Girls Just Wanna To Have Fun

13.4K 1K 32
                                    

Yol çok uzundu. Saatlerdir yoldaydık ve artık ayaklarım uyuşmuştu. En son dayanamayarak ayakkabılarımı çıkarıp bacaklarımı kendime çektim. Jason bu hareketimi gördüğünde gözlerini yoldan ayırmadan gülümsedi. Bu sefer bakışlarımı dışarı değil Jason'a çevirdim. Yüz hatları o kadar düzgün ve güzeldi ki bakışlarımı ondan almam kolay olmuyordu. Jason 'Noldu?' diye sorduğunda 'Hiç. Hiçbir şey.' dedim. Sonra aklıma bana mutfakta yaptığı konuşmalar geldi. Ondan uzak durmamı istiyordu. Nedensiz bir şekilde hep bana mesafeli davranıyordu. Başımı yeniden dışarı doğru çevirerek gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya bıraktım.
***
Kapının açılmasıyla irkilerek uyandım. Jason arabanın ön tarafından benim kapıma dolaştı. Dışarıda şiddetli bir yağmur yağıyordu. Hızla ayakkabılarımı giyerek Jason'ın yanına çıktım. Jason 'Hadi.' diyerek restorant tarzı bir yere yöneldi. Bende peşinden koşarak içeri girdim. 7-8 masalık ufak bir restoranttı. Cam kenarında bir masaya oturduk. Garson kız yanımıza geldiğinde Jason siparişleri hızlı hızlı verdi ve bakışlarını bana çevirdi. Kıza baktığımda tatlı tatlı Jason'ı izlediğini fark ettim. Jason kızın farkında bile olmamıştı. Kız benim ona dik dik baktığımı fark ettikten sonra sinirle kasanın arkasına geçti. Jason cebinden bir harita çıkarmış inceliyordu. Çok fazla yolumuz kalmamıştı. Siparişlerimiz geldiğinde ne kadar acıktığımı fark ederek resmen yemeklere gömüldüm. Jason ara sıra bana bakarak gülüyordu ama pek umrumda değildi. Hamburgerimden bir ısırık daha alırken bakışlarımı diğer masalara yönelttim. Tam en arkadaki masaya baktığımda koyu yeşil montlu iri bir adamın bizi izlediğini fark ettim. Adam benim ona baktığımı gördüğü anda bakışlarını elindeki gazeteye çevirdi. Ürkerek masaya doğru eğildim. 'Jason en arkadaki masada oturan yeşil montlu adam bizi izliyor.' dedim. Elimdeki hamburgeri tabağıma bırakarak doğrulduğumda Jason camdan adamın yansımasına bakıyordu. 'Yemeğini bitir.' dedi fısıldayarak. Hızlıca lokmaları ağzıma tıktım. Jason kıza gülümseyerek hesabı ödediğinde 'En arkadaki masada oturan yeşil montlu adama benden bir içki. En özel parçalarınızdan olsun.' dedi ve yüklü miktarda bir para bıraktı kızın avcuna. Kız resmen eriyerek kasaya yöneldi. Jason'ın işaretiyle ayağa kalktığımız anda kız dolaptan çıkardığı bir şişe şarabı adamın önüne koydu. Kız tam bizi işaret ederken adam sinirle ayağa kalktı. Hızla arabaya bindiğimizde adam yeni dışarı çıkmıştı. Yunanca olduğunu tahmin ettiğim bir dilde bağırıyordu. Jason'ın gaza basmasıyla restoranttan uzaklaştık. 'O kimdi?' diye sorduğumda Jason soğukkanlılıkla 'Walter'ın veya Dard'ın yandaşlarından. Gerçi Dard da Walter'a çalışıyor artık.' dedi. Korkuyla arkaya bakmaya devam etsem de daha güvende hissediyordum kendimi. Jason takip ettiğimiz yolu değiştirdi. Artık küçük yerleşkelerden geçiyorduk. Evden ayrılmakla akıllılık mı ettik yoksa evdekileri de tehlikeye mi attık diye düşünmekten kendimi alamıyordum. 'Sence evdekiler herhangi bir saldırıya uğramış mıdır ?' diye sorduğumda Jason 'Eğer orada kalsaydık emin ol daha büyük tehlikede olacaklardı. Çoktan öğrenmişler evden ayrıldığımızı.' dedi. Bu cevabı içimi biraz da olsa rahatlatmıştı.
Yağmur tüm hızıyla devam ediyordu. Araba sesleri dışında hiçbir şey duyulmuyordu. Küçük bir yerleşkeden geçerken bir restorantta "Girls just wanna to have fun" çalıyordu. Bir süre gittikten sonra şarkının sözleri dilime dolandı ve mırıldanmaya başladım :
' I come home in the morning light,
My mother says "When you gonna live your life right?"
Oh,mother,dear,
We're not the fortunate ones,
And girls,
They wanna have fu-un.
Oh,girls,
Just wanna have fun...'. Jason bana dönerek gülümsedi. Duyduğunu hiç düşünememiştim. Utanarak 'Ne var ? diye sordum. Jason 'Hiç. Sesin fena değilmiş.' dedi. Dalga geçtiğini düşünerek ona sırtımı dönüp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Jason şimdi sesli gülüyordu ve ben fena sinir oluyordum. Sonra hiç beklemediğim bir şey yaparak şarkının devamını söylemeye başladı :
' The phone rings in the middle of the night,
My father yells "What you gonna do with your life?"
Oh,daddy,dear,
You know you're still number one,
But girls,
They wanna have fu-un,
Oh,girls,just wanna have
That's all they really want.....
Some fun....'. Şaşkınlıkla dönüp ona baktığımda gülümsemeye devam ediyordu. Dayanamayarak bende kaldığı yerden devam ettim :
' When the working day is done,
Oh,girls,
They wanna have fu-un,
Oh,girls,
Just wanna have fun....'. Jason gülümseyerek bana bakıyordu. Bakışlarını tekrar yola çevirdi. En son dörtlüğü birlikte söylemeye başladığımızda ilk kez bu kadar mutlu bir an geçirdiğimizi düşünüyordum :
' Girls,
They want,
Wanna have fun.
Girls,
Wanna have.'. Bitirdiğimizde kahkahalar atıyordum. Bayağıdır bu kadar içten güldüğümü hatırlamıyordum. Bir süre daha böyle mutlu olamayacağımızı tahmin edebiliyordum.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now