Tekrar New York

10.5K 881 40
                                    

Logan'a bakarken gözleri korkuyla iri iri açılmıştı. Alison'ı o hâlde görünce neden onunla zihinden iletişim kuramadığımı anladım. Koşarak yanlarına yaklaştığımda belki de ilk kez Alison'ın yanından kaçmak istedim. Ava buz gibi beyazdı. Parmak uçları morarmış,elbisesinde dağınık hâlde kan izleri vardı. Jack'e dönüp baktığımda bakışlarını bir noktaya sabitlemişti. Yapılabilecek bir şey kalmamıştı. Ava ilk sahip olduğum kardeşlerimden biriydi ve kendimi hiçbir zaman cesedine bakarken bulacağımı düşünmemiştim. Logan'ı ayağa kaldırıp oradan uzaklaştırdım. Ormana girdiğimizde kendisini kaybetmiş bir şekilde etrafı yumruklamaya başladı. Bağıra çağıra ağlıyordu. Haykırışları ormanın içinde bile yankı buluyordu. Aynı durumda ben olsam ne yapardım diye düşünmeden edemedim. Alison'a bir şey olsaydı...
Ayaklanıp koridora çıktığımda Kurul çalışanlarından birisi Jack ile üst katta konuşuyordu. 'Noah'u gördünüz mü Jack?' dediğimde Jack alt katı işaret ederek 'Bahçede Andela'nın yanında.' dedi. Başımla onaylayarak aşağıya indim. Andela'nın yanında olması işime yaramıyordu. Camlı salona geçip Andela'nın Noah'un yanından ayrılmasını bekledim. Onları izlerken acaba Jason nerede diye düşünmeden edemiyordum. Jack ile olmadığına göre Kurul'daydı. Jason'ı bir haftadır doğru düzgün görmüyordum bile.
Yaklaşık 45 dakika boyunca Noah ve Andela'nın birbirlerine bakarak gülümsemelerini izledim. Aşk filminden fırlamış gibiydiler. Tam vazgeçip tekrar üst kata çıkacakken Andela ayaklanarak eve doğru gelmeye başladı. Hızla geri çekilerek duvara yaslandım. Andela'nın üst kata çıktığından emin olduktan sonra koşarak bahçeye çıktım. 'Noah acil konuşmamız lazım.' dediğimde Noah bana dönerek 'Ne oldu Alison?' dedi. Mutlu,etrafına neşe saçan Noah'tan eser yoktu. 'Ares ve Draken New York'ta ben bundan eminim. Kimse beni dinlemese de ısrar ediyorum ama yine dikkate almıyorlar. Belki sende teklifimi kabul etmezsin...' diye konuşmaya devam ederken lafımı keserek 'New York'ta olduklarını bende biliyorum. Onlar da biliyor Alison. Sadece bulamıyorlar bu yüzden seni dinlemiyormuş gibi davranıyorlar. Sende "Hadi ikimiz aramaya gidelim." diyeceksin ama bunu kabul edemem. Ölüme balıklama atlama olur bu. Seni tehlikeye atamam Alison.' dedi. Bu cümleden artık nefret etmeye başlamıştım. Sürekli Alison,Alison,Alison... 'Yetmedi mi artık beni kafese kapatmalarınız ? Gelmezsen gelme ben kendim yolu bulurum.' dedim. Sinirle arkamı dönüp üst kata çıktım. Jack ve Jason ortalıkta yokken yola çıkmam gerekirdi. Jason asla izin vermezdi. Çantamı alıp hızla aşağı indim. Askılıktan arabanın anahtarını alarak dışarı çıktım. Çantada yeterli para vardı. Arabaya yürürken Noah 'Hadi ama ! Alison saçmalama gel buraya !' diye bağırdı. Onu duymamazlıktan gelerek arabaya bindim. Çantayı arkaya attığım sırada Noah kapıyı açarak arabaya bindi. 'İn aşağı Noah. Beni zorlama.' dedim sakin bir şekilde. 'Sür şu arabayı.' dedi. İlk önce dediğinin şaşkınlığıyla 'Ne ?' dedim. Noah derin bir nefes alarak 'Burada bekle bir dakika. Bana güven ve bekle.' dedi. Başımla onayladığımda koşarak eve yöneldi. Parmaklarımı direksiyona vururken dikiz aynasından arkayı izliyordum. Birkaç dakika sonra Noah elinde benimkine benzer bir sırt çantasıyla kapıda belirdi. Arabaya bindiğinde ne yapıyorsun dememe kalmadan 'Sana sonsuza kadar birlikte dedim. O zaman birlikte gidiyoruz. Çalıştır şu arabayı.' dedi. Gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdum ve arabayı çalıştırdım.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now