Bölüm 122 : Altın Yolun Cazibesi (1)

1.7K 172 9
                                    

  


Serbest ekici, Mustafa ile aralarında 1,5 metre kala kolunu ileri doğru hareket ettirmeye hazırlanıyordu. Tam o sırada Mustafa gözlerini açtı ve serbest ekici olduğu yerde donup kalmıştı. Değil hareket etmek nefes bile alamıyordu, sanki bedeni gördüğü manzara karşısında taşlaşmıştı.

Dışarıdan bakan herkes için Mustafa'da hiçbir değişiklik yoktu ama kendisi için binlerce hatta milyonlarca cesetten oluşmuş dağın zirvesinde tek başına duran bir şeytan gibiydi. Sadece şeytan kelimesi bile karşısındaki kişi tarih etmek için yetersiz kalıyordu. Kendisi yerine bir şeytan bile olsa bu manzara karşısında donup kalırdı.

Mustafa gözlerini açtığında gözleri artık eski renginde değildi, kırımızı bir renge bürünmüştü. Üzerindeki sakin hava gitmiş yerini daha ciddi bir hal almıştı. Saçları bedeninden dışarıya taşıp tek bir noktaya kilitlenmiş öldürme niyetinden dolayı rüzgarla dans ediyordu.

Kırmızı gözler, kan donduran öldürme niyeti ve rüzgarla dans eden siyah uzun saçlar tüm bu manzara serbest ekicinin olduğu yerde durmasına neden olmuştu.

Bir ay önce akademiye döndüğünde Mustafa kendisini eğitime adamışken diğer yandan Qi enerjisi tüketmeyen bir saldırı düşünüyordu. Düşüncelere dalmışken Simyagerler Birliği' ne girmeden önce yaşadığı olay aklına geldi.

O zaman kendisinden güçlü bir ekiciyi sadece bakışlarıyla yenmişti. Eğer bunun üzerinde çalışırsa daha etkili ve güç tüketmeyen bir saldırı yöntemi bulabilirdi. Yaptığı çalışmalar sonucunda aklına güzel bir fikir gelmişti.

Daha önce bu fikri hiç test etmemiş olan Mustafa Terk edilmiş Diyar' a girmeden önce bunu test etmek için güzel bir fırsat olduğunu düşünmüştü. Saldırı yöntemi aslında çok basitti, saldırmadan önce tüm öldürme niyetini bir yere odaklayacak etkisini attırmak içinde canavar moduna geçecekti.

Böylelikle yaydığı aura ile görüntüsü bir olacaktı. Bu da saldırının etkisini birkaç kart attırmış olacaktı.

" Gelme... Bana doğru gelme... "

Mustafa hareketsiz duran serbest ekiciye doğru hareket ettiğinde ekici daha da korkmaya başlamıştı. Hayatta kalma içgüdüsü sayesinde zorlukla bağıra bildi. Ama bu sesleniş Mustafa'nın durması için yetersizdi.

Mustafa ekicinin yanına vardığında sağ elini bir kaplanın keskin ve güçlü pençesi gibi hareket ettirip adamın bir gözünü aldı. Gayet normal ve sakin bu hareketi insanların Mustafa olan bakışlarını değiştirmişti. Hatta kendisine bakan insanların birçoğu kafalarını çevirmişti.

" Ahhhh..... "

Bir gözünü kaybeden adamın çığlığını duyan insanlar istemsiz olarak elleri gözlerine gitti. Sanki serbest ekicinin değil de kendi gözleri yerinden sökülmüştü. Üç Tanrıça güzellikle çevrili iken kimse Mustafa'nın bu kadar acımasız biri olacağını düşünmemişti.

Orada neler olduğunu bilmiyorlardı ama bildikleri bir şey vardı çöp dedikleri kişi kendisinden 7 seviye güçlü birini yenmişti. Hem de dediği gibi tek bir saldırı ile hatta yaptığı hareket tam olarak saldırı bile değildi. Bunu gördükten sonra halen Mustafa' ya çöp diyecek kişinin başında beyinden yoksun olduğunu gösterecekti.

Mustafa kanla kaplı gözü elinde tutup baktı sonra gayet normal bir şeymiş gibi gözü avucunda sıkıp yok etti. Aslında bu kadar acımasız olmazdı ama birazdan gidecekleri yerde kendisini güçsüz sanıp saldıracak insanlardan kurtulmak için böyle bir yönteme başvurması gerekiyordu.

Gidecekleri yerde zaten Qi enerjisi yok denecek kadar azdı, sürekli kendisine meydan okuyacak aptalları kattığında bu durum epey baş ağırtıcı bir hal olacaktı. Ama şimdi yaptığı güç gösterisi sayesinde kendisine meydan okuyacak insanlar birkaç kez düşünmek zorunda kalacaktı. Hepsi biliyordu ki Mustafa sadece ekiciye değil herkese bir mesaj veriyordu: Bu sadece bir uyarı eğer beni rahatsız etmeye devam ederseniz hayatlarınızı bir köşeye bırakmanız gerekecek.

***

- Whosh-

Herkes Mustafa'nın yaptığı güç gösterisine dalmışken gökyüzünde güneşin batmaya başlaması ile hafif kırmızı parlaklığında kar beyazı kuğular ortaya çıktı. Bu kuğular tahmin edildiği normal değildi. 3 metreyi aşan boyları ve etraflarına yaydıkları yüksek miktarda soğuk aura ile bir Kar Kuğusu olduğu aşikardı.

Kar Kuğularını gören birçok insan birkaç saniye önce yaşadıkları olayı unutmuş hepsi açgözlülük ve şehvet ateşi ile yukarıya bakıyordu. Birçok insanın görmek için donarak can verdiği Tanrıça güzellikler şimdi karşılarındaydı. Bu durumda sakin olmaları imkansızdı.

Mustafa gökyüzüne baktığında gözleri sadece bir kişiyi arıyordu. Deniz' in Beyaz Zambaklar Akademisine gittiğini duyduktan sonra akademi ile birçok bilgi edinmişti. Kuğuları gördüğünde o da gelenlerin akademiden olduğunu anladı.

Gözleri kuğuları süzerken savaşırken bile sakince atmaya devam eden kalbi birden göğüs kafesini parçalayacakmış gibi sert ve hızlı bir şekilde atmaya başladı. Çok uzun zamandır sevdiği insanı görmemişti. Uzun zamandır içinde biriken özlem duygusu patlama yapmıştı.

Gözleri kuğuları süzmeye devam ederken buz mavisi renginde soğuk bir çift göz ve aynı renge sahip omuzlardan sarkmış saçlar gördü. Akademinin kızları sahip oldukları güzellik yüzünden sadece gözlerini gösteren bir peçe takıyorlardı. Yüzü belli olmasa da Mustafa bu kızı gördüğünde sanki zaman durmuş gibi yavaş ve ağır akmaya başladı.

Kendisi ile kızın gözleri bir araya geldiğinde artık etrafındaki hiçbir şeyin önemi kalmamıştı, birazdan açılacak olan diyarın, alacağı intikamın, kurucu lidere verdiği sözün, bedenindeki garip olaylar... Bunların hepsi artık önemini yitirmişti. Aklında sadece uzun zamandır görmediği Deniz' i vardı.


Gökyüzü İmparatoruWhere stories live. Discover now