Davetsiz

23.5K 1.7K 39
                                    

İçinizde kötü bir his olur , olabilecek herhangi bir aksiliği beklersiniz ya hani ? Tam şu an öyle hissediyorum. Noah bir saniye bile yanımdan ayrılmıyordu. Balo ise Aris savaşçılarının birbirini tanıması için değil de daha çok Walter'a karşı güç gösterisi gibiydi. Herkes birbirine karşı mesafeli ve soğuk davranıyordu. Beklediğimin tam aksi bir ortamla karşılaşmıştım. Böyle bir ortamda bile Ava çevresine samimiyet dağıtıyordu. Şaşılası bir durum olsa da herkes normal karşılıyordu onun bu hallerini.
Tüm geceyi Noah'ın yanında geçirmeme rağmen gözlerim devamlı Jason'ı izliyordu. Bir ara onu kaybettiğimde Noah farketmiş olmalı ki iğneleyici bir tonda "Seninki balkonda. Yerdeki taş döşemeleri inceliyor. Pek sevmez böyle ortamları yabani." dedi gülerek. Seninki demesine aldırış bile etmeden bakışlarımı o tarafa çevirdim. Gerçekten de sabit bir şekilde duruyordu. Ama çevresindeki kızların sabit durmak gibi bir niyetleri yoktu. Defalarca yanına gidip Jason'ın dikkatini çekmeye çalışsalar da Jason kafasını yerden bile kaldırmadan çoğunu başından savmıştı. Bu hoşuma gitmiyor denemezdi. Ama benden uzak durması da her ne kadar kendime itiraf edemesem de hoşuma gitmiyordu.
Bütün gece Noah ile dans etmiş , konuşmuş , gülmüştük. Hatta gülme işini abartmıştık artık devamlı kıkırdar vaziyetteydik. Yine de anlamsız bir şekilde tedirgin geçirmiştim tüm geceyi. Rahatsız olduğum bir şey vardı. Vardı ama ne ? Biraz dinlenmek için şöminenin köşesindeki koltuklardan birine oturdum. Noah içecek bir şeyler almak için gitmişti ki yanıma uzun boylu , gür sarı saçlı bir çocuk geldi. "Merhaba Alison. Sanırım daha önce tanışmadık. Ben güneşin oğlu Alastor. Bu dansta bana eşlik eder misin ?" dedi. Tam ağzımı açıp bir şeyler söylememe fırsat kalmadan Alastor'ın omzuna biri elini koyarak onu kendisine çevirdi. Alastor arkasına dönerek önümden çekildi. Jason Alastor'ın gözlerinin içine tehtitkar bir şekilde bakarak "Merhaba Alastor. Bölmüyorum umarım ? Bana bir dans borcun var Alison." dedi. Nefesimi tuttuğumu fark ettim. Gerginlik üst seviyedeydi. Herkes bize dönmüş Jason'ın meydan okumasını merakla izliyordu. Yavaşça ayağa kalktım. Alastor'ın Jason'ı tanıdığı her halinden belliydi ki yüzünde az önce yumruk yemiş gibi bir ifade belirmişti. Sesimi bile çıkarmadan Jason ile gittim. Elimi tutarak beni salonun ortasına getirdi. Elini belime koyarak beni kendisine çekti. Vücutlarımız birbirine bir akımla bağlanmış gibiydi. Bakışlarımı ondan kaçırıyordum o ise yüzümden başka bir yere bakmıyordu. Sinirliydi hem de fazlasıyla. Ama her zamanki gibi çok güzel saklıyordu bunu. Bu tavırlarından çok sıkılmıştım. Başka zaman olsa asla yapmam dediğim bir şeyi yaparak ona daha sıkı sarıldım. Bu hareketim karşısında şaşırarak elini çeneme götürdü ve bakışlarımı kendisine çevirdi. Ona onun ifadesiyle karşılık verdim. Hemen toparlanıp dansa devam etti. Ama bu sefer beni daha sıkı tutuyordu. Omzumda nefesini hissediyordum.
Dans bittiğinde beni yavaşça bıraktı. Birlikte Noah'un yanına gittik. Eğilip Noah'a bir şeyler söyledikten sonra hızlıca salondan çıkıp gitti. Noah'un yanına oturduğumda sırıtarak bana bakıyordu. "Sizi de yalnız bırakmaya gelmiyor." dedi. Omzuna vurdum ama o gülmeye devam etti.
Balo sakinliğini ve sıkıcılığını koruyordu. Jason'ın nereye gittiğini merak etsem de dalga geçmeye devam etmemesi için Noah'a soramıyordum. Fazla su içmekten olsa gerek artık midem bulanıyordu. Noah'a biraz hava alıp döneceğimi söyleyerek balkona çıktım. Hava soğuktu ama içerinin bunaltıcı durumundan kesinlikle daha iyiydi. Parmaklıklara yaslanıp geniş ve bir o kadar da görkemli olan bahçeyi incelemeye başladım. İki yanı baştan sona aynı boyda çam ağaçlarından oluşuyordu. Ortadaki süs havuzunun gümüş işlemelerine gözlerim takılıp kalmıştı ki arkamda ayak sesleri duydum. Siyah zarif bir elbisesi olan esmer sevimli bir kız bana gülümseyerek balkona adım attı. Arkasından elinin bir hareketiyle kapıyı kapattı. Tekrar bana döndü : "Selam Alison. Seninle tanışmak büyük zevk çember kurucusu. Ben rüzgarın kızı Anna." dedi. Gülümseyerek "Seninle tanışmak da öyle Anna." dedim. Yanıma yaklaşmaktan korkarcasına parmaklığın en ucuna giderek sessizce yaslandı. Bende bakışlarımı tekrar gümüş işlemeli havuza çevirdim. İçeri dönmek için toparlandığımda havada garip bir hareketlilik başladı. Ardından birkaç saniye içinde olanlar takip edemeyeceğim bir hızda gerçekleşmişti. Rüzgar her şeyi darma duman etmek istercesine hiddetlendi. Elbisem uçuşuyordu. Yavaş adımlarla geri çekildim ama gözlerimi bana doğru yaklaşan siyah hava kütlesinden alamıyordum. Kapıya birkaç adım kala takıldım ve yere yapıştım. Elbisemi çekiştirip kalkmaya çalışırken bakışlarım bir an için siyahlığa kaydı. Gördüğüm şey karşısında her şeyi unuttum. Bakışlarım kilitlendi , vücudum hareketsiz kaldı. Bir anda kendimi koruma ve nefret içimde ağır bastı. Yoğunlukta ise itiraf edemesem de korku vardı. Tüm vücuduma yayılan korku...
Walter bana gülümseyerek : "Merhaba Alison. Davet etmemeniz beni çok incitti tatlım. Artık tanışmamız gerektiğini düşünüyordum. Sen ne dersin Yaratılmış ?" dedi.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now