Yaratılmış

30.9K 2.1K 179
                                    

"Seni ukala ! Sen kiminle dalga geçtiğini sanıyorsun !" matematik hocamın bağırışları tüm sınıfı inletiyordu. Tabi tüm sınıfın bana "ucube" diyerek gülmesi de aynı anda gerçekleşiyordu. "Bu ne ! Matematik sınavı bu kızım Yunanca değil ! Yunanca'ya bu kadar bağlıysan kredini arttır gelme benim dersime !" diye tekrar gürlediğinde sabrım taşmak üzereydi. Yumruğumu sıkıp bakışlarımı zemine kilitledim. Tırnaklarımı avuç içlerime bastırarak dikkatimi dağıtmaya çabaladım. "Kimseyi duyma , kimseyi duyma , kimseyi duyma..." kendi kendime tekrarlamaya başladım. Ama onların durmaya niyeti yoktu. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun !" diye bağırdığında hafifçe nefes vererek ayağa kalktım. "Hayır. Bilerek yapmadım ben yaptıysam bile. Size doğruyu söylüyorum. 4 yıldır bu dersi A+ ile geçiyorum. Böyle bir saçmalığı yapıp not ortalamamı tehlikeye atmam." dediğimde Bay Rickman daha da sinirlenmişti. Sınav kağıdımı suratıma fırlatıp "Çık sınıfımdan !" diye bağırdığında kendimi daha fazla tutamayacağımı anladım.

Evet , okulumuz denize yakındı ama ben ilk kez bu kadar büyük bir dalga görmüştüm. Hiçbir can kaybı olmamıştı ama matematik sınıfı denize bakan tarafta olduğu için yerle bir olmuştu. Babam bu olanları gördüğünde nasıl olduğumu değil aksine bana tek bir şey sormuştu : "Nasıl yaptın bunu tatlım ?"

"Ariçem tarihi yıllar önce Aristo ve arkadaşlarının çemberi kurmasıyla başladı. Agdistis toprağın kaynağı , Agna suyun kaynağı , Arissa havanın kaynağı , Anastagio ateşin kaynağı ve Aristo ruhun kaynağıdır. Çemberin kurulmasının ardından görev süresi biten Aris bir sonraki kaynağa yani çember üyesine bu kutsal görevi devretti. Ardından ara elementler oluştu : güneş, rüzgar, dalga, bitki. Bu elementleri yönetebilecek güçte Arisler Efendi tarafından seçildi. Aris, Ariçem savaşçılarına verilen isimdir. Her birimiz Aris olarak doğar ve eninde sonunda kendi benliğimize ulaşırız. Elementlere kaynaklık edenleri Tanrı olarak kabul etsek de kaynakların üstünde de güç vardır. Biz ona Zaman Koruyucusu deriz. Zaman'ın kaynağıdır. Çembere ve Ariçem'e karışmaz. Dengeyi sağlar ve bizi hayatta tutar. Herkesin tek asıl Tanrı'sı aslında Koruyucu'dur ama biz kaynaklara "Tanrı" , Koruyucu'ya "Efendimiz" diye hitap ederiz. Kaynaklar ara elemetlerle ilişkiler ve evlilikler yaşayarak bizi dünyaya getirdiler. Birçok Tanrı çocuk sahibi oldu. Genellikle pek onlarla bağımız olmaz ve hayata kendimiz tek başımıza devam ederiz. Tabiki görüp karşılaşanlar olur anne ve babasıyla ama genelde durum anlattığım gibidir. Ya da bizim gibi Ariçem eğitim evlerinde kalırsın ve arada görevlere giderken anneni veya babanı görürsün. Diğer Tanrıların aksine Aristo'nun güneş kızı Elsa'dan tek çocuğu oldu. Walter Craft." diye sözlerini bitirdi. Su almak için mutfağa gidip geleceğini işaret ettikten sonra hızla ayağa kalktı. O gittiğinde sanki bir yapbozun parçalarını kafamda oturtmaya çalışır vaziyette onu bekledim. Çok eksik vardı. Anlattıklarıyla kafamdaki boşluklar dolsa da bir yandan da "Ne işim var benim burada ? Bu kızın saçmalıklarını ne demeye dinliyorum ?" diye düşünüyordum. Ama kalkmadım veya kaçmaya çabalamadım. Derinde bir yerlerde neler olduğunu deli gibi merak ettiğimi fark ettim. Anlattıklarıyla kendi yaşantımda bağlantılar kurmaya çabalarken buldum kendimi. Eğer böyle bir yere aitsem ya da bahsettikleri kişiysem , annem ve babam neden daha önce bana bu durumdan bahsetmemişti ? Böyle bir şeyi neden saklama gereği duymuşlardı ?

Walter tek çocuktu. Ruh'un birinci kuşak tek çocuğuydu. Bu kadar eşsiz bir güce sahip olması beklendik bir şeydi. Birden "Aristo'nun tek çocuğu Walter Craft ise Jackson bana neden türünün tek örneğisin dedi ?" diye seslendim mutfağa doğru. Ava salona girip duraksadı ve koltuklardan birine oturdu. Sorduğum sorudan pek memnun olmamıştı ya da diğer bir seçenekle vereceği cevaptan ben memnun olmayacaktım. Konuşmamak için kıvrandığı apaçık ortadaydı. Sarı saçlarını omuzlarının arkasına atarak bana döndü :
"Şey bak bu söylediklerim sana olağanüstü saçma veya imkansız gelebilir. Ben olsam bende tepki gösterirdim ya da kaçmaya çabalardım. Ama eninde sonunda zaten görüp öğreneceksin. Sadece ani tepki vermemeyi dene lütfen. Bunları benden duymanı emin ol tercih etmezdim. Sadece lütfen benim için biraz sakin karşılamayı dene." ses tonu giderek olumsuz yönde değişiyordu ki bu beni korkutuyordu. Merakla gözlerimi odaklamış ona bakıyordum. Sanki nasıl söyleyeceğini kestirmeye çalışır gibi o da beni inceliyordu. "Evet Ava ? Dinliyorum." diyerek sırtımı dikleştirdim. Sakin ve soğukkanlı gözükmeye çabalasam da çaresizce dudakları arasından dökülecek kelimeleri bekliyordum. Nefesimi tuttuğumun bile farkında değildim. Tüm gün yaşadıklarım göz önüne alınırsa beni daha kötü nasıl etkileyebilirdi ? Ne kadar saçma bir şey söyleyebilirdi ? Ya da söylediği onca şeye tepki vermemişken ne kadar ağır bir şey söyleyebilirdi ki tepkimden bu kadar korksun ? Bakışlarını gözlerimden kaçırıp ellerini kucağında birleştirdi. Dudaklarını aralayıp nefesini bıraktıktan sonra bir çırpıda her şeyi söyledi : "Alison senin bir annen veya ailen yok. Aristo seni çocuğu olarak sahiplenmedi. Baban değil. Ya da şu an ki annen ve baban gerçek ailen değil. Aristo seni yarattı." dedi.

ARİÇEMTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang