Aegea

11K 947 55
                                    

Ailious fazla sessizdi. Rahatsız edici bir şekilde hızlı hareket ediyordu. Kapıyı açtığında Jason önde ben arkada içeri girdik. Her yer kitaplar,bitkiler,tuhaf taşlar ve iksir şişeleriyle doluydu. Merakla etrafı inceliyordum. Ailious'u arkamda sanarken bir anda önümüzde belirmişti. Ellerini açarak ne istersiniz der gibi bakmaya başladı. Jason ' Θέλω να προστατεύσουν το πιο ισχυρό πράγμα στο μυαλό του τα χέρια Αίλιο.' dedi. Fena akıcı bir aksanı vardı. Söylediği kelimeler zihnimde anlam buldu. " Zihni korumak için elindeki en güçlü şeyi istiyorum Ailious. " demişti. Ailious arka taraftaki yıkık dökük duvarın önüne geçti. Arkadan daha ürkütücü bir görüntüsü vardı. Jason ifadesini hiç değiştirmeden onu izliyordu. Baharat kokularından beynim bulanmıştı. Başım dönmeye başlayınca biraz daha Jason'a yaslandım. Ailious elinde tahta bir şişeyle bize döndü. Jason elini uzattığında Ailious yavaşça şişeyi avucuna bıraktı. Jason gülümseyerek ' Ευχαριστώ πολύ Ailious.' dedi. "Çok sağol Ailious." demişti. Ailious hafifçe başını eğerek Jason'ı selamladı. Jason bileğimi kendisine çekerek kapıya yöneldi. Tam kapıdan çıkarken Ailious ' Δημιουργήθηκε.' dedi. Fısıldayarak "Yaratılmış." demişti. Dönüp ona baktığımda avcunda sanki içinde gökyüzünü taşıyan bir kolye tutuyordu. Ailious kolyeyi bana uzattı. Jason'a baktığımda bileğimi bırakarak gitmemi işaret etti. Birkaç adım atarak Ailious'a yaklaştım 'Teşekkür ederim.' dediğimde 'Bu senin Alison.' dedi. Dilimi konuşabiliyordu. Gerçi Yunanca'yı ne kadar anlayabilsem de pek konuşmayı denememiştim ama onun sadece Yunanca konuşabildiğini düşünmüştüm. Kolyeyi avcuma aldığımda parlamaya başladı. Ailious 'Oh,kızım... Sensin o.' dedi. Kim bendim ? Anlamamıştım ki. Ailious ellerini uzatıp bileklerimi kavradığında konuşmaya başladı. 'Çok büyük yıkımlar ve kayıplar yaşayacaksın. Belki her şeyini bile kaybedebilirsin ama bu senin kaderin güzelim. Büyük savaş çok yakın... Bu kolye Aegea'nın gücünü içinde barındırır. Ama unutmamalısın kızım bu kudreti bir kereye mahsus kullanabilirsin. En çaresiz kaldığın zamanda kullan Alison. Sadece avcuna al ve isteğini yüksek sesle dile. Jason'a iyi bak canım ve kendine de. Unutma Alison sadece tek bir şansın var.' dedi. Kafamda yığınla soru işareti kalsa da Ailious beni dinlemeden arkasını dönüp çoktan eve girmişti. Jason'a baktığımda 'Hadi gel.' dedi. Kolyeyi avcuma alıp basamaklardan indim.
Arabaya bindiğimiz andan beri dikkatle kolyeyi elimde evirip çeviriyordum. Belki de Ailious bunağın tekiydi ve bu kolyede işe yaramaz bir şeydi. Dediklerinin hepsi palavradan ibaretti. Kolye beni ürkütüyordu. Galiba kolyeden çok Ailious'un anlattıkları beni ürkütmüştü. Jason bir anda arabayı durdurdu. 'Alison kafanı toplar mısın biraz?' dedi. Kolyeyi ona uzattığımda avcuna alıp incelemeye başladı. 'Ailious zamanın en büyük bilgelerindendir Alison. Bu kolyeyi sana armağan ettiyse mutlaka bir sebebi vardır.' dedi. Anladım dercesine başımı salladım. Jason kolunu omzuma atarak kolyeyi boynuma tuttu. 'Takmamı ister misin ?' dediğinde 'Olur.' dedim. Kolye sanki boynuma ağır bir yük yüklemişler gibi hissettiriyordu. Jason arabayı tekrar çalıştırdığında aklıma takılanı daha fazla tutamadım. 'Diğer dedikleri ?' dedim. Jason bana döndü. Suratındaki ifade daha kötü hissetmeme neden olmuştu. 'Her savaşta ağır kayıplar olur Alison.' dedi.

ARİÇEMWhere stories live. Discover now