Ruh Çemberin Kendisidir

26.6K 2K 256
                                    

"Sağ , sol , sol , tekrar sağ ! Şimdi Ally ! Hayır daha sert ! Eğil !" diye bağırdı. Yaklaşık 3 saattir arka bahçede babamla antrenman yapıyordum. 11 yaşımdan beri aynı programla , bir gün bile aksatmadan bu eğitimi vermişti bana. Bunların dışında yüzmeye veya ormanda koşuya çıkardık. Her seferinde beni daha tepeye çıkmak için zorlardı. Yarışlarda aldığım birincilikler , okullardan kazandığım bursların bir önemi yoktu onun için. İlk başlarda sadece başarılı olmam için bunca şeyi öğrettiğini düşünmüştüm. Ama o her seferinde altını çizerek "İleride ihtiyacın olacak güzel kızım." demişti.

Boş gözlerle sadece onları inceliyordum. Ne dediklerini algılayabiliyordum ne de tepki verebiliyordum. Henüz burada kalmayı kabul ettiğimi bile söylememişken kendileri benim kararlarım hakkında söz sahibi oluyorlardı. Hatta benim üstümden tartışıp bir karara varıp ardından uygulamaya geçiyorlardı. Hem de birkaç saattir tanıdığım bu tuhaf insanlar. Eğitime başlamak mı ? Herkes bir an için Jason'a baktı. Sanki hiç söylemediği bir şeyi söylemiş gibi davranıyorlardı. Ava elleriyle ağzını kapatmıştı. Jason bakışlarını bir an için çevresinde dolaştırdıktan sonra başını öne eğdi. Neden babasından korkmam gerekiyordu ki ? Jason soğuk bir tipe benzese de kötü değildi. Nedense bundan emindim. Onu hiç tanımasam da bana zarar vereceğini düşünmüyordum ya da odadaki diğer insanların. Daha ne olduğunu anlamadan Jackson kolumdan tuttuğu gibi ayağa kaldırdı. Terastan bahçeye kadar resmen arkasından sürükledi. Bir süre koşarmış gibi yürüdük. Sürekli ne olduğunu , neden eğitilmemi istediğini soruyor bu olanların bana anlamsız geldiğini , eve gitmem gerektiğini falan söylüyordum. Jackson hiçbir cevap vermeden beni sürüklemeye devam ediyordu. Başımı çevirip arkama baktığımda diğerlerinin de bizi takip ettiğini fark ettim. Gayet huzurlu gözüküyorlardı. Hiçbiri Jack'e karışmıyordu. Yaka paça gözlerinin önünde sürüklenmem hoşlarına gitmiş gibiydi. Eğitim alanı olduğunu tahmin ettiğim bir düzlüğe geldiğimizde Simon bir ağaca dayanmış dinleniyordu. Bizi gördüğünde gülümseyerek yanımıza geldi. Aynı sevimli Simon karşımdaydı ama Walter haberi hızlı yayılmış olmalı ki suratındaki ciddiyet ona buz gibi bir hava katmıştı. "İyi şanslar Alison." dedi ve Ava'nın yanına giderek ona sarıldı. Sanırım aralarındaki bağ arkadaşlıktan öteydi.

Jack bileğimi bir anda serbest bıraktı. Ne kadar sıkı tuttuysa beni bileğimde parmaklarının izleri belirmişti. Yavaşça arazinin ortasına giderek durdu. Bir anda gözlerini kapattı. Ellerini iki yana açıp havaya kaldırdığında avuçlarında dev alev topları oluştu. Sanırım gözlerimle görmesem asla inanmazdım bu manzaraya ki şu anda da kaskatı kesilmiş bir vaziyette izliyordum. Dudaklarını aralayıp bağırdı : 'Ο υπέρτατος θεός του Αριστοτέλη , ήρθα εδώ για να μάθετε την τύχη μου στο χέρι σας . Τι να πω; Έγκλημα , τιμωρία ή έρχομαι.'.

Ellerini indirip bakışlarını tekrar bana odakladığında gökyüzü bir anda şimşeklerle aydınlanmıştı. Nereden bildiğimi bende bilmesem de kurduğu cümle Antik Yunan diline aitti. Ve doğru mu anladım yine emin olamasam da "Ey yüce tanrı , buralara kadar geldim senden kaderimi öğrenmek için. Söyle nedir? Suçum, cezam ya da geleceğim!" diye bağırmıştı.  "Ava sana yeterli bir bilgilendirme yapmış olmalı. Ben Ateş'in oğlu Jackson. Tekrarlıyorum eğitmeninim. Ateş, su, hava, toprak ve ruh. Sen Ruh'un kızı Alison , Aris olmayı ve bu kutsal görevi kabul ediyor musun ?" dedi. Herkes bana bakıyordu. Hayatımdaki tek gerçekler çevremde gözlerini dikmiş ve dudaklarımdan dökülecek kelimeyi bekliyordu. Olduğum yerde kilitlenmiş gibiydim. Jackson kollarını göğsünde birleştirerek "Ruhun kızı ve Yaratılmış , Aris olmayı kabul ediyor musun !" diye tekrar bağırdı. Yerimde sıçradığımdan emindim. İrkilerek bakışlarımı çevremde gezdirdim. En son Jason'a bakarken buldum kendimi. Birkaç dakika gözlerini gözlerimden ayırmadan o da bana baktı. Güven vermek istercesine hafifçe gözlerini kapatıp açtıktan sonra bakışlarını çimenlere çevirdi. Tekrar Jack'e dönerek "Ne olduğunu bilmesem de e... ediyorum." diye kekeledim.

İçimde bir şeylerin kıpırdadığını benliğimin değiştiğini hissediyordum. Gökyüzü son bir kez gürleyip yerini ışıl ışıl güneşe bıraktı. Daha çok buraya aitmişim gibi hissetmeye başlamıştım. Jackson ilk kez gerçek anlamda gülümseyerek "Hoşgeldin kızım. Ruhun kızı, Aristo daima yanında olsun. Zaman Koruyucusu'nun yolundan ayrılma." dedi. Bana sarıldığında hala şaşkın şaşkın etrafı izliyordum. Herkes gülümseyerek bana bakıyordu. Jack geri çekildiğinde yüzünde hala aynı gülümseme vardı. Birkaç saniye sonra Ava boynuma sarılmıştı. Nefesimi kesmek istermiş gibi sıkıyordu beni. "Ava... Ava hey nefesim..." diye fısıldadığımda elinden zor kurtulup Jack'e döndüm. "Peki Ruh neyi kontrol eder ? İnsan bedenini mi ? Ya da ben neyim şimdi tam olarak ?" diye sordum merakla.
Jackson tebessümünü kahkahalara çevirdi.
"Hayır Alison hayır. Ruhun çocukları tüm elementleri kontrol eder. Ruh çemberin kendisidir. Sen bir savaşçısın Alison. Sen bir Ariçem savaşçısısın ve sıradan bir Aris de değilsin. Sen Çember kurucususun. " dedi.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now