Öldürme Emri

10.8K 737 28
                                    

Dizlerimin üzerine çökmüş bir şekilde ağlıyordum. Elimde olmadan haykırarak bağırıyordum. Logan beni ayağa kaldırmaya çalışsa da kendime hakim olamıyordum. 'Bırak beni ! Bırak !' diye bağırdım. Logan çaresiz bir şekilde bıraktığında Jason'a beni uzaklaştırmasını söylüyordu. Her yer toz dumandı ve ben gözlerimin önünde olup bitenler dışında hiçbir şey görmüyordum. Adras hızla Andela'yı dışarı çıkarıyordu. Ellerimi başıma götürüp saçlarımı sinirle çektim. Elimden hiçbir şey gelmemişti. Hiçbir şey. Gözlerimin önünde olan onca şeyi sadece izlemiştim. Adras'ın beni sıkıca kendisine çekip zorla ağzımı kapatmasıyla kıpırdayamamıştım bile. Ayaklarıma sıçrayan kan damlaları hayatım boyunca üzerimde gezdireceğim lekeler gibiydi. Sanki hiç silinmeyecek lekeler gibi.
27 saat önce
'Alison hızlı ol !' diye fısıldadı Adras. Üst katta Andela ile beraber kaldığımız odada sırt çantasına işimize yarayabilecek ne varsa dolduruyordum. Jason Riddle ile Dios'un konuşmalarına kulak misafiri olmuştu. Walter Ariçem'i tamamen ele geçirmişti. Şehir tam bir savaş alanına dönmüş , Tartarus yaratıklarıyla dolup taşıyordu. 'Tamamdır.' dediğimde hızla odadan çıktım. Sessiz ama hızlı adımlarla alt kata inip şatonun arka tarafına dolaştık. Diğerleriyle şatonun bulunduğu tepenin eteğinde buluşacaktık. 'Bu kadar hızlı koşabileceğini düşünmemiştim. Yarışlarını izlemiştim ama canlı görmemiştim.' diyerek güldü Adras. 'Bir dakika bir dakika. Sen nereden biliyorsun yarışlara katıldığımı ya da nerede izledin ?' diye sordum. Aynı anda yan yana hızlı bir şekilde koşuyorduk. Yokuş aşağı gitmek bacaklarımı acıtsa da Adras'ın geniş adımlarına yetişmek için daha da hızlı olmam gerekiyordu. 'Jason ile seni defalarca izledik. Bahsetmedi mi?' dedi. Jason bana beni izlediğini söylemişti ama ayrıntıya girmemişti. Jason konuşmalarda hiçbir zaman ayrıntılara girmezdi. 'Hı... Tabi anlattı.' dedim. Diğerleri görüş alanımıza girmişti. Soluk soluğa yanlarına yaklaştığımızda Jason kısa kısa net ifadelerle gruplara ayırıyordu. Biz oraya gittiğimizde '... Adras ve Ares birlikte. Alison sen de benimle geliyorsun.' dedi. Nefes nefese bir şekilde onayladım. Herkesin elinde parşömen parçaları vardı. Ariçem'in genel haritası olduğunu tahmin ediyordum. Jason 'Hadi Alison bu taraftan.' dedi. Nefesimi kontrol etmeye çalışarak peşinden yürümeye başladım. Ariçem kapılarının birinden geçerek şehrin sınırına adım attık. Jason ne kadar sessiz ve kıvrak hareketlerle dallardan kurtuluyorsa ben o kadar ses çıkararak yürüyordum. Jason bileğimden tutarak bir anda beni yere yapıştırdı. Başımı yüzeye çıkmış dev bir ağaç köküne çarptım. Jason bir eliyle omzumdan tutarak yerde sabit kalmamı sağlıyordu diğer eliyle de ağzımı sıkıca kapatmıştı. Canım acısa da inlememi zor yutmuştum. Birkaç dakika bu şekilde bekledikten sonra Jason elini yavaşça gevşeterek beni ayağa kaldırdı. 'Şehrin çevresinin boş bırakılmayacağını düşünmüştüm ama Walter'ın Tartarus yaratıklarından nöbetçi yapacağını hesaba katmamıştım.' dedi. Art arda gelen kükremelerin ardından Jason bileğimden tuttu ve tekrar ilerlemeye başladı.
***
Geceyi ormanda geçirmek Jason'ı ne kadar rahatsız etse de şuan pek bir seçenek yoktu. Bulabildiğimiz en yüksek ağacın tepesinde birbirine çapraz geçişler yapmış iki dalda karşılıklı oturuyorduk. Havanın soğuk olmasına karşılık montlar sayesinde pek üşüdüğümüz söylenemezdi. Sessizliğimizi çevreden gelen değişik hayvan sesleri ya da Tartarus yaratıklarının çıkardığı tuhaf homurdanmalar bozuyordu. Noah ve Andela , Adras ve Ares , Logan ve Eldoris olarak bölünmüştü diğerleri. Herhangi birinin yaralanıp yaralanmadığını veya zor durumdalarsa ne kadar sürede onlara yetişebileceğimizi bilmiyordum. Jason da pek rahat gözükmüyordu. 'Rahat ol biraz Alison. Senin düşüncelerinden kafamı toparlayamıyorum.' dedi. Elimde değildi. 'Zihnime girmeyi alışkanlık hâline getirmeseydin o zaman.' dedim. Sert çıkışlar yapmak için pek uygun bir zaman olmasa da Jason umursamaz bir gülümsemeyle karşılık verdi. Başımı geriye kayarak ağacın gövdesine yasladığımda Jason dikkatle hareketlerimi izliyordu. 'Uyuma. Düşersin.' dedi. Gözlerimi kapatarak 'Sen buna izin vermezsin.' diye fısıldadım. Jason'ı görmesem de pis pis gülümsediğinden emindim.
***
'Alison kalk... Hey... Alison ?' diyerek beni sarsıyordu. Hızla doğrulmaya çalıştığımda az kalsın dengemi kaybedip düşecektim. Jason iki bileğimi de kelepçelemiş gibi sıkıca tutuyordu. 'Sesini çıkarma. Tam altımızdalar.' dedi. Dudaklarını kıpırdatmamıştı. Zihin yoluyla benimle iletişim kuruyordu. Başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. Tüm ses kesilip sadece ormandan gelen ayak seslerini duyduğumuzda bize yaklaşmakta olduklarını fark ettim. Bir gruptan çıktığı belli olan homurtular vardı. 'Tartarus yaratıkları.' diye fısıldadı Jason zihnimde. İsimlerini çok duysam da henüz herhangi biriyle karşılaşmamıştım. Jason birçok çeşidinin olduğundan bahsetmişti. Sessizce ayak seslerini dinliyorduk. Bulunduğumuz ağaçtan yaklaşık 5-7 metre ileride durdular. Yaprakların arasından eğilip baktığımda yanlarında Melenia'nın da olduğunu gördüm. 'Dard.' dedi Jason. Bu kadar yoğun bir şekilde zihnimde konuşması başımı döndürse de bakışlarımı Jason'ın baktığı tarafa çevirdim. Sarı saçları ve düzgün fiziğiyle diğer Arislerin arasında hemen dikkat çekiyordu. Gözlerinin altı halka halka morluklarla kaplanmıştı. Ben kaçtıktan sonra Elaina'nın ona yapabileceklerini düşününce bu hâli iyiydi yine de. Dard yanındaki iki adama hararetli hararetli bir şeyler anlatıyordu. Adamlar lacivert cüppeler giymişti. Başları öne eğik , yüzleri gizliydi. Kafalarının üstünde ne tarafa yürüseler onları takip eden Yunanca harflerden halkalar vardı. 'Zihinefler.' diye dudaklarımı kıpırdattım. Jason bana dönerek başıyla onayladı. Onları kendi vücutlarında hiçbir zaman görmemiştim. Dard gruba durmalarını işaret ederek Zihinefler ile birlikte birkaç adım daha yürüdü. Şimdi ağaca epeyce yakındılar. Fısıldayarak konuşmaları nedeniyle pek bir şey duymasak da gruptan kaçınacak kadar önemli olmalıydı. Sessizce beklemeye devam ederken grupta bir hareketlilik başladı. Atıyla son sürat bu tarafa gelen bir Aris'e yol vermeye çalışıyordu hepsi. Siyah saçlı gözleri çekik olan iri bir çocuk attan inerek Dard'ın önünde diz çöktü. Dard tüm dikkatini şimdi çocuğa yöneltmişti. Çocuk 'Efendim size güzel haberlerim var.' dediğinde Jason bana daha çok yaklaşarak eliyle ağzımı kapattı. Ne oluyor bile diyemeden beni iterek sırtımı ağaca yapıştırdı. O kadar sıkı tutuyordu ki kıpırdama şansım olmamıştı. Sonrasında duyduklarım ise Jason'ın beni neden hareketsiz bıraktığını anlamama yetmişti. 'Yaratılmışlardan erkek olan yakalandı. Jason ve Yaratılmışlar dışındakileri öldürme emrinize uyarak sınırda kızı yakaladık. Cesedi ne yapmamızı uygun görürsünüz ?' dedi.

ARİÇEMWo Geschichten leben. Entdecke jetzt