıf bir bünyem vardı.

Düşünceli bakışlarını kıstı. "Yemek yemediğinden oldu. O kadar söyledim sana. Daha bu inada ne kadar devam edeceksin?"

Çağan'ı kabul edene kadar.

Gözlerim Çağan'daydı. "Çağan neden orada dikiliyor?"

Öfkesi Çağan'a doğru karardı. "Eve aldığıma şükretsin zırtapoz."

Çağan dudaklarını daha çok sıktı. Neden konuşmuyordu?

"Seni sağlığından etmiş bile. Bir daha sana dokunursa benden günah gider."

Babam ne derse desin, Çağan sessiz kalıyordu. Hatta ona hak veren pişman ifadesi kalbimi sıkıştırdı. Babamın onu eve almasının bile mucize olduğunu düşündüm. Söylenerek ayağa kalktığında, Çağan'ı tamamen yok saydı. "Çocuğu eve aldığıma göre yemeğini yiyeceksin."

Mutfağa girip, tencere ve tabakları çarpıştırırken dolan gözlerimi usulca kuruladım. Üzgündüm ama aynı zamanda mutluydum da. Çağan bana doğru adımlasa da, tekrar geri çekildi. Babamın ona çizdiği bir sınırın içine hapsolmuş gibiydi. Beni kaygıyla ama sessizce süzüyordu.

"Gel buraya."

Babamın çağırışına kulak verip ayağa kalkarken başım hala dönüyordu. Mutfağa girdiğimde masaya koyduğu tabağın içinde dumanı tüten sebze ve et yahnisini gördüm.

Sıkıyorsa yeme bakışlarıyla başımda dikilirken, babamın yanından geçip raflardan iki tabak ve çatal daha çıkardım. Tencereden yemeği döktükten sonra kendi tabağımın sağına ve soluna yerleştirmiştim. Ortaya oturup babamı ve Çağan'ı bekledim. "Hadi gelin."

"Yok! Ye sen."

Babama doğruldum. "Siz gelince yerim."

Dağları devirecek kadar derin bir iç çekip mutfağın dışına doğru seslendi. "Çocuk çabuk gel buraya!"

Çağan hiç ikiletmeden mutfağın girişinde belirmişti ama masaya oturmaya çekindi. Babamın sert bakışları altında rahat hareket etmesi gerçekten zordu. Babam hala ayak diretirken, ikisine doğru konuştum. "Hadi yemek soğuyor."

İki yanıma yerleşirlerken aralarında soğuk rüzgarlar estirdiler. İlk bir kaç dakikanın ardından bir olay çıkmayacağını hissedip gevşedim. Çağan lokmalarını zorlukla çiğneyerek yutuyordu. Dudağındaki yara canını yakıyor olmalıydı. Ekmeğin içini koparıp çaktırmadan önüne doğru sürerken, eli elimin üstüne değdi. Başı hayır anlamında sallanmıştı.

Babama döndü. "Konuşabilir miyim efendim?"

Efendim mi? Babam izin verdi. "Konuş."

"Sen ye Lidya."

"Evet kızım yesin."

Garip halleriyle babama doğru parladım. "Ağzını kırmışsın, çiğneyecek hali mi var!"

"Sakat kalmadığına şükretsin."

Gözlerim tekrar doldu. "Sakın öyle bir şey yapma."

Kızgınlığı sönerken, masadan kalktı. "Bende kızımın yanında böyle davranmak istemezdim."

"Ben görmeden mi yapacaksın?"

Gözleri donuklaştı. "Öyle gaddar bir insan değilim ben."

Dışarı çıkarken pişmanlıkla seslendim. "Nereye?"

"Sigara alıp geleceğim."

"Sen sigara içmezsin ki?"

"Sayende başladım."

Çağan aramızda bir yabancı gibi kalmıştı ama kapının sert çarpışla çözüldü. Babam kızmış mıydı? Çağan bana doğru yönelirken, babamı da kaybetmek istemiyordum.

Masada boş boş otururken "Bana hala kızgın mısın?" diye sordu.

Ceplerini karıştırıp bir kağıdı bana uzattı. Ama eli geri geri gidiyordu. "Al." Aras'ın parça parça olmuş hediyesi  bantla birleştirilmişti. "Buna hakkım yoktu."dedi burukça.

Kağıdı elime aldığında, gözleri kum gibi dağıldı. Halini görünce parmaklarım kağıdı istemsizce buruşturdu. Yanından kalkıp sobaya yürürken kapıdı ateşin içine bıraktım. Harlanan ateşin yüzümü yalayan ısısı Aras'ın bana bıraktığı son şey olmuştu.

Çağan sanki ölüp, tekrar canlanmış gibiydi. Konuşabilecek duruma geldiğinde ağzını açtı. "Eğer onu alsaydın, artık beni sevdiğine inanmayacaktım."

"Seni seviyorum."

Dudaklarımdan engelsizce dökülen sözler yüzünü aydınlattı. Aramızdaki dağlar, denizler kadar engin bir engel kaybolmuştu. Beni bırakmasından daha ağır bir ceza varsa, sevgime inanmadan yanımda acı çekmesi olurdu. "Artık inanıyor musun?"

"Hep inanıyordum, umudum vardı."

Sandalyesine yaklaşıp omuzlarına uzandığımda, belimden yakaladı. Başını şefkat arar gibi göğüslerimin üzerine yerleştirmişti. 

"Babam seni eve aldı." dedim. "Zamanla her şey düzelecek."

"Evet." diye mırıldandı. "Şu eşiği geçebileceğime ihtimal vermiyordum."

"Babam çabuk parlar ama sonradan yumuşuyor." Belimi kısacık bir an okşarken kalbim hızlandı. Dokunuşlarının verdiği histen vazgeçebileceğimi sanmıyordum.  Başımı kollarımla çevreleyip nefes aldım. "Eğer hala sana zarar verirse, onu bırakıp seninle gelirim."

Bakışlarını çocuk gibi kaldırdı. Tüm huysuzluğu ve kıskançlığının sebebi babamın beni ondan koparacağını sanmasıydı. Bunu aklından silip atmasını isterdim.

"Babandan ayrılmaman için elimden geleni yapacağım. Kendimi sevdireceğim, söz. Biliyorsun, kendimi zorla sevdirmek sevdirmek konusunda ustayımdır."

Yaptığı şakayla çarpılan yüzü, gerçekten böyle düşünüyordu. Kendini zorla sevdirdiğini mi sanıyordu?

Yumuşacık saçlarını okşayıp yüzümü ona eğdim. "Ben seni her zaman seviyordum Çağan, sadece anlamamı sağladın."

...

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

62.2K 3.5K 28
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan. Yıllar sonra tekrard...
1.1M 68.3K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
388K 1K 3
UYARI : +18 sahneler fazlasıyla bulacaktır, yetişkin içerik!!! Enemies to lovers... ⛓️ ~mafya İyi kalpli ama yaşadığı ilişkiler yüzünden kırık olan...
109K 8.9K 16
"Abin falan dinlemem. Eğer o odaya gelirsem, sabaha kadar çığlık attırırım sana."