Rüya

23.7K 1.8K 78
                                    

Balo haberi geldiğinden beri yaklaşık olarak otuz elbise denemişti Ava. Hepsine dair fikrini söylemek zorunda olan kurban ise bendim. Ava'nın odasındaki fazla tatlı eşyalardan dolayı zehirlenmeme az kalmışken bir de pembe peluş koltuğuyla bütünleşmek üzereydim. Artık nefes alamayacak duruma geldiğim zaman Noah yardımıma yetişti. Kapıdan girdiği anda boynuna sarılarak "Ava sende. Kolay gelsin size." diyerek kendimi dışarı attım. Koşarak merdivenlerden inip resmen koltuğa atladım. Sırtımın ve bacaklarımın Ava'nın koltuğunda saatlerdir aynı pozisyonda oturmaktan uyuştuğunu fark ettim. Ava bazen sevimli olduğu kadar yorucu da olabiliyordu. Bu kadar şeyi aklında tutup o kadar parçayı sabırla denemesi... Gerçekten bana göre çok imkansız şeylerdi. Karşıdan izlemek bile beni bitirmişti. Ciddi anlamda beynim uyuşmuştu. Koltukta kendimi rahat hissettikçe uyku bastırdı. Güneşin son ışıkları terasa çıkan kapının camından odaya giriyordu. Salonda kimsenin olmaması bir süre sonra sıkılmama neden olmuştu ki bu da daha çok uykumu getirdi. Gözlerimin kapanmaması için çok çabalamama rağmen yenik düştüm.
***
Jason,Jason,Jason... Hep o. Sadece o. Rüyalarımda da o. Büyük gümüş bir aynanın önünde kendime bakıyordum. Aynanın kenarları çiçeklerle süslenmişti. Şaşırtıcı bir şekilde çok güzel görünüyordum. Alışılmışın dışında güzeldim. Siyah , omuzlarımı açıkta bırakan bir elbise, koyu kırmızı bir ruj, özenle şekillendirilmiş saçlarım... Bir anda Jason arkamda belirdi ve aynada bakışlarımız birleşti. Bana gülümsedi. Gülümsemesi sıcacıktı. Nazikçe kolumu tutarak bileğime küçük bir öpücük kondurdu. Her zamanki gibi nefes kesiciydi. Başımı çevirerek bileğime bakmamı istedi. Gördüğüm şey karşısında anlık da olsa afalladım. Küçük bir dövme... Bileğimde bir dövme. Kanat şeklinde bir dövme. Jason'a döndüğümde Jason değildi karşımdaki. Tahminimce Walter'ın kendisiydi. Aynı mavi gözler, aynı sert ifade... Jason'dan farklı olarak Walter'ın bakışlarında saf kötülük vardı. Bana gülümsedikten sonra elindeki bıçağı bana göstermek istercesine suratıma yaklaştırdı. Tam sırtımı ona dönüp koşmaya başlamışken omzumdan belime bıçağın soğuk metalini hissettim.
***
Fırladım ter içindeydim. Hatta dengemi kaybedip düşebilecek şekilde kalkmıştım. Jason koltukta yanımdaydı. Hızla bileğimden tutup yere kapaklanmamı engellediğinde fazlasıyla endişeliydi. "Sakin ol Alison ben buradayım, buradayım." diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Kollarımdan beni defalarca sarsmasına rağmen kendime gelemiyordum. Benim sakin olmaya pek niyetim yoktu. O sırada Jackson merdivenlerden atlayarak yanıma geldi. O da Jason kadar endişeli görünüyordu. Hala titresem de bana sarılmasına karşılık verdim. Herhangi bir babam olmadığına göre onu benden büyük biri olarak görmem sorun olmasa gerekti. Dayanamayarak yavaşça kulağına fısıldadım : "Walter Craft.". Bu iki kelime Jack'i alarma geçirmeme yetmişti. "Jason onunla kal." dedi ve yağmurluğunu alıp dışarı fırladı. Koltuğa oturdum. Kafamı kaldırmak ve Jason'a bakmak onun etkisinde kalmak istemiyordum. Gerçi beni etkilemesi için bana bakmasına gerek yoktu aynı ortamda nefes alması yetiyordu. Endişeli olsa da hala bana karşı fazlasıyla soğuktu. "Rüyanda ne gördün Alison?" dedi buz gibi bir tavırla. Bir an için ne cevap vereceğimi bilemedim. "Hiç. Eski ailemin başına bir şeyler geldiğini." dedim. Geçiştirmeye çabalamıştım elimden geldiğince. Yalan söylemeyi iyi becerebilsem de Jason üzerimde ayrı bir baskı yaratıyordu. Bakışlarını halıya çevirdi. Gülümsedi. Ellerini ensesinde birleştirdi derin bir nefes aldı ve yavaşça ayağa kalktı. "O zaman ismimi defalarca sayıklamana gerek yoktu Alison." dedi.
Dondum sadece ona bakmaya devam ettim. Dediklerini idrak etmem bile birkaç saniyemi almıştı. Orada öylece ona bakıyordum. Ağzımı açtım ama kekelerim korkusuyla geri kapattım. "Şey..." dedim ve susturuldum. "Herkesten her şeyi saklayabilirsin.
Düşüncelerini , hislerini , hayallerini... Kimse kafandakileri bilemez , öğrenemez. Benim dışımda Alison. Benden saklanamazsın , saklayamazsın." dedi. Bu sefer daha da batmıştım. Aramızdaki artık soğukluk değil buz dağlarıydı. Yalan söylemiş olmam onu daha uzağa götürmüştü. Salondan çıkarken döndü :
"Gece baloda görüşürüz Alison. Omuzlarını açıkta bırakma." dedi.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now