Kardeşim

20.8K 1.5K 93
                                    

Aşil, su tanrıçası Thetis'in oğludur. Truva savaşında savaşmış, bir yarı tanrıdır. Annesi Thetis, oğlunun Truva Savaşı'nda öleceğini önceden bildiği için onu ölümsüz kılmak istemiştir. Bu yüzden yer altına, Hades'in krallığına iner. Burada 6 nehirden ölümsüzlüğü sağlayan Stiks Nehri'ne gider ve Aşil'i bu nehre batırır. Ancak elini suya değdirmemesi öğütlendiği için Aşil'i topuğundan tutarak batırır ve topuğunu suya sokamaz. Topuğu suyun dışında kaldığı için bütün vücudu manevi bir zırh ile kaplanır ama topuğu açıkta kalır. Daha sonra Truva Savaşı'nda güzeller güzeli Helen'i almaya gittiğinde, Helen'i kaçıran Prens Paris tarafından bir okla topuğundan vurularak ölür. 

Babam bana bu hikayeyi anlattığında onunla tartışıp kaderin yenilemeyeceğini söylemiştim. Elimizde olmadan olayların gerçekleştiğini ve ne yaparsak yapalım sonucun aynı olacağını söylemiştim. O ise Yunan efsanelerinin belki benzer bir aslı olabileceğini ama asla bunların gerçek olmadığı söylemişti. Sadece eğlenmem için okuduğunu ve eğer biri yeterli güce ve yüreğe sahip olursa kadere dayanıp onu yenebileceğini söylemişti. Thetis elinden gelen her şeyi yapsa da Aşil'in ölümünü engelleyememişti. Kaderi yenememişti. Belki bende yenemezdim ama en azından yaralayabilirdim. 

Jack olanları Ava'ya anlatırken çok sakin ve temkinliydi. Hayranlıkla sus pus Jack'i izledim. Ava'nın surat ifadesi hayal kırıklığına dönmeye başladıkça bakışlarımı halının desenlerine sabitledim. Yutkunamıyordum. Boğazımdan kızgın demirler geçiyormuş gibi canım yanıyordu. Ava hiçbir şey demeden kalktı ve sessizce odasına gitti. Çaresizce Jack'e baktım. Jack 'Biraz zaman ver atlatması için.' dedi. Saçlarımı karıştırarak ayağa kalkıp yemek hazırlamak için mutfağa geçti. Jason'ı sabahtan beri görmüyordum. Nerede olduğunu sormak aklıma da gelmemişti. Gece üçten beri Ava'ya açıklama yapıp onu sakinleştirmeye çalışıyorduk. Noah yarı uykulu yanımda oturuyordu. Ona dönerek ' Logan nerede ?' dedim. 'Gece uyandırmak için gittiğimde hava almak için dışarı çıkacağını söylemişti. O zamandan beri görmedim gelir ama yakında merak etme.' dedi. Logan eğitimini yarı yarıya alıp geldiği için biraz içim rahattı ama bütün gün ortalıkta olmaması canımı sıkıyordu. 'Jason yanındadır merak etme Alison.' dedi Noah. Başımla onaylayıp yemeğe yardım için mutfağa gittim.

***
Yemekte Noah,Jack ve ben masadaydık. Herkes sesini çıkarmadan tabağıyla ilgileniyordu. Noah'un bu kadar yemesine karşılık nasıl zayıf kalabildiğini düşünmeden edemiyordum. Yemeğin tadı mükemmel olmasına rağmen Jack'e afiyet olsun diyerek tabağımı alıp mutfağa götürdüm. Logan için mi endişelenmeliydim Jason'ı mı düşünmeliydim. Derin bir nefes alıp salona döndüm. Noah ve Jack yemeklerini bitirip mutfağa tabaklarını götürdüklerinde Ava merdivenlerden aşağıya indi. Ona dönerek 'Nasılsın?' dedim. Buruk bir gülümsemeyle 'İyi.' dedi. Gelip yanıma oturdu. Başını omzuma koydu. Her zaman bakımlı ve mükemmel Ava şimdi üstünde bir pijama takımıyla ortalıkta geziyordu. Başını kaldırarak bana döndü 'Canını çok yaktı mı?' dedi. 'Hayır isteyerek yapmadığından eminim Ava üzülmeyi bırak cidden iyiyim ben.' dedim. Noah'un salona girdiğini fark etmemiştim. Bana sinirli sinirli bakarak 'Biz pek onun adını anmıyoruz Ava.' dedi. 'Noah!' dedim gözlerimle Ava'yı işaret ederek onun yanında yapmaması gerektiğini anlatmak istemiştim. Noah hiç tavrını bozmadı. Ava'nın rengi daha da atmıştı. Sessizce arkasına yaslanıp bacaklarını karnına çekti. Noah'a bakışlarımla kızmaya devam etsem de o hiç umursamadı. Jack salona girdiğinde kapı çalmaya başladı. Onun kapıya yönelmesiyle bende yerimden fırlayıp peşinden gittim. Jack kapıyı açtığında Jason arkası dönük bir şekilde kapıda bekliyordu. Sanki birilerine bakıyormuş gibi başı biraz eğikti. Jack 'Jason ne oldu?' diye sorduğunda Jason yüzünü bize dönerek 'Yok bir şey.' demekle yetindi. Gözlerim hala Logan'ı arıyordu. 'Logan seninle değil miydi ?' diye sorduğumda Jason buz gibi bakışlarını bana çevirerek 'Hayır.' dedi. Sonra aramızdan geçerek üst kata çıktı. Bunun derdi ne gibisinden Jack'e baktığımda 'Boşver.' dedi. Oflayarak geri dönüp Noah'un yanına oturdum. 'Logan Jason'ın yanında değilmiş. Sence de bu kadar saat ortalıkta gözükmemesi tuhaf değil mi?' dedim. Noah kaşlarını çatmıştı genellikle endişelenmeye başladığında suratı bu ifadeyi alırdı. 'Bekle burada.' dedi ve montunu almak için vestiyere yöneldi. 'Bekle beni bende geliyorum.' dedim. Koşarak merdivenleri çıktım. Odama girip hızlıca montumu alıp koridora çıktığımda Jason kapısının önündeydi. Siyah bir kısa kollu tişörtle lacivert bir eşofman vardı üzerinde. Elinde demin üzerinde olan krem kazağı vardı ve kolunda kırmızı lekeler vardı. Beni gördüğünde kazağı arkasına saklamaya çalıştı. Bu sefer de kolundaki derin yara izi ortaya çıktı. Hâlâ kanıyordu. Elimde olmadan çığlık attım. Merdivenlerden koşarak Noah ve Jack geldi. Ava arkalarından gelmişti. Herkes bize bakıyordu. Jack Noah'tan gidip iksirleri getirmesini istedi. Ava sessizce olanları izliyordu. Jason'ın bana sinirli olduğu açıkça belliydi ama yarası normal bir darbeyle alınmış olamazdı. Jack de Jason'a öfkeyle bakıyordu. Kendi başına böyle bir olayın üstünü örtemezdi.
Pansumanı yapılırken herkes sus pus oturdu. Jason hala olanları anlatmamakta ısrar ediyordu. Pansumanı bitiren Jack sinirli bir şekilde salona indi 'Herkes salona ! Derhal !' diye bağırdı. Herkes itiraz bile etmeden aşağı indi.
***
Yaklaşık on dakika geçmesine rağmen kimse ağzını bile açmadan Jack'in konuşmasını bekliyordu. En sonunda Jack dirseklerini dizlerine koydu ve sırayla hepimize bakarak konuşmaya başladı :' Burası sizin eviniz artık. Eviniz olduğu kadar da eğitim alanınız. Birkaçınız dışında hepiniz elementleri üzerinde ustalaşmış Aris savaşçılarısınız. Alison ve Logan aramıza yeni katılmasına rağmen Logan eğitiminin çoğunu tamamlayarak aramıza geldi. Alison da güçlerini ortaya çıkardığından beri eğitmenini bile fırlatabilecek kadar ustalaşmış durumda.' Beni övmesi hoşuma gitse de Jack'e saldırdığım an aklıma geldiğinde tekrar utandım. 'Bu kadar büyük güçler size boşu boşuna gidin kafanıza göre işler çevirin veya bütün gününüzü salonda,odanızda geçirin diye verilmedi. Kendinize gelin ! Ara elementleri kontrol etmiyorsunuz siz ! Siz çember kurucularısınız ! Siz Efendi'nin yıllar önce Aristo ve diğer dört Tanrı'ya verdiği gücün devamısınız ! Siz herhangi bir Tanrı soyundan değilsiniz. Siz Çember Tanrıları'nın çocuklarısınız ! Sizin eşiniz veya benzeriniz yok ! Siz yok olduğunuzda Efendi yeni bir çember üyesi bağışlayana kadar tüm Ariçem korumasız kalıyor. Sizin dışınızda temel elementlere sadece ben ve Walter hükmedebiliyoruz !' Jack ilk kez bu kadar bastıra bastıra Walter'ın ismini ağzına almıştı. ' Herhangi birinizi daha kaybetmek istemiyorum. Sen başta olmak üzere Jason !' dedi. Jason onu umursamıyormuş gibi halının desenlerini inceliyordu. 'Abimden seni yıllarca boşuna kaçırmadım ! Arene'nin bana emanetisin beni düşünmüyorsan biraz anneni düşün ve bana yardımcı ol !' dedi. Kulaklarıma inanamıyordum. Bakışlarımı istemsiz bir şekilde Noah'a çevirdim. Noah da aynen benim gibi şok geçirmişti. Herkes kıpırdamadan hatta nefes almadan Jack'in söylediklerini dinliyordu. Ve eminim herkes duyduklarının ne anlama geldiğini biliyordu. Jason bir anda buz gibi bir ifadeyle Jack'e bakmaya başladı. Jack Jason'ın amcasıydı. Kekeleyerek 'Jack...' dedim. Jack bakışlarını Jason'dan bize çevirerek 'Evet. Walter benim öz kardeşim.' dedi.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now