Efendi

14.3K 1K 26
                                    

İlk geldiğim zamanlarda olan Ariçem balosu Walter dışında keyifli sayılabilirdi ama Elaina'ya adanan bu balo pek iyi geçecek gibi değildi. Hiçkimsede gitme isteği yoktu. Yemek bittikten sonra Ava bizi zorla odaya çıkardığında fazlasıyla isteksizdi. Kıyafetler ve balo söz konusu olduğundan Ava'nın bu kadar mutsuz olması anlaşılır değildi. Gerçi Elaina hakkındakileri duyunca benimde tüylerim diken diken oldu. Benim gelmemle değil daha önce savaşın tohumları atılmıştı. Ben taşan son damla olmuştum.
Andela iyileşmiş olsa da kollarında izler hâlâ belirgindi. Ava onun için uzun kollu ama mini bir elbise çıkardı dolabından. Elbise kocaman bir pırlanta gibi parlıyordu. Andela ufak tefek olsa da kusursuz bir fiziği vardı. Elbisenin içinde mükemmel görünüyordu. Andela'dan sonra Ava siyah tül tül bir elbisede karar kıldı. Balerinlerin elbiselerini andırıyordu elbise. Tam Ava içindi. Elbise siyah da olsa çok sevimli gözüküyordu. En son Ava beni bir süre inceledikten sonra dolabın resmen içine girerek en arkalardan upuzun beyaz bir elbise çıkardı. Elbisenin derin bir yırtmacı vardı. Pek benlik olmasa da Ava zorla elbiseyi üzerime geçirdi. Normalden çok farklı görünüyordum. Ava en son ellerime de bir çift siyah eldiven geçirdikten sonra tablosunu izleyen ressam gibi karşıma geçmişti. İç geçirerek 'Belki de bu balodaki tek güzel şey biz olacağız.' dedi.
***
Önceki baloyla alakası olmayan bir mekana gelmiştik. Eski,demir bir kapıdan geçtikten sonra iki tarafı ağaçlarla kaplı bir yolda ilerliyorduk. Fazlasıyla korkutucuydu. Jason ve diğerleri en önden giderken Andela'yla arkadan takip ediyorduk onları. İleride yol ikiye ayrılıyordu. Bir taraf meşalelerle süslenmiş ve balonun olduğu belli olan bir mekana gidiyordu. Tereddütsüz herkes oraya yöneldiğinde Andela kulağıma eğilerek 'Elaina'nın Güneş tanrıçası olduğuna emin miyiz ?' diye fısıldadı. Bende bu duruma şüpheyle baktığım için cevap vermemeyi tercih ettim.
Balo denemezdi aslında bu ortama. Düz çimenlik bir alanda meşalelerin ortasında sayamadığım kadar masa vardı. Masalarda oturup sessizce sohbet edenler de vardı çok sakin bir müzikte dans edenler de. Jackson girişteki adamın yanına gittiği anda adam önünde eğilerek 'Sayı 13. Aristo'nun oğlu.' dedi. Aristo'nun oğlu olduğu için hürmet görmesi alıştığımız bir şeydi. Söylediği rakamda masamızın olmalıydı. Çimende topuklularla yürüme ihtimalimiz olmadığından girişte görevliye bıraktık.Girişten içeri adım attığımız anda tüm kafalar bize çevrildi. Daha doğrusu bana. Logan da yaratılmıştı ama ruh elementinden olduğum için galiba vebalıymış gibi tepki alıyordum. Kızlar birbirlerini dürterek parmaklarıyla beni gösteriyordu. Bende bu duruma alışamadığım için saf saf onlara bakıyordum. Draken koluma girerek beni uzaklaştırdı. 'Bu duruma alışsan iyi olur. Sen eşsiz sayılırsın.' dedi. Bana söyledikleri Noah'un Ariçem balosunda söylediklerini anımsattı. Gözlerimle Noah'u aradığımda ters ters Draken ve bana baktığını gördüm. Artık eskisi gibi güçlü bir damgamız kalmamıştı ama etkisi ömür boyu yine de devam edecekti. Gerçi onun biraz da Jason nedeniyle baktığını düşünüyordum ki Jason'ın yakıcı bakışlarını üzerimde hissettim. Ne olur bir sorun çıkmasın diye çaresizce içten içe çırpınsam da Jason ağır adımlarla bize doğru geliyordu. Acil bir şeyler düşünmeliydim. Bu kadar insanın arasında birbirlerine girmemeliydiler. Aniden Draken'ın elini tutarak 'Dans edelim mi?' dedim. Draken şaşırsa da gülerek onayladı. Belimden tutup dans pistine götürdüğünde omzunun üstünden gizlice Jason'a baktım. Ares onu zorla uzaklaştırıyordu. Hararetli hararetli Ares'e bir şeyler söylediğini görebiliyordum. O bu kadar sinirliyken bile çevredeki kızların ağzının suyu akıyordu resmen. İçimde bir anlık kabaran öfkeyi geçiştirdim. Draken kulağıma eğilerek 'Çok güzel olmuşsun. Çıkarken söylemeye fırsatım olmamıştı.' dedi. Yüzüne baktığımda yine gözleri devreye girmişti. İnsana her istediğini yaptırabilecek etkileyicilikteydi. Kendi içimde savaş veriyor gibiydim. Sanki dudaklarını oynatmadan benimle konuşuyor gibiydi. Uyuşmuştum. 'Drak... Şey...' desem de devamını getiremedim. Draken gülümsüyordu. Elini çeneme koyarak 'Çok güzelsin Alison. Jason'a ait olmak zorunda değilsin.' dedi. Yüzünü yüzüme iyice yaklaştırmıştı. Beni öpmesine izin veremezdim ama kıpırdayamıyordum.
Bir anda çığlıklar alanda yayılmaya başladı. Herkes kaçar gibi bir masadan uzaklaşıyordu. Masaya dikkatli baktığımda kenarında yerde kriz geçiriyormuş gibi titreyen bir kız yatıyordu. Pistten aşağı atlayıp kıza yöneldiğim anda Jason kolumdan tutarak beni kendisine çekti 'Hayır Alison ! Tehlikeli hayır !' diye bağırdı. Kızın ağzından siyah bir sıvı akıyordu. Titremesi artık masayı da titretiyordu. Jason bileğimi bırakmaya pek niyetli değildi. Kız bir anda gözlerini açıp dimdik ikimize döndü. Gözleri simsiyahtı. Titremesi anında durdu ve masaya tutunarak ayağa kalktı. Jason şimdi beni tamamen arkasına geçirmişti. Kız parmağıyla bizi işaret ederek 'Siz !' diye hırladı. Sesi kalın , boğuk ve titreyerek çıkıyordu.
Kız 'Karanlığın oğlu ! Sonun acı olacak ! Sen ve yaratılmış ölümü yakında tadacak ! Kızı ona vermezsen Efendi sizi cezalandıracak ! Efendi Dard böyle buyurdu ! ' diye bağırdı ve son bir kez titreyerek yere yığıldı. Jason bana döndü ve 'Buradan gidiyoruz ! Derhal !' diyerek bileğimden tutup koşmaya başladı. Girişi aştığımız anda da belimden tutarak daha öncede yaptığı şeyi tekrarladı ve alevden bir duvarla sarılarak uçmaya başladık. 'Jason Logan ve diğerleri onları bırakamayız.' dedim. Jason cevap bile vermiyordu. 'Jason!' diye bağırdığımda bakışlarını gözlerime dikti. O kadar yakındık ki nefesini hissediyordum. Deminki telaşından eser yoktu. Her zamanki soğuk ve kararlı tavrıyla bütün gece de dahil olmak üzere son kez konuştu :'Dard'ın Logan veya diğerlerinin peşinde olduğunu sanmıyorum Alison. Senin tehlikede olduğunu biliyorum ama senin kesinlikle bilmediğin şey Dard'ın neler yapabileceği.'.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now