Ölümden Kaçmak

22.6K 1.6K 87
                                    

Kadın gözlerini kapattı ve olduğu yere yığıldı. Birkaç saniye hiçbirimiz tepki veremeden yerde yatan bedenine odaklandık. Ardından Noah ve Jackson kadını koltuklardan birine taşıdılar. Hiç kimse dediklerinden bir şey anlamamıştı. Gerçekten en ufak fikrim dahi yoktu. Bir şiir gibi art arda dizeler sıralamıştı. Ruh dediği sanırım bendim ama kanımın akmasına neden olabilecek tek kişi Walter'dı ve bunu düşünmek bile istemezdim. Rüzgar elementine hükmedebilecek kimse yoktu aramızda , benim ve Jason'ın dışında. Alev olarak bahsi geçen kişi ise Jason olmalıydı ama ben ona zarar vermezdim. Aynı şekilde o da kendisine vermezdi galiba. Kahin kadın bir çift kanattan bahsederken istemsiz bir şekilde Jason'a bakmıştım. O da bakışlarını anında bana çevirmişti. Tek emin olduğum şey bir çift kanat bendim ve bunu Jason ile benden başka kimse bilmiyordu. Jackson "Bir kehanetti , açıkcası daha önce herhangi bir kehanetin bu şekilde dillendirildiğini duymamıştım. Genelde sadece sahibine gelir." dediğinde Noah bana dönerek "Ne yani ? Alison'a ait bir kehanet mi var ?" Jackson omuzlarını silkerek "Öyle görünüyor." dedi. Bu durumdan pek rahatsız olmuş gibi görünmüyordu. Ki kadının söyledikleri oldukça rahatsız edici şeylerdi.
"Ruhun kanı suya karıştığında Ava uyanacaksa herhangi bir şekilde Alison..." dedi ve ardından ne dediğinin farkına varan Simon sustu. Jackson dahil herkes şimdi Simon'a bakıyordu. Jason "Kehanetler hiçbir zaman o anı yansıtmazlar. Yüzyılları bile kapsadıkları görülmüştür. Aklından bile geçirme Simon..."  demesine kalmadan Simon üzerime atladı. Her şey bir anda olmuştu. Suratıma yediğim yumruk sanki çenemi yerinden oynatmıştı. Elinden kurtulmak için çırpınsam da bana kıyasla fiziksel olarak çok güçlüydü. Jason ve Noah o esnada birkaç adım uzağımdaydı ama Simon'ın bana saldırmasını engellemek için yeterince hızlı davranamamışlardı. Simon bacağındaki eğitim bandajından küçük kemik saplı bir bıçak çekip omzuma sapladığı anda üzerimden savruldu. Sanki kızgın bir demir tenime değmiş gibi omzumdaki yara nefesimi kesmişti. Noah o anda onu fırlatmış olmalıydı. Beynim uyuşmuştu. Bıçağın sapını tutup çıkartmaya çabaladığımda acı daha da yayıldı. Hafifçe doğrularak Jason ve Simon'a baktığımda Simon kanlar içindeydi ve Jason'ı bu sefer Jack bile durduramıyordu.

Jack "Alison kötü Jason ! Jason ! Ona baksana !" dediğinde Jason durdu ve yavaşça Simon'dan uzaklaştı. Elleri kan içindeydi. Öfkesini kontrol etmek için üst düzey bir çaba gösterdiği belli oluyordu. Geri çekilmekte kararsız kalsa da bakışlarını Simon'dan bana çevirdi. O yanıma geldiğinde Noah çoktan Jack'in odasından iksirleri almaya gitmişti. Koşarak geri geldiğinde ise Jason bana dönerek "Bu biraz acıyacak. Şunu ısır Alison." dedi dişlerimin arasına bir bez parçası tutuşturdu. Donuk bir ifadesi vardı. Sadece yaraya odaklanmıştı. Nefes almakta zorluk çekiyordum ama dediğini yerine getirdim. Jason elini bıçağa götürdü ve bir anda çekti.
İniltilerim evde yankılandı. Gözlerimden yaşlar istemsiz bir şekilde akıyordu , boğuluyormuş gibi hissediyordum. Noah iksirleri elleri titreye titreye yarama döküyordu. Yaram daha çok yandıkça iniltilerimi azaltmaya çabalıyordum. Jason'ın "Hey , Alison dayan , dayan bitti." dediğini duydum ve gözlerim kapandı.

Gözlerimi açtığımda Noah koltuğa oturmuş bir şekilde uyanmamı bekliyordu. Kıpırdadığımda ise bana dönerek gülümsedi "Ne kadar çok tekrarlıyoruz bu durumu bilmem farkında mısın Alison Grace ? Günaydın." dedi. İstemsizce kıkırdayarak "Günaydın Noah." diye cevap verdim. Omzuma baktığımda yara sadece bir çizik halini almıştı. "Jack'in iksirleri ciddi anlamda etkili." dedim gülümseyerek. Noah'un yorgunluğu suratından belliydi. Günlerdir doğru düzgün yemek yediğine veya uyuduğuna şahit olmamıştım. Ayağa kalktım saçlarını karıştırdım. "Uyumalısın biraz Noah hadi." dedim. "İyiyim ben." demesine aldırış etmeden onu odasına postaladım. Bir şey olduğunda haber vermem koşuluyla gitmeyi kabul etti.
Jack ve Jason'a bakmak için dışarıya adım attığımda Jackson merdivenlerde tek başına oturuyordu. Yavaşça yanına oturdum. "Ava nasıl ?" dedim yaralanmamın bir işe yaramış olması umuduyla. Jackson elini sırtıma koyarak "Malesef Alison aynı." dedi. İfadesindeki kırgınlık içimi parçalamıştı. Korkarak "Simon ne durumda ?" dediğimde ise "Gitti. Jason da onu bulmak için arkasından çıktı." dedi. "Belki yalnız kalmaya ihtiyacı vardır. Ona kızgın değilim Jack." dedim. Jackson bana dönerek tebessüm etti ama gülümsemesinin altındaki üzüntü suratına yansıyordu. "Hayır Alison. Hayır. Yalnız kalmak için değil. Simon çok büyük ve geri dönüşü olmayan bir hata yaptı. Kehanetler her zaman söylendiği şeylere çıkmaz kızım. Bir kehanetin üstünde düz mantıkla düşünemezsin. Hele ki böyle düşünüp kararlar veremezsin. Sonuçları felaket olur. Ruh dediği sen olmayabilirsin , uyuyan diye bahsettiği kişi de Ava olmayabilir. Kehanetler o an için gelmez , kehanetler yüzyılları kapsar. Ava'nın bu durumunun seninle alakası yok. Bu lanet veya kehanete bağlantısı olan bir şey de olmayabilir. Sadece üst üste çok şey yaşadık ve bünyesi buna katlanamayıp kendisini kilitlemiş de olabilir. Daha önce de benzer durumlarla karşılaştım. Sakın kendini suçlama. Simon acısına yenik düştü. Biz ve bizim gibi Arisler insanlardan farklı doğar ve yaşar. İnsanlar farklı sebeplerden ölebilirken , bir Aris'i ya Efendi'den gelen bir kader ya da başka bir Aris öldürebilir. Bu koşullar dışında hastalık gibi etkenler bizi öldürmek için yetersiz kalır. Bazen Efendi olmasını istediği kaderi farklı yollarla şekillendirip gerçekleştirir. Efendi , çember üyeleri birbirine her zaman daimi bağlı olsun ve birbirlerine zarar vermesinler diye yıllar önce bir kaderi büyüyle gelecekteki tüm çemberlere bağladı. Eğer çemberin herhangi bir üyesi diğerine zarar verirse bunun sonu ölümle sonuçlanır. Er ya da geç. Simon ölümünden kaçtı." dedi. Bakışlarını tekrar çevirdiğinde suratında ne bir kızgınlık ne de öfke vardı. Ailesinden bir parçayı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyordu ve buna sebep olan tek kişi bendim. Duyduklarıma inanmakta zorlanıyordum. Ya da kabul etmek istemiyordum. Ölüm... Yine benim sebep olduğum bir ölüm. Kardeşim sayılabilecek birinin ölümü. Er ya da geç...

ARİÇEMNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ