Kahin

21.7K 1.6K 80
                                    

Jack ve Jason gideli tam üç gün olmuştu. Ava'nın uyanması için elimizden gelen her şeyi denemiştik ama kayda değer bir sonuç aldığımız da söylenemezdi. Sadece uyuyordu. En ufak bir canlılık belirtisi yoktu , nefes alması dışında. Sanki günden güne onu kaybediyorduk , her geçen gün bir parçasının daha yok oluşunu izliyorduk. Ve yapabileceğimiz hiçbir şey kalmamıştı. Her yolu denemiştik. Uyandırmak için her yolu... Elimiz kolumuz bağlı , çaresiz bir şekilde bekliyorduk. En son çare olarak Jackson , Sonsuz Çember Kurul'una danışmak için Jason ile birlikte yola çıkmıştı. Simon ise Ava'nın yanından ayrılmıyordu ki ona hak vermeden yapamıyordum. Her ne kadar geçen gün sergilediği tavır beni rahatsız etse de... Ava'nın uykuda geçirdiği her saat Simon'ı daha kötü bir halde getiriyordu. Perişan bir halde demek daha doğru şu an için. Tanınamaz , asabi , bitkin ve buz gibi... İlk iki gün hepimiz Ava'nın başında beklememize rağmen Simon ikinci günün sonunda Noah ve bana yalnız beklemek istediğini söyledi. Elimizden başka bir şey gelmediği için kabul ettik. İtiraz edebileceğimiz bir ruh halinde olduğunu da sanmıyordum zaten.
Kendi halimizde eğitime devam etmeye çalışıyorduk. Ev cenaze sessizliğine bürünmüştü ve bizim kafa dağıtabildiğimiz tek şey eğitimdi. Hava , bana kontrolü en zor olan element gibi geliyordu. Noah ise o kadar basit bir şekilde havaya hükmediyordu ki sadece onu izliyordum çoğunlukla. Bebek oyuncağıydı onun için. Benim için ise işkence.
Bütün evin ıssız olması canımı fena halde sıkıyordu. Geceleri Noah bir koltukta ben bir koltukta salonda uyuyorduk. Çoğunlukla boş boş tavana bakarak uykuya yenik düşmeyi bekliyorduk.
Kendini ilk bırakan bu sefer Noah olmuştu. Onu uyandırmamaya çalışarak ayağa kalktım. Üstümdeki battaniyeyi Noah'un üstüne örttüm. Dağınık saçlarıyla çok sevimli görünüyordu. Haylaz çocuklara benziyordu. Geri dönerek koltuğa oturdum bacaklarımı kendime çekerek başımı dizlerime yasladım. Evin üzerine çöken bu sessizliğin bir an önce uykumu getirmesini bekliyordum.
Kapı kırılacakmış gibi çalmaya başladığında irkilerek ayağa kalktım. Noah anında uyanmıştı. Bakışlarını hızla bana çevirdiğinde yerimde kalmamı işaret etti. Ardından hızla kapıya gitti. Kapıyı açtığında karşımda Jason'ı görmek içimi rahatlatmıştı. Arkasından Jack ve tuhaf görünümlü bir kadın salona girdi. Kadın uzun bakımsız siyah saçları , gri gözleri ve başına aldığı cüppe ile fazlasıyla korkunçtu. Korku filmlerinde fırlamış gibi bir hali vardı. Çıplak ayakları çamurla kaplıydı. Tırnakları içinde aynı şeyi söylemek mümkündü. 
Jason yavaşça bana doğru yaklaştı ama göz teması kurmamak için elinden geleni yapıyordu. Kadın Noah'a tuhaf bakışlar attıktan sonra gözlerini bana çevirdi. Onda beni rahatsız eden bir şey vardı. Garip bir his , tarifi zor ama... Bir anda kendinizi kötü hissetmeye başlarsınız ya hani tam olarak öyle bir şey. Kadın her ne kadar garip olsa da kendimi zorlayarak ona gülümsedim. İyi bir geri dönüt beklerken beklentimin aksine kadın bir anda olduğu yerde dikleşti ve titremeye başladı. Başını ellerinin arasına alarak çığlıklar atıyordu. Kendini parçalamak istiyormuşçasına çırpınıyordu. Korkudan tutulmuştum. Olduğum yerde durmuş kadının haykırışlarını izliyordum. Jason anında yanıma geldi herhangi bir saldırıya hazır şekilde bekliyordu. Noah ve Jack kadını sakinleştirmeye çalışsa da mümkünü yoktu. Simon koşarak ortak salona gelmişti. Tüm kargaşanın ortasında tek yaptığım kadını seyretmekti. Gerçi bu her birimiz için geçerliydi. Hepimiz olduğumuz yerde dehşetle onu izliyorduk. Kadın bir süre sonra sakinleşti. Başını yerden kaldırarak bakışlarını bana doğrulttu. Vücudunun titremesi durmuştu. Ama olay daha korkutucu bir boyut almıştı. Gözleri şimdi simsiyahtı. Boğazını temizledi ve rahatsız edici bir sesle konuşmaya başladı :

"Karanlığa teslim olunduğunda

Ruhun kanı akıtılıp suya karıştırıldığında

Uyuyan uykusundan uyandığında

Sonsuz savaş başlayacak

Rüzgar alevi söndürecek ve

Her şeyi bir çift kanat sonlandıracak.".

ARİÇEMWhere stories live. Discover now