Yapayalnız

10K 857 63
                                    

Jason şok olmuş bir ifadeyle bana bakmaya devam ediyordu. Jack ilk şaşkınlığını atlatmış olmalı ki Jason'a doğru birkaç adım atarak elini omzuna attı. 'Sakin ol evlat. Alison bana kadını tasvir eder misin ? Sana neler söyledi ?' diyerek bana döndü. Söyleyeceklerimden korkarak yardım isteyen bakışlarla Noah'a döndüm. Noah "Sorun yok." der gibi başıyla onayladı. 'Şey... Kadın benim boylarımda , sarı saçlı ve mavi gözlüydü. Sanki gözleri ışıltılar saçıyormuş gibi bakıyordu...' dedikten sonra duraksadım. Özel hayatımla ilgili kısmı keserek '... Jason'ı tanıdığı ve bizi korumak istediğini söyledi. Uzakta olduğu için bu şekilde ulaşıyormuş...' diye devam ettim. Jason başını ellerinin arasına alarak buz gibi bir ifadeyle beni izliyordu. '...Beni bir eve götürdü. Küçük ,ormanlık alanın içinde bir eve.' dedim. Jason kaşlarını çatarak beni izliyordu. Bana sinirliydi. Onu yalnız yakalayıp olanları açıklama şansım yoktu. Küçük beyaz bir yalan söyleyerek 'Eve sadece Jason ile gitmemi söyledi.' dedim. Jack başıyla onaylayarak Andela ve Adras'a eve gitmelerini Ares ile ilgilenmelerini söyledi.
Noah,Jason ve ben geride kaldık. Noah 'Sakın onu veya beni suçlamaya kalkmayın. Ares ne hâldeydi görmediniz...' diye konuşmaya başlayınca Jason tekrar öfkeyle 'Kapasana çeneni Noah ! Sorumsuzca hareket ediyorsunuz !' diye bağırdı. Noah'a bu kadar öfkeliyse bana olan kızgınlığını düşünemiyordum ki bakışlarını bana çevirdi. 'Alison aklın nerede senin ! Nerede ! Neyin cesareti bu ! Dard'dan bana bahsetmeme sebebin ne ! Belki de onun dediği gibi ondan çok hoşlanmışsındır !' diye bağırdı. Son cümlesi tokat etkisi yaratmıştı bedenimde. Gözlerimin dolduğunu hissederek geri geri adım attım. Jason kızgınlıkla da olsa söylediği şeylerin farkına varmış olmalı ki bir an bocaladı. Ne yapacağını şaşırmış gibi bir hâli vardı. Bana öfkeliydi ama beni kırdığı için de pişman olmuştu. Sadece şuan ondan uzaklaşmak istiyordum. Arkamı döndüğümde Noah bana seslense de dönüp bakmadım.
Jason nasıl böyle düşünebilirdi ? Yumruklarımı sıkarak yürümeye devam ettim.
Nereden geldiğini bilmediğim bir kuş sesi kulaklarımda çınlıyordu. Başımı dizlerime gömmüş bir şekilde oturuyordum. Kafamı kaldırıp etrafa bakındığımda yapayalnızdım. Her zaman hissettiğim gibi...
Ayağa kalkıp yürümeye başladım. Tepkisiz bir şekilde çevreyi izliyordum.
Herkesi korumak için çok fazla kayıp vermem gerekecekti. Gerek kendimden gerekse çevremdekilerden. Ben böyle bir durumdayken de bir fiske Jason'dan gelmişti. Ayağa kalkıp toparlanacak,güçlü duracak,birlikteliği sağlayacak gücüm kalmamıştı. Elimi saçlarıma götürüp ensemde topladım. Hava kararmak üzereydi. Adımlarımı hızlandırarak eve doğru yürümeye başladım. Ayağımın altında çimenler hışırdıyordu. Gülümseyerek eski hayatımı düşündüm. Monoton ve sıkıcı hayatımı geri isteyeceğim aklımın ucundan geçmezdi...
Her şeye rağmen yine aklımın bir köşesinde Jason vardı. Sadece Jason da değil , Logan da bana emanetti. Onu korumak kollamak benim görevimdi. Sonra Noah,Jack ve Andela vardı... Artık onlarsız bir hayat düşünemezdim. Onları düşünürken kendimi tutamayarak kıkırdadım. Jason'a olan sinirim bile geçmişti. Tam o sırada küçük bir çatırtı duydum. Arkamı döndüğümde anda avuçlarımı açarak havaya kaldırdım. Endişeyle beklerken çalılıklardan üç siyah cüppeli silüet belirdi. Her ihtimale karşı saldırıya hazır bir şekilde bekledim. Diğerlerine oranla daha ufak olan silüet ellerini kaldırıp cüppesini sıyırdı.
'Merhaba Yaratılmış, görüşmeyeli nasılsın ?' bu ses kulaklarımda çınladığı anda tüm gücümle avuçlarımı Melenia'ya yönelterek koşmaya başladım ama çok geçti...

ARİÇEMWhere stories live. Discover now