Ailious'un Yeri

12.4K 905 59
                                    

Jason arabayı çalıştırdığında 'Kime gidiyoruz ?' diye sordum. Jason bana dönerek 'Ailious'a. Ariçem'in bilgesi denilebilir. Mekanında her ihtiyacını bulabilirsin. Jack'in eski bir dostudur. Beni geri çevireceğini sanmam.' dedi. Hız ibresine gözüm takıldığında 'Jason yavaşla 180 ile gidiyoruz.' dedim. Jason beni pek umursamadı. Normal insanlar olmayabilirdik,reflekslerimiz ve el becerilerimiz daha gelişmiş olabilirdi ama bu fazlaydı.
Sürekli yön değiştiriyorduk. Şehrin içine girdiğimizde Jason bir şeyler mırıldanarak hızını yavaşlattı. Trafiğe söylendiğini düşündüm. 'Koruyucu ve Elaina iki tanrı şeklinde insanlığı yönetiyorsa bu Zeus tarzı tanrılar napıyor?' dedim. Jason gülerek 'Palavra onlar.' dedi. 'Peki Koruyucu hapsedildiğinde insanlar arasında dengeler değişmedi mi ?' diye sorduğumda Jason kaşlarını çatarak 'İnsanlar ölüyor,çocuklar aç kalıyor,kadınlar şiddete ve tecavüze uğruyor,her dakika ölüm ve yıkım haberleri televizyonda boy gösteriyor. Sence dengeler değişmemiş mi Alison ?' dedi. Haklıydı. Haberleri izlemekten nefret etmeye başlamıştım son zamanlarda. 'Peki Aristo ve diğerleri tam olarak hangi mertebede?' diye sordum. Jason önündeki arabayı geçtikten sonra 'Yarı Tanrı sayılıyorlar. Koruyucu ve Elaina kadar güçlü değiller ama onlar da ölümsüz ve fazlasıyla kudretliler.' dedi. Sorularımla onu sıktığımı fark etsem de devam ettim. 'Herhangi bir savaş durumunda nasıl bir mücadele gerçekleşiyor?' dedim. Jason 'Ana çembere çok iş düşer. Çünkü ara çember Arisleri çok eğitimli olmadıkları sürece saldırı amaçlı yeteneklerini kullanamazlar. Bu nedenle kılıç,hançer,ok tarzı silahlarla savaşa katılırlar.' dedi. Bizden başka kimse savaşta doğadan yararlanamayacaksa bu bizim için biraz da olsa avantajdı. Jason ani bir hareketle durdu. Yunanca bir şeyler mırıldandı öndeki siyah arabaya. Küfür olduğunu anlamak için Yunanca bilmek gerekmiyordu. 'Dard'a karşı bir şansımız var mı Jason ?' diye sorduğumda cevap vermedi. Jason gelecek üstüne plan yapmamayı acı kayıplarla öğrenmişti. Onu daha fazla zorlamamak için sustum.
Güneş bulutların arasından kendini göstermeye başlamıştı. Saatlerdir yoldaydık ve artık araba görmekten midem bulanmıştı. 'Ailious'a neden gidiyoruz Jason?' dedim. Jason ara ara dikiz aynasından arkayı izliyordu. Bana dönerek 'Rüyalarını kontrol etmeyi öğrenmelisin. Ama buna zaman yok. Eğer sen onlara ulaşabiliyorsan,sen onları izleyebiliyorsan onlar da seni bulabilir. Bu bizi çok sıkıntıya sokar.' dedi.
Hızla bir virajı daha aldığımızda camdan dışarı baktım. Sol tarafımızdaki yamacın eteğinde ormanlık bir arazi vardı. Jason arabanın hızını şimdi biraz azaltmıştı. Tepeden aşağıya doğru yol kıvrılıyordu. Virajlar biraz daha devam ederse her an arabaya yediklerimi çıkarabilirdim. Ormanlık alana yaklaştıkça ağaçların içinde bir göl belirdi. Jason arabayı toprak bir yola soktuğunda 'Ailious konuşmayı pek sevmez. Sana soru sorarsa kısa cevaplar ver. Gerisini bana bırak.' dedi. Arabayı ormanlık alanın dışına park ettik.
Dışarısı buz gibiydi. Rüzgar tenimi acıtıyordu. Saçlarımın savrulmasını engellemek için Jason'ın verdiği bereyi başıma geçirdim. Jason elimi tuttuğunda dün gece olanlar aklıma geldi. İlk kez beni sevdiğini söylemişti. Bundan sonrası ne olurdu bilmiyorum ama şuan için yanımda olması yeterliydi. Sayısız ağaç geçtikten sonra göl artık birkaç adım ilerimizdeydi. Bakışlarımı kıyı boyunca gezdirince taşlardan yapılmış gizemli görünen bir ev belirdi. Jason eve doğru yönelince beni de peşinden sürükledi. Kapıya yaklaştıkça dışarıya tuhaf kokular gelmeye başladı. Sanki birisi tüm baharatları karıştırıp sonra yakmıştı. Kapıda durduğumuzda Jason'a baktım. Jason sadece dudaklarını oynatarak "Bekle biraz." dedi. İçeriden tıkırtılar gelmeye başladı. Jason her ihtimale karşı elimi daha sıkı tutuyordu. Her an her şeye hazırlıklıydı. Hep bir adım ilerisini düşünüyordu. Kapı gıcırdayarak açıldığında simsiyah bir cüppenin içindeki silüet aydınlığa çıktı. ' Γεια σας το πνεύμα των παιδιών. Έλα μέσα.' diye fısıldadı.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now