Sürpriz

10.3K 829 50
                                    

Logan ile konuşmaktan oldukça çekiniyordum. Benim kardeşim olmasına rağmen o gördüklerimden sonra sanki hayatım boyunca ona sadece zarar vermişim gibi hissetmekten kendimi alıkoyamadım. Herkesin eve gitmesini bekledikten sonra gölün kenarında yürüyerek göl ile ormanı ayıran büyük çam ağacının dibine oturdum. Hem bu açıdan beni kimse göremezdi hem de küçükken burada babamla çok vakit geçirirdim ve o vakitleri şuan mumla arıyordum. Elime bir taş alarak hafifçe göle doğru attım. "blop" sesinin ardından 'Bir.' diye fısıldadım. İkinci taşı alıp onu da aynı noktaya atmaya çalıştım. İki...
Hava kararmak üzereydi ve ben gölün dibini taşlarla kaplamak istermiş gibi sürekli aynı hareketi tekrarlıyordum. Jack olsa şuan bana akıl verebilirdi... Ama yoktu işte. İhtiyacım olduğunda hep yalnızdım. Yapayalnız...
'Ne yapıyorsun burada ?' dedi arkamdan bir ses. Belki de ilk duyduğumdan beri içimi titreten bu ses bile şuan beni mutlu etmeye yetmiyordu. Jason yavaşça yanıma oturdu. Bana doğru eğilip yüzüme düşen saçımı kulağımın arkasına attığında 'Hadi ama Alison. O senin kardeşin ve her şeyi yapmaya hazır senin için. Sen olsan yapmaz mıydın ? Daha fazlasını yapardın.' dedi. Gözlerim yanmaya başlamıştı. Ağlamamak için kendimi zor tutsam da Jason fark etti. 'Hey... Gel buraya.' diyip beni kendisine çekti. Kokusu,sıcaklığı...
***
Havanın iyice kararmasına rağmen Jason'dan ayrılmak istemiyordum. Mutluydum. Uzun zamandır ilk kez bu kadar mutluydum.
Bir anda Jason kulağıma 'Sana bir sürprizim var.' diye fısıldadı. Şaşırmıştım ve gülümseyerek ona baktığımda o sıcacık ama bir o kadar da etkileyici gülümsemesiyle bana bakıyordu. 'Kalk. Hadi hadi gel.' diyip ayağa kalktı. Elinden destek alıp bende ayağa kalktığımda Jason elimi tutarak koşmaya başladı. Ona yetişmek için çabalasam da mümkün olmuyordu.  Arabaya bindiğimizde Jason 'Kemerini bağla.' dedi ama bu her zamanki emirlerinden değildi.
Merakla yolu izlesem de etrafa gülümsemekten kendimi alamıyordum. Jason arabayı durdurduğunda merakla aşağı indim. 'Hani ? Nerede ?' dediğimde Jason sabırsızlığımdan keyif alıyordu. 'Buraya gel.' dedi. Gidip önünde durduğumda beni bileğimden kavrayıp ters çevirdi. Daha ne olduğunu anlamadan bir bezle gözlerimi kapattı. Nazik davranmaya çalıştığını hissedebiliyordum. Yavaşça bezi arkadan bağladı. Elimi tutup yürümeye başladığında refleksle diğer kolumu kaldırdım. 'Jason nereye gidiyoruz ?' dediğimde güldüğünü hissedebiliyordum. Bana cevap vermedi ama adımlarını hızlandırdı. En sonunda elimi bırakarak 'Geldik.' dedi. Ellerimi hemen beze götürdüm.
Gözlerimi açtığımda nutkum tutulmuştu. Gökyüzü bütün güzelliğini sergiliyordu. Bahçesi çiçeklerle dolu minik bir ev vardı tepede. Kekeleyerek 'Jason... Ariçem aşkına !' dedim. Hayranlığımı gizleyemiyordum. 'Burası olağanüstü Jas...' diye söze devam ederken Jason elimi tutarak 'Gel.' dedi.
***
Bahçeye çıkıp çiçeklerin arasında yürümeye başladım. Bütün geceyi Jason ile geçirmiştim. İçeride bütün güzelliğiyle heykel gibi uyuyordu.
Güneş yeni yüzünü gösteriyordu. Derin bir nefes alarak ellerimi cebime koydum. Üstümde Jason'ın montu vardı. Kokusunun üstüme sinmesi için dilekte bulundum.
Çimenlerin hışırtısıyla irkilip arkamı döndüm. Jason bana doğru yürüyordu. Beyaz tişört vücut hatlarını ortaya çıkarmıştı. Yunan Tanrılarının soyundan gelmesine şaşmamak gerekirdi. 'Günaydın.' dedi tebessüm ederek. Birkaç adım daha atarak önümde durdu. Bakışlarımı kaçırarak gülümsedim. Ondan etkilenmek istemiyordum. Jason fark etmiş olmalı ki kaşını hafifçe kaldırarak gülümsedi. 'Sen benden utanıyor musun?' dedi. 'Yok.' diyerek bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Güneş gözlerimi acıtmıştı. Mideme kramplar giriyordu. Jason birkaç adım daha atarak 'Bana bak Alison.' dedi. Parmaklarıyla çenemi tutup bakışlarımı bakışlarına kilitledi. Olduğum yere çakılı kalmıştım. Yumuşacık bakışlarıyla beni izliyordu. Güneş ışıkları bulutların arkasından sıyrılarak Jason'ın yüzüne yansıdı. Güzel ve masum olduğu kadar kararlı görünüyordu şimdi. Aşık olunacak kadar yakışıklı ve sevimli, korkulacak kadar sert ve mesafeli...
Bir anda iki eliyle yüzümü kavrayarak beni kendisine çekti. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kendimi ona bıraktığımda duygularım birbirine girmişti.
Jason beni bıraktığında hala kendime gelememiştim. Yüzünü yüzümden uzaklaştırmadan usulca 'Alison...' diye fısıldadı.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now