Eğitim

26.3K 1.9K 83
                                    

Sayısız deneme yapmıştım. Herhangi birini kontrol etsem yeter gözüyle bakıyordum artık. Jackson hiçbir şekilde ümidini kesmeden her gün aynı tempoyla beni çalıştırıyordu. Fiziksel eğitimde hiçbir sıkıntım yoktu. Eski okulumda atletizm ve yüzme takımında olmam bana büyük avantaj sağlıyordu. Sıra elementler bölümüne geldiğinde saatlerce gözlerimi kapatıp içlerinden birine ulaşmaya çalışıyordum. Başım dönmeye başlayana kadar uğraşıyordum ama elementlere dair en ufak bir şey hissetmiyordum. Evdeki hayatımda neredeyse yoktu. Ava dışında kimseyi görmüyordum. Erken saatlerde evden çıkıyor herkes salonda yemekteyken kendimi odaya zor atıyordum.

Yine öyle bir sabahtı. Tek fark artık bırakmış olmamdı. Pes etmiştim. Eğitime gitmeyecektim. Boşunaydı. Bana verilen odayı yeni inceleme fırsatım oluyordu. Oldukça sade ve sevimliydi. Tavanının bir kısmı camdı. Yatağa uzanmış tavandan dışarıyı izliyordum. Birkaç dakika sonra kapım çalındı Ava olduğundan emindim. "Ava uyumaya çalışıyorum !" diye bağırdım. Kapı aralandı Simon başını uzatarak "Benim Alison." dedi.
Afalladım. Simon'ı görmeyeli bir hafta olmuştu. Yatakta toparlanıp "Gelsene Simon." dedim. Beyaz bir gömlek ve kot bir pantolonla sabah bile oldukça yakışıklı gözüküyordu. Ava'ya bir kez daha hak verdim.
"Eğitime inmen gerektiğini sanıyordum." dedi. Gözlerimi devirdim. "Sanırım bir süre ara veriyorum. Tabi bunu ilk önce Jack ile konuşmalıyım." dedim. Simon gülümseyerek "Seni ilk gördüğümde de farklı olduğunu anlamıştım. " dedi. "Neden ?" diye sordum. "Jack'e eğitime gelmesem diyebilecek kadar aklından zoru olan bir sen olabilirsin." dedi.
Kahkahalarla gülüyorduk. Keyfimi yerine getirmişti. Gülümseyerek Simon'a baktım "Teşekkür ederim." dedim. Simon "Korkmana gerek yok Alison. Ben iki haftada yeni yeni başlamıştım. İlk kontrol etmeye başladığımda herkesin gözüne toprak parçaları kaçmıştı." dedi. Hala gülüyorduk. Gözlerimden yaşlar istemsiz akıyordu.
Simon ayağa kalktı. "Emin ol benden daha iyi olacaksın. Hadi hazırlan." dedi. Gülümseyerek odadan çıktı.
Üstüme siyah bir tişört alıp çıktım. Eşofmanla yatmama bazen dua ediyordum.
Evden çıkarken eğitim alanından gelen sesler evi inletiyordu. Evet , bu ev her zaman hareketliydi ama bu sefer farklıydı. Her ne oluyorsa iyi şeyler değildi. Koşarak alana ulaştığımda ilk neler olduğu idrak edemedim. Tek odaklandığım Jason'ın çizikler ve morluklarla dolu suratıydı. İki eli bağlı bir şekilde dizlerinin üzerindeydi. Jack olanca gücüyle Jason'a vuruyor Jason hiçbir şekilde kendisini korumaya çalışmıyordu. Aklımı kaçırmış gibi bakmaya devam ettim. Simon ve Noah olanlar sanki normal bir şeymiş gibi onları izliyordu. "Hey siz ikiniz ! Kime diyorum ben ! Bir şeyler yapsanıza öyle durmayın ! Görmüyor musunuz ? Aklınızdan zorunuz mu var !" diye bağırsam da oralı bile olmadılar. Çaresiz bir şekilde çırpınıyordum. "Jack ! Hey kes şunu ! Kes lütfen ! Onu öldüreceksin ! Kes şunu !" diye Jack'e de seslendim ama o da beni görmemezlikten gelmişti. İstemsiz bir şekilde gözlerim doldu. Dönüp eve koşup Ava'yı çağırsam belki o bir şeyler yapar diye düşündüm. Tam o esnada Jason ile göz göze geldim. Alnından akan kan yanaklarından çimene damlıyordu. Ellerimle ağzımı kapattım. Dayanabileceğim bir görüntü değildi. O olmazdı... Onu bu halde daha fazla izleyemezdim.

Jack Jason'ı bir kez daha yere fırlattığında Jason ayaklarımın dibine kadar sürüklendi. Jason'a tekrar baktığımda içimdeki öfkenin dalgalanıp taştığını hissettim. Bunu ona yapmasına daha fazla izin veremezdim. Nedeni ne olursa olsun bunu hak edecek kadar kötü bir şey yapmazdı. Ellerimi iki yana ayırıp havaya ve suya emrettim. İçimden yayılan enerjiyi hissetsem de durmadım. Kendi oluşturduğum şeyden kendim korkuyor olmama rağmen ellerimle havayı ve suyu şekillendirerek bir hortum oluşturdum. Bakışlarımı yaptığım şeyden ayırmadan ustalıkla hükmediyordum. Eğitmenim olduğunu bile bile gözümü bile kırpmadan Jack'e saldırdım. Tek düşünebildiğim Jason'ın yüzüydü. Jason'a yaptıklarıydı... Hortumun üstüne gelmesiyle Jack çalılıklara savruldu.

Simon ve Noah şaşkınlıktan gözlerini benden ayırmıyordu. Bakışlarımı sinirle onlardan Jason'a çevirdim. Korkarak da olsa yanına yaklaşıp eğildiğimde suratında hiçbir iz kalmamıştı. Afallayarak ona bakıyordum. Daha yeni görmüştüm. Birkaç dakika içinde. Aklım almıyordu. Demin kanlar içinde olan suratında tek bir çizik yoktu. Birkaç adım geri çekilip tekrar baktım ama değişen bir şey yoktu. Jason gayet iyi gözüküyordu. İlk kez her zamanki surat ifadesini takınmamış şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Jack çalılıkların arasından gülerek geldi. Hatta zafer kazanmış bir çocuk gibi sevinçle kahkahalar atıyordu. Ellerim yavaş yavaş titremeye başlasa da yumruk yapıp bastırmaya çabaladım. "Alison Grace ! Aramıza hoşgeldin." dedi gülümseyerek Jackson. Dediklerini duyuyordum ama hala beynimde herhangi bir mantıklı açıklamasını yapamamıştım. Parçaları yerine oturtamıyordum. Ya aklımı kaçırıyordum ya da burada benim kontrolüm dışında bir şeyler olmuştu.

Nasıl olabilirdi ? Nasıl bir anda düzelirdi ? Vücudumun titremeye başladığını hissedebiliyordum. Sanki bir anda tüm kanım çekilmişti. Bacaklarımın beni daha fazla taşıyamacağından emindim. Nefesim düzensizleşti. Artık ellerimi kontrol etmem imkansızdı. Başım dönmeye başlamıştı. Jason'a tutunmaya çalıştım ama uzağımdaydı. Birkaç adım sendeleyerek yürüdüm. Başımı sert zemine çarptığımı hissettim. Kendimi gözlerimi açmaya zorladım. Jason'ın suratı bana dönüktü. Endişeli bir şekilde bakıyordu. Son gördüğüm şey koyu mavi gözleri oldu. Gözlerim tekrar kapandı ve karanlığa kendimi bıraktım.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now