Büyük Elma

10.6K 901 22
                                    

Hava henüz aydınlanmamışken Jason beni uyandırdı. 'Gitmemiz lazım Alison. Ayakkabıların çok dikkat çekiyor değiştir.' diye fısıldadı. Yavaşça ayağa kalktım. Logan hâlâ mışıl mışıl uyuyordu. Ona veda etmeden bu şekilde yine kaçar gibi gidemezdim. Jackson'ın kitaplarından birini açıp en arkadaki sayfanın köşesini kopardım. Kısaca onu sevdiğimi ve kendisine iyi bakmasını yazdım. Belki de hiçbir zaman yapmadığım bir şeyi yaparak en alta "Ablan." yazdım. İlk geldiğinde bana "abla" demesi beni çileden çıkarıyordu. Ama şuan hayattaki en değerli şeydi benim için.
Jason'ın bana aldığı ayakkabıları kenara bırakarak düz siyah spor ayakkabılarımı giydim. Jason çantayı masanın üstüne bırakmıştı. İçindekileri çıkararak üç dört tişört ve birkaç eşofman tıkıştırdım. Parmak uçlarımda yürüyordum. Yavaşça odadan çıkıp kendimi koridora attım. Tekrar Logan'ı bırakmak kötü hissettirmişti. Tam aşağıya inerken Ares'in odası dikkatimi çekti. Hızla kapıyı açıp içeri girdim. Ne aradığımı bile bilmiyordum. Her yer kusursuz bir düzen içindeydi. Masasına yaklaşıp kitaplarını karıştırdım ama gözüme çarpan bir şey olmamıştı. Tam arkamı dönüp çıkacakken masanın altına düşmüş küçük bir kağıt parçası dikkatimi çekti. Eğilip aldım. Kağıtta sadece 'Büyük Elma.' yazıyordu. Hiçbir anlam ifade etmese de kağıdı cebime sıkıştırıp hızla odadan çıktım. Salona inip oradan terasa geçtim. Jason bahçede sırtında çantayla beni bekliyordu. 'Hadi Alison hızlı.' diye fısıldadı. Adımlarımı sıklaştırarak Jason'a yaklaşırken Jason da yürümeye başlamıştı. Eğitim alanına doğru gidiyorduk. Jason olabildiğince evden uzaklaşıyordu. 'Nasıl gitmeyi düşünüyorsun ?' dediğimde dönerek bana gülümsedi.
***
Hızlı bir iniş yaptık. Düşmemek için Jason'a iyice sarılmıştım. Her zamankinden daha kolay bir uçuş olmuştu. Jason 'İyi misin?' dediğinde başımla onayladım. Bileğimi tutarak peşinden sürüklemeye başlamıştı. Kırık dökük eski bir evin bahçesindeydik. Bahçenin çitlerini geçtiğimizde Jason bileğimi bırakarak 'Koş Alison.' dedi. Jason'a bir kızın yetişmesi imkansızdı. İyi ki liseyi atletizm takımında geçirmiştim. Gerçi birçok şeyi kaçırmama sebep olmuştu o takım.
Jason ana yola çıktığında peşinden bende adımımı attım. Jason bir sağa bir sola bakıyordu. Hava soğuktu. Hafifçe titreyerek zıplamaya başladım. Sağa bakarken Jason kolunu kaldırdı. Başımı tekrar sola çevirdiğimde beyaz bir BMW önümüzde durdu. Jason arka kapıyı açıp binmemi işaret etti. Hızla arabaya atladığımda Jason da ön koltuğa bindi. Adras dönerek 'Merhaba Alison. Tekrar görüşmek ne kadar güzel.' dedi. Onu gördüğüme sevinmiştim. 'Merhaba Adras. Bende seni gördüğüme sevindim.' dedim. Jason ile selamlaştıktan sonra Adras arabayı çalıştırdı. Ariçem'den çıkanların bu hızlı araba kullanma sevdasını anlamıyordum. Küçük bir yerleşkeye geldiğimizde Adras arabayı bir benzin istasyonuna park ederek bana döndü. 'Benden bu kadar. Kendine iyi bak Alison. Yine görüşmek dileğiyle.' diyerek arabadan indi. Jason da onunla birlikte aşağı indi. Dışarıda birkaç dakika konuşup vedalaştıktan sonra Jason arabaya bindi. 'Öne geçebilir miyim ? Arkada viraj döndükçe midem kalkıyor.' dedim. Jason son dediğime gülerek karşılık verdi. Hızlıca öne atlayınca kendi tarafımdaki camı açtım. Jason arabayı tekrar çalıştırdı. Arkama yaslandığımda cebimdeki kağıt aklıma takıldı. "Büyük elma" neydi ? Bir şey mi anlatmaya çalışmıştı Ares ? Yoksa saçma sapan bir kağıt parçası mıydı ?

ARİÇEMWhere stories live. Discover now