The London Hotel

12.7K 1K 34
                                    

Hotelin geceliği $249'dı. Jason arabayı valeye verdikten sonra elimi tutup beni peşinden sürükledi. Lobiden geçip resepsiyona geldiğimizde kısa boylu bir adam bizi karşıladı. Arkasını dönüp anahtarlardan birini aldı. 'Bay Craft,buyrun ben eşlik edeyim size. Bayan
Grace, sizinle tanışmak büyük zevk.' dedi. Bizi tanıyordu. Jason bu durumdan rahatsız değildi. Adam önden biz arkasında yürüyorduk. Jason'ın elimden tutmasına minnettardım. Adam fazla samimiydi.
Odanın kapısına geldiğimizde adam Jason'ın önünde eğilerek 'İyi günler Bay Craft. Koruyucu sizi kutsasın.' dedi. Arkasını dönüp gittiğinde Jason kapıyı açtı. Jackson camın önünde dışarıyı seyrediyordu. Jason içeri girdiğimiz anda elimi bıraktı. Jackson arkasını dönüp bize baktığında gülümseyerek 'Çocuklar fazla habersiz gittiniz.' dedi. Jason gülerek ona sarıldı. Jackson beni kucakladığında Jason 'Noah nerede Jack?' diye sordu. Tam o sırada kapı açıldı. Noah elinde Starbucks poşetiyle kapıdan içeri girdi. Kafasını kaldırmasıyla poşeti bırakıp üzerime atlaması bir oldu. Sağlam bir şekilde karşımda olmaları bana yetmişti. Sıkı sıkı Noah'a sarılırken her zamanki ferahlatıcı kokusu burnuma doldu. Saçlarımı öptüğünü hissedebiliyordum. Beni bırakınca Jason'a da sarıldı. Gayet iyi gözüküyorlardı ve bu benim günlerdir beklediğim şeydi. Jackson'a dönerek 'Logan ve diğerleri nasıl ?' dedim. Jack sevecen bir şekilde saçımı okşadı. 'Merak etme hepsi iyi. Logan'ı zor ikna ettik gelmemesi için. Sen gidince resmen aklı çıktı.' dedi. Şimdi daha çok özlediğimi hissediyordum. Jackson koltuklardan birine oturarak 'Şuan sizin kadar tehlike altında olan yok Alison.' dedi. Yan tarafındaki koltuğa da ben oturdum. Jason ve Noah içecekleri poşetten çıkarıp bize katıldı. 'Kurul karışık. Ariçem'in çoğu eğitim evinde savaş hazırlıkları başladı. Direkt bir saldırı henüz yaşanmadı. Sadece Alcander ve Anaklusmos kayıp bundan eminiz. Eğer Walter veya Dard'ın eline geçtiyse bu bizi çok kötü etkiler. Aristo veya çemberin herhangi bir üyesi dengelere karışmadığından onlardan ufak yardımlar dışında bir şeyler de bekleyemiyoruz. Fakat Aristo sana iletmem gereken bir mesajı olduğunu söyledi.' dedi. Aristo Jackson ile konuşmuştu. Tesadüf ki Walter'ı rüyamda gördüğüm gün Aristo harekete geçmişti. Jackson 'Sizin geri dönme gibi bir ihtimaliniz uzun bir süre daha olamaz. Ares ve Draken , Anaklusmos ve Alcander'i arıyor. İkinizden birisinin başına bir şey gelmesi durumunda büyük bir kan kaybı yaşarız. Tüm Ariçem için yıkım olur. Hazırlıksız savaşa girmek durumunda kalırız. Uzatmaları oynamak zorundasınız. Amerika eyaletlerinin hepsinde aranıyorsunuz. Walter tahminimizden daha güçlü bir ordu toplamış.' dedi. Jason dikkatle Jack'i dinlese de kafası bir şeye takılmış gibiydi. 'Aristo'nun mesajı ne Jack?' dediğimde Jack ellerini iki yana açarak dirseklerini dizlerine koydu. 'İşimize ne kadar yarar veya ne anlam çıkarırız bundan bilmiyorum ama bana sadece "Londra." dedi. Sana bir şeyler ifade ediyor mu Alison ? Daha önce orada yaşadın mı?' dedi. Jason'a baktığımda bu soruyu benim yerime o cevapladı 'Hayır yaşamadı.'.
***
Noah ve Jack giderken Noah son bir kez dönüp bana sarıldı. 'Sakın öleyim deme.' diye kulağıma fısıldadı. Bende ona sıkıca sarıldım. Kapıyı kapatıp çıktıklarında boş boş peşlerinden bakıyordum. Belki onları son görüşümdü. Bana veya onlardan birisine bir şey olabilirdi. Jason uzanıp beni kendisine çekti. Kendimi sıkmadım. Bu kadar şeyin arasında ağladığımı görse ne olurdu ki...
***
Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir battaniyeye sarılmış şekilde yatıyordum. Esneyerek doğruldum. Jason camdan dışarı bakıyordu. Ayağa kalkıp yanına gittiğimde bana gülümsedi. Jason bana böyle bakarken her şeyi unutuyordum. "Neden bana bu kadar iyi davranıyorsun ? Yani daha önce böyle davranmazken şimdi neden ? " diye sormak istesem de sustum. Hava kararmaya başlamıştı. Koltuğa oturarak ayakkabılarımı giydim. 'Londra olayını ne yapıyoruz?' dediğimde Jason tam karşıma oturdu. Cevap vermeyerek sadece bana baktı. Başımda hafif bir acı hissedince Jason'ın sesi tekrar zihnimde yankılanmaya başladı. "Bir gece daha buradayız. Sonrasını yarın düşünürüz. İlk önce senin bu damga olayını kullanmayı öğrenmen lazım." dedi. 'Nasıl yapacağım ki ?' dediğimde normal bir şekilde konuşmaya başladı. 'Benimle ilgili mutlu olduğun bir anı düşün.' dedi. Elimi avcuna alarak 'Hadi dene. Düşün ve benimle konuşmaya çabala.' dedi.
Jason'ı kütüphanede ilk gördüğüm an aklıma geldi. Bana bakışları,ismimi fısıldaması... Kendimi zorlasam da olmuyordu.
Jason 'Alison daha güçlü bir anı kullanmalısın.' dedi. Aklıma ilk gelen beni öptüğü an oldu. Jason ne düşündüğümü biliyordu. Kendimi bir anda onun zihninde buldum. Beni yönlendiriyordu. Bana şuana kadar ki birlikte yaşadığımız anları gösteriyordu. Birkaç dakika içinde her şeyi bir daha yaşamış gibi oldum. Jason gülümseyerek bana bakıyordu. Kendimi daha çok zorladım ve ilk kez Jason'a seslendim. 'Acıktım.' dediğimde dudaklarımı oynatmadığımı fark ederek sevinçle el çırptım.
Bir anda her şey tepetakla oldu. Jason'ın suratı kireç gibi olmuştu. Ayağa kalkıp yüzümü ellerinin arasına aldı. Bir şeyler söylüyordu ama duyamıyordum. Kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Boş boş Jason'a bakıyordum. Suratındaki korku beni daha çok endişelendiriyordu. Beynimde yine aynı ses yankılanmaya başladı : 'İtaat edeceksin ! Bana itaat edeceksin Yaratılmış !'. Gözlerim kararmaya başladığında son gördüğüm şey Jason'ın mavi gözleri oldu.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now