Bölüm 121: Şeytanın Gözleri (2)

1.8K 158 6
                                    


Mustafa, Merve ve diğer sekiz kişi hazır olduğu zaman Atabey liderliğinde yola çıkmaya başladılar. Mustafa ve Merve ateş kurduna binerken diğerleri akademinin özenle yetiştirdiği Altın serçelere bindiler.

Hızlı bir şekilde yol alıp bir hafta sonra İmparatorluk başkentine varmışlardı. İmparatorluk başkenti şu anlık en büyük değere sahip bölge olduğu için binlerce hatta milyonlarca insanın hedefindeydi.

Büyük klanlara üye olan insanların içeri girmesinde hiçbir sıkıntı yoktu ama serbest ekiciler ve düşük seviye klanlar için içeriye girmek günler alıyordu. İmparatorluk şehrindeki düzeni korumak için içeri alacakları insanların bir sınırı vardı. Bu yüzden içeri alacakları insanları özenle seçmeleri gerekiyordu.

Örneğin yaşıtlarına oranla daha yüksek ekime ve yeteneğe sahip genç insanlar bir klana üye olmasa da gelecekte büyük bir güç olma potansiyeli olduğu için normalden daha fazla ilgi görürdü. İmparatorluğun genç yeteneklere karşı bu yaklaşımı kendisini uzun süre ayakta tutmasının en büyük kaynaklarından biriydi. Zamanın ne getirileceği bilinmediği için genç yetenekler asla küçümsenemezdi.

Zaman hızlıca akarken büyük klanlar gelmeye devam ediyordu. Bu sadece kendi İmparatorlukları arasında bir mücadele olmayacaktı, güçlerinden hiçbir haberleri olmadıkları kıtadaki diğer İmparatorluk ve hiçbir yere bağlı olmayan kendini ekime adamış serbest insanlar arasında geçen kanlı bir mücadele olacaktı.

Bu yüzden zamanı sonuna kadar kullanıp, hazırlıklarını kusursuz bir şekilde yapmak istiyorlardı. Terk Edilmiş Diyar' da ölecek her öğrenci gelecekteki güçleri için büyük bir kayıp olacaktı. Buradaki her öğrenci yaşıtlarına oranla eşsiz yeteneklere sahipti böyle öğrencileri kolayca kaybetmek büyük bir israf olacaktı.

Zaman hızla akarken Atabey önderliğindeki grup sonunda imparatorluk başkentine ulaşabilmişti. Atabey sayesinde hiç duraksamadan içeri girmişlerdi ve kendilerine özel hazırlanmış olan bölgede beklemeye başladılar.

Mustafa fazla dikkat çekmesin diye başkente varmadan önce ateş kurdunu küçültmüştü. Binlerce insanın bulunduğu alana ulaştığında sessizce Altın Yolun ortaya çıkmasını beklemeye başlamıştı. Bu süre zarfında Merve ile konuşup zaman geçirmeye karar verdi.

Merve sahip olduğu güzellikle ile alana gelir gelmez dikkatleri çekmişti. Mustafa'nın yapmış olduğu şampuanın etkisi çok fazlaydı. Bu dünyadaki bitkilerde bulanan mineral ve vitaminler çok fazla olduğu için şampuanın etkisini birkaç kat arttırmıştı. Bunu uzun zamandır kullanan Merve'nin güzelliği artık normal değildi. Bakan insanlar için Tanrı tarafından özel olarak yapılmış bir melekti.

Bu meleğin düşük seviyeli bir çöp ile konuşması insanların içinde tarifsiz bir kıskançlık ve öfkeye neden oluyordu. Özellikle ekimi Kader Alemi'ne yaklaşmış yetenekli insanlar için bu durum daha çekilmezdi. Gözleri kıskançlık ateşi ile parlayan bu insanlar İkbal' inde ikiliye katılması ile tavan yaptı.

Bu çöp ile Merve aynı akademide oldukları için bir bağlantısı olabilirdi ama onun gibi biri nasıl olur da İkbal gibi arkasında devasa bir güç barındıran biri ile rahatça konuşabilirdi. Buradaki birçok yetenek İkbal ile yakınmak olmak istemişti ama hepsi de başarısız olmuştu. Şimdi gördükleri manzara kanlarının delice akmasına neden oluyordu. Eğer burası İmparatorluk başkenti olmasaydı şu an yüzlerce hatta binlerce insan Mustafa' yı parçalara ayırmak için harekete geçecekti.

Mustafa kendisine doğrultulan kıskanç bakışları fark etmişti ama sırf birkaç insanın bakışlarından dolayı Merve ve İkbal' i yanından gönderemezdi. Üçlü bakışlara aldırmadan sohbet etmeye devam ederken Işıl grubu fark etmişti ve o da yanlarına gelmişti.

Milyonlarca insanın bulunduğu başkente tek odak noktası şuan Mustafa'nın bulunduğu yer olmuştu. Hem imparatorluk hem de Simyagerler Birliği ile derin bir bağlantısı olan biri hafife alınamazdı.

***

" Selam büyük kardeş, sohbetinizi bölüyorum ama zaman geçirmek için acaba benimle savaşabilir misin? Burada bekleyen insanlara güzel bir gösteri sunmuş oluruz. "

Mustafa etrafındaki üç tanrıça ile konuşurken bedeni bir devi andıran yaklaşık iki metre boyunda kalın çelik kadar sert kaslara sahip bir ekici yanlarına geldi. Mustafa ekicinin yüzüne baktığında kendisinden birkaç yaş büyük olduğunu fark etti. Aralarındaki yaş farkına rağmen kendisine büyük kardeş demesi hem kendisini küçümsediği hem de alaya aldığını gösteriyordu.

Bir ekicinin kendisinden güçlü kişiye büyük kardeş demesi gayet normaldi. Bu güçsüzün güçlüye olan saygısının bir göstergesiydi. Ama bu Mustafa'nın bulunduğu durum için geçersizdi. Aralarında 7 seviye fark olmasına rağmen kendisine büyük kardeş denmişti.

Merve ve Işıl normalde Mustafa'nın bunun gibi insanları çok rahat yeneceğini biliyordu. Ama etrafında bu kadar insan varken sahip olduğu silahları kullanamazdı.

" Neden olmasın? Ama öncesinde bir şartım var. Yenilen kişi bir gözünü bırakacak. "

Merve ve Işıl araya girip savaşı engellemek istemişlerdi. Ama çok yavaş kalmışlardı. Mustafa savaşı çoktan kabul etmiş, üstelik üzerine çok sert bir şart eklemişti. Artık çok geçti araya girip savaşı engelleyemezlerdi.

Mustafa'nın cevabı kalabalıkta büyük bir yankı uyandırdı. Kimileri Mustafa'nın aklını kaçırdığını bile sandı. Çünkü aklı olan kimse kendisinden 7 seviye yüksek kişiye karşı bu böyle bir savaş şartı koymazdı. Aklı olan biri zaten asla savaşmayı bile kabul etmezdi.

İki metre boyundaki serbest ekici Mustafa meydan okurken aklında onunla savaşıp adını yaymak vardı. Böylelikle diğer büyük klanlardan daha rahat destek alabilecekti. Ama şimdi bir tereddüt içine düşmüştü. Rakibi neden böyle bir şart koydu. Blöf için mi yoksa gerçek gücünü sakladığı için mi?

Emin olmak için bir kez daha ekimini kontrol etti, ama farklı olan bir şey yoktu. Çevresine baktığında herkes kendisinin yaptığını fark etti. Hepsi de aynı sonuçla karşılaşmıştı. Buda blöf yaptığını gösteriyordu.

" Şartını kabul ediyorum. O zaman başlayalım mı? Yoksa hazırlanman için bekleyelim mi?"

Mustafa yüzünde hafif alaycı bir gülümseme varken işaret parmağını göstererek " Senin gibi biri için tek bir saldırı yeterli. " dedi.

" Beni küçük görme lannn!!!! "

Bu hareketi serbest ekicinin sinirlerini tavan yaptırmıştı. Bedenindeki doğal enerji sağ koluna gönderdi ve yüksek bir hızla Mustafa doğru harekete geçti. İlk başta Mustafa ile uzun bir süre savaşıp onunla alay etmek aklında vardı. Ama Mustafa'nın sözlerinden sonra bu planını değiştirdi ve tek saldırıda işini bitirmek için gücünün yarısından fazlasını bu saldırıya verdi.

Mustafa sanki savaşın ortasında değilmiş gibi rahat bir şekilde olduğu yerde durmuş gözlerini kapatmıştı. Bunu gören insanlar ilk başta ölümünü kabullendiğini sanmıştı ama hepsi birkaç saniye sonraki manzara karşısında dona kalmışlardı. O zaman ne kadar çok yanıldıklarını anlamışlardı.

Gökyüzü İmparatoruWhere stories live. Discover now