Başlangıç

21.5K 1K 226
                                    

Jason'ın peşinden mahzende ilerlerken ses çıkarmamak için büyük bir çaba gösteriyordum. Jason en önde arkamda Andela ve en arkada Adras olmak üzere dar bir borudan geçiyorduk. Şatoyu bulmamız zor olmamıştı ama girmek için neredeyse yakalanıyorduk. Adras'ın yaklaşık 7 Walter taraftarını bayıltması sayılmazsa pek dikkat çekmemiştik. Adımlarıma odaklanmam dışında Logan aklımdan çıkmıyordu. Noah ve Ares'in kaçması biraz içimi rahatlatsa da Logan'ın ellerinde olması ve Eldoris için çoktan öldürme emrinin uygulanmış olması beni yeterince huzursuz ediyordu. 'Yavaş.' diye fısıldadı Jason. Anında durarak Jason'ın ayak bileğinden destek alıp iyice eğildim. Andela'nın parmaklarını omzumda hissettiğimde Jason'ın sesi zihnimde yankılandı: 'Şimdi !'. Andela'yı Adras'a doğru iterek ayağa kalktım. Bulunduğum boruya yakın borulardan suyun akışını kolaylıkla hissedebiliyordum. Tüm gücümle ellerimi kaldırıp suya hükmettim. İçinde bulunduğumuz da dahil olmak üzere borular büyük bir sarsıntıyla titremeye başladı. Jason'dan son bir işaret daha beklerken bize yaklaşmakta olan bağırışları duydum. Jason sağ elini bekle dercesine kaldırdı. Yönü tam olarak tahmin etmeye çalışıyordu. Yaklaşık 1 dakika içerisinde parmağını yavaşça 3 yönüne çevirdi. Bakışlarımı gözlerinden ayırmadan tüm gücümü suya odaklamıştım. Jason son bir kez gözünü kırptıktan sonra zihnimde sesi yankılandı :'Şimdi !'.
Çığlıklar arasında art arda hızla koşuyorduk. Tamamen Jason'a güvenerek o ne tarafa dönerse aynı hareketleri tekrarlıyordum. Arada arkamı dönerek Andela ve Adras'ı kontrol etsem de kolaylıkla ayak uydurmuşlardı. Son bir köşeyi daha döndüğümüzde şatonun mahzenlerine geldik. Sıralı hücreleri hızlıca kontrol etmeye başladığımızda Logan'ın sağ olmamasından korkuyordum. Bir, iki , üç ... Her hücreyi elim boş geçtikçe umudum kırılıyordu. Sağ tarafı bitirdikten sonra bir umut Jason'a döndüm. Adras'a bakarak bir şeyler anlatıyordu. Benim onları izlediğimi fark edince yavaşça dönerek 'Burada olması çok zayıf bir ihtimaldi Alison. Logan'ın senin için ne kadar değerli olduğunu biliyorlar. Mutlaka göz önündedir. Yani üst katlara çıkmamız gerekecek ve bunu şu durumda dikkat çekmeden yapmamız pek mümkün olmaz. Sen şatonun tüm tesisatını alt üst ettikten sonra buradan ayrılmamız için bile 5 dakikamız var.' dedi. Başımla onayladım. Umudumu kaybetmemem lazımdı. Adras 'Ayrılalım. İleride sağda bir merdiven var. Mutfağa çıkıyor. Mutfağın arka kapısından da balo salonuna kolayca varabiliriz. Yoğunluğun orada olduğunu tahmin ediyorum. Ama herhangi olası bir durumda o taraftan giden grup yakalanırsa mahzenlerden direkt koridorlara çıkan grup yardımcı olabilir. Karar sizin.' dedi. Jason başıyla onayladı. Adras gruplaşmayı önceden tahmin etmiş olmalı ki Andela'yı alarak mutfağa çıkan kapıya ilerledi. Jason da hızla bileğimden tutup bizi koridorlara sürüklemeye başladı. Hızla nefes alıp vermeme rağmen durmuyordum. Kaybettiğim her dakika Logan'dan gidiyordu. Jason her köşe başına geldiğimizde durup etrafı kontrol ediyordu. 'Son dönemeç Alison. Bahçeye koruluk tarafından çıkacağız. İki tarafta boylu boyunca uzanan çam ağaçları ve ortadaki gümüş süs havuzunu hatırlıyorsun. Olabildiğince havuzdan ve çevresinden uzak dur. Salona açılan balkonun yani Walter ile ilk kez karşılaştığın balkonun alt tarafından çıkacağız.' dedi. Adımlarını yavaşlatarak durduğunda sırtını duvara verdi. Aynı hareketi bende tekrarladım. İyice duvara yapışarak tam döneceğimiz köşeye geldiğinde zihnimde sesi yankılandı: 'Kaç !'.
Anında Jason ile aynı boylarda ama daha zayıf bir çocuk üzerimize atladı. 'Hey hey hey ! Logan sakin ol benim.' dedi Jason. Logan'ın elinden kurtulup üzerini düzeltirken. Logan şok olmuş bir ifadeyle Jason'a bakıyordu. Bir anda bakışlarını bana çevirip beni kendisine çekti. Sağ olduğunu görmek beni tekrar hayata döndürmüştü. 'Ödümü patlattın şapşal.' dediğimde gülerek 'Kardeşler bugünler için.' dedi. Jason hafif bir tebessümle bizi izlese de 'Hadi hemen buradan çıkmalıyız.' dedi. Bir anda Logan'ın surat ifadesi değişti. Yutkunarak 'Çıkamayız.' dedi. Jason anlamamış gibi bakmaya başlamıştı. 'Neden Logan ?' diye sordum. Logan elini saçlarına götürerek 'Noah. Elinde. Baban onun Alison yakalanana kadar sağ tutulması için emir verdi.' dedi. Jason'ın yüzünde beliren soğukluğu hissetmemek mümkün değildi. Sert bir şekilde 'Nerede olduğuyla ilgili bir bilgin var mı?' dedi. Bir anda yüzüme yumruk yemiş gibi olmuştum. Ben biliyordum. Walter'ın Noah'u nerede tuttunuğunu adım gibi biliyorum. 'Ben gösterebilirim galiba.' dedim. Aylar önce Skotadi Kastro'da gördüğüm rüyayı tekrar canlandırdım. Skotadi Kastro'nun basamaklarını çıktığımı , çatı katındaki odaya girdiğimde aldığım kan kokusunu , Noah'un kafasının alevler arasından beni izleyişini ve Walter ile kavgamızı. Jason hepsini benim hissettiğim benim gördüğüm şekilde zihnimden okuyabiliyordu. Yüz ifadesi değişmese de bakışlarındaki öfke Karanlık Şato'yu yakabilecek güçteydi. Hızla basamaklardan aşağı indiğimizde Adras ve Andela'da karşımızda belirdi. 'Burada değil. Buraya sadece oyalanmamız için getirdiler bizi. Tuzak ve biz buna düştük.' dedi Jason Adras'a. Adras bana kısa bir bakış atarak tekrar Jason'a döndü. 'Nereye gidiyoruz ?' dedi. Jason sessizce ama net bir şekilde 'Skotadi Kastro. Babamın bizi eğittiği yere.' dedi.
Şehir yıkıntılarla doluydu. Her yerden dumanlar ve yanık kokuları yükseliyordu. Aynı rüyamdaki gibi...Tek fark bu sefer yalnız değildim. Jason ve Adras en önde , Andela,Logan ve ben arkada ilerliyorduk. Şehrin bu kısmı boşalmış gözüküyordu. Bizim ortadan kaybolduğumuzu Dios ve Riddle çoktan anlamış olmalıydı ki ortalık savaş alanına dönmüştü. Yutkunarak basamakları çıkmaya başladım. Logan eğilerek 'İyi misin?' dediğinde başımla onayladım. Buraya son gelişimde hiç hoş ayrılmamıştım. Geniş bir salona açılıyordu şato. Jason bana dönerek 'Ayrılıyoruz.' dedi. Adras başıyla onaylayıp Logan ve Andela ile gitti. Jason onlar gittiğinde hâlâ bana bakmaya devam ediyordu. 'Ne görürsen gör yargılama Alison. Ne duyarsan duy sorgulama. Ve ne olursa olsun geri dön. Kendine zarar verecek herhangi bir şey yapmayacağına söz ver.' dedi. Gözleri ifadesiz bir şekilde bakıyordu. İlk kez böyle görüyordum onu. Birkaç adım atarak eline dokundum. 'Neden böyle bir şey istiyorsun benden ? Sen varsın. Engellersin.' dedim. Jason sanki beni duymamış gibi 'Söz ver Alison.' dedi. İnatlaşmamın bir anlamı yoktu. Dudaklarımı aralayarak sessizce 'Söz.' dedim. Beni yavaşça kendisine çekerek sarıldı. Saçlarıma dudaklarının değdiğini hissedebiliyordum. Yavaşça beni bıraktığında arkasını dönüp yürümeye başladı. 'Bu taraftan.' diye seslendi. Ne olduğunu bile anlamadan hızla takip etmeye başladım.
İkinci kata çıktığımızda Jason adımlarını yavaşlattı. Birkaç adım ilerimizde geniş bir salon vardı. Jason bir anda rahat bir tavırla salona girdi. 'Merhaba Dard.' dedi. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Bir süre kapı girişinde durdum. Dard karşı duvarda bir resme odaklanmıştı. Arkasını döndüğünde şaşırmış olsa da ifadesini bozmadan 'Merhaba kardeşim.' dedi. Jason gülerek 'Biz kardeş değiliz Dard. Yapma.' dedi. Dard resme son bir kez bakarak 'Ah evet unutmuşum. Haklısın kardeşler aynı kıza aşık olmazlar. Gelsene Alison sohbetimize dahil ol.' dedi bakışlarını bana çevirerek. Yavaş adımlarla odaya girdiğimde her zaman yaptığı gibi beni incelemeye başladı. Yeni oyuncağını keşfeden çocuklar gibi. Dik dik bakışlarına cevap vererek kafamı çevirmedim. 'İnatçısın Alison. Hırslısın. Hatta bazen sinir bozucusun. Ama bir o kadar da güzelsin. Enfes gözüküyorsun Ariçem prensesi.' dedi. Jason'ın yavaş yavaş sinirlendiğini hissedebiliyordum. 'Ama biliyor musun sende bu kadar ısrar etmemin bir diğer nedeni de Jason'ın tepkisi. Şu sana karşı fazla korumacı tavrı, sahiplenmesi, kıskanması... Seni daha da çekici yapıyor.' dedi. Jason 'Kes sesini Dard.' diye fısıldadı. Dard gülerek Jason'ı işaret etti. 'Bak bundan bahsediyorum.' dediğinde arkasını dönerek tabloya yürümeye başladı. Bakışlarımı bir an için Dard'tan çevirdiğimde gözüm tabloya takıldı. Yutkunarak Jason'a döndüm. Jason da gözlerini tablodan ayırmamıştı. Bendim. Tablodaki kız bendim. Benim 15-16 yaşlarımdaki halimdi. Gözlerim yaşlarla doluydu. Jason en sonunda bana dönerek 'Ben yapmıştım.' diye fısıldadı. Dard gülerek bize döndüğünde 'Evet evet. Jason yaptı. Ben seni yıllarca Jason'dan dinledim. Ben seni yıllarca Jason'ın çizimlerinde gördüm. Ben senin ismini, dudaklarını, bakışlarını, seni Jason sayesinde ezberledim sevdim. Beni sana Jason aşık etti. Şimdi de bunun pişmanlığını yaşıyor. Canın yanıyor değil mi kardeşim ?' diye sordu. Jason beni bir anda kapıya doğru iterek Dard'ın üzerine atladı. Son kez zihnimde sesi yankılandığında 'Git ! Noah üst katta git ve onu bul !' diye bağırdı. Tökezleyerek de olsa ayağa kalkıp üst kata koşmaya başladım. Hızlı adımlarla rüyamda girdiğim odaya daldığımda Adras , Ares ve Walter birbirine girmiş durumdaydı. Noah bir köşede yarı baygın bir şekilde yatıyordu. Andela onu yerden kaldırmaya çalışıyordu. Logan'ın nerede olduğunu merak etsem de Noah'u onlardan uzaklaştırmalıydık. Andela'nın yanına koşarak Noah'un diğer kolunu omzuma attım. O sırada Ares'in sert bir şekilde zemine yapıştığını gördüm ama şuan öncelik Noah'tu. Walter'ın gözü dönmüştü. Adras ve Ares'in onu uzun süre tutmaları olanaksızdı. Noah'u dışarı çıkardığımızda koridorun başında Dios belirdi. Hızlı hareketlerle Noah'u kaldırıp aşağı indi. Andela'ya peşinden gitmesini söyleyerek hızla geri koştum. Odaya tam adımımı attığımda Adras ne olduğunu bile anlamadan hızla beni kendisine çekti. Ağzımı kapatarak kapı girişine kadar sürükledi. Korkuyla salona baktığımda Logan ve Ares Walter'ın oluşturduğu siyah dumanlar içindeydi. Çırpınsam da Adras beni bırakmıyordu. O sırada Jason üst kata çıktı koşarak. Alnından akan koyu kırmızı sıvıyla ve bakışlarıyla çok çaresiz gözüküyordu. Son bir hızla Logan'ın olduğu tarafa atladı. Walter ondan böyle bir hareket beklemiyormuş gibi 'Aptal çocuk!' diye bağırdı. Jason ve Logan yere düştüğünde Walter sinirle bana döndü. Siyah dumanlar bir anda ortadan kayboldu ve Walter gülümsemeye başladı. 'İyi izle seçilmiş. Her akan kan senin de ellerine bulaşıyor.' dedi. Son bir kez çırpınsam da Walter Ares'in boynunu iki elinin arasına alıp parçaladı.
Dizlerimin üzerine çökmüş bir şekilde ağlıyordum. Elimde olmadan haykırarak bağırıyordum. Logan beni ayağa kaldırmaya çalışsa da kendime hakim olamıyordum. 'Bırak beni ! Bırak !' diye bağırdım. Logan çaresiz bir şekilde bıraktığında Jason'a beni uzaklaştırmasını söylüyordu. Her yer toz dumandı ve ben gözlerimin önünde olup bitenler dışında hiçbir şey görmüyordum. Adras hızla Andela'yı dışarı çıkarıyordu. Ellerimi başıma götürüp saçlarımı sinirle çektim. Elimden hiçbir şey gelmemişti. Hiçbir şey. Gözlerimin önünde olan onca şeyi sadece izlemiştim. Adras'ın beni sıkıca kendisine çekip zorla ağzımı kapatmasıyla kıpırdayamamıştım bile. Ayaklarıma sıçrayan kan damlaları hayatım boyunca üzerimde gezdireceğim lekeler gibiydi. Sanki hiç silinmeyecek lekeler gibi...

Bitişleri, yeni bir başlangıç oldukları için kutlayın.
-Jonathan Lockwood Huie

|1.Kitap Sonu|

***
3 yıl...Jason gideli tam 3 yıl oldu... Ares ve Eldoris'in öldürülmesinin üzerinden 3yıl geçti. Artık Jason'ın ismini kullanmıyorum. Kimse de kullanmıyor. Sesini , kokusunu hatırlayamıyorum. Sadece bazen laciverte dönen gözlerini hatırlıyorum. Ve benden ayrılışını. Beni bırakıp gidişini çok iyi hatırlıyorum. İlk gün ki gibi. 3 yıl önceki gibi...
(Ariçem 2- Tanıtım)
***
Umarım buraya kadar beğenerek okumuşsunuzdur , umarım biraz olsun sizin beğenilerinizi kazanmışımdır. Hepinize yaptığınız yorumlardan , okumalarınızdan dolayı teşekkür ederim. Siz olmasaydınız Ariçem böyle bir okunmaya ulaşamazdı ve ben kitabı devam ettirmezdim. Sizin sayenizde ikinci kitabı yazmaya başlayacağım. Çok çok çook teşekkür ederim her birinize , iyiki varsınız. İkinci kitapta yakında görüşmek üzere ❤️

GizemTopalBozku bazı bağlar asla kopmaz 💙

ARİÇEMWhere stories live. Discover now