Bölüm 119: Terk Edilmiş Diyar (2)

1.9K 159 15
                                    

Sürekli olarak tetikte olan çınar gökyüzündeki ani değişimi fark ettiğinde yüzünde ciddi bir ifade oluştu.

Gecenin çökmesi ile karanlık bastırmıştı ama şimdi sanki güneş bir kez daha doğmuş gibi her taraf aydınlanmıştı.

Gecenin karanlığını delip gökyüzünde akan altın sarısı bir nehir ortaya çıkmıştı. Bu nehre bakan herkes büyülenmiş gibiydi, bir kez baktıktan sonra bakışlarını bir daha geri alamıyorlardı.

Bu altın sarısı nehir sadece Simyagerler Birliği' nde değil tüm kıta boyunca gözüküyordu.

" Sonunda tekrar açılıyor... "

Çınar' da herkes gibi gökyüzüne bakarken mırıldandı. Bu altın sarısı nehrin ne anlama geldiği çok iyi biliyordu.

" Açılacak olan ne ? "

Çınar sessiz bir şekilde mırıldanmış olsada yeni dışarı çıkmış olan Mustafa bunu duyabilmişti.

Mustafa dışarıya çıktığında Çınar ve İkbal' in gökyüzüne baktığını görmüş ve oda diğerleri gibi büyüleyici altın sarısı nehre bakmaya başlamıştı.

Çınar' ın sesini duyduğunda dikkati hemen oraya kaymıştı.

Çınar, Mustafa' nın sesini duyduğunda hem şaşırmış hemde biraz korkmuştu, Altın Sarısı Nehrin büyüsünden kurtulmak o kadar kolay değildi.

Hatta nehrin büyüsüne kapılmış birini öldürdüğünde bunun farkına bile varmayacaktı. Ama Mustafa sanki her gün gördüğü bir olay gibi bu manzaradan hiç etkilenmemişti.

Bunu düşündüğünde Mustafa' nın sahip olduğu yeteneği ve güce halen anlamadığını bir kez daha farkına vardı.

Karşısında duran bu çocuk herkesin gözünde sıradan biri olarak gözüksede kendisi için halen kapalı bir kutuydu. Bu kutunun içindekini bilmek ve anlamak şu anlık imkansız gibiydi.

" Burası uygun bir yer değil. İçeri girdiğinizde sana anlatırım. "

Çınar, Mustafa ile özel konuşmak istediği başka konularda olduğu için şu anlık bir şey anlatmadı.

İkbal' i nehrin büyüsünden kurtardıktan sonra üçlü normalde sadece Çınar' ın girebileceği özel bir alana girdi. Bu alandaki özel oluşum sayesinde birinin içerdeki konuşmayı duyması imkansızdı.

" Konuşmayı kısa tutmak için hemen konuya gireceğim. Bana içerideyken yaşadıklarını anlatmanı istiyorum. Tabiki anlatıp anlatmamak tamamen sana kalmış. Bunun için seni zorlamayacağım. "

Çınar karşısında duran Mustafa bakıp konuşurken takındığı ifade torununa nasihat veren bir dede gibiydi.

Mustafa, Çınar' ın sözlerinin ardından birkaç saniye düşündü ve İkbal' e baktı.

" Üzgünüm, bu bilgin sadece bende kalması daha iyi olacak.  " Mustafa, Çınar' ın hareketlerinden içerde yaşadığı olayların çok önemli bilgiler içerdiğini anlamıştı. Biraz düşününce Simyagerler Birliğin de İkbal' e saldıracak kadar ileri gitmeleri bu yüzden olmalıydı.

Eğer bu bilgiyi onlara verirse başları daha büyük bir belaya girebilirdi. Kendisi yüzünden başkalarının zarar görmesini önlemek için en iyi seçenek bu bilgiyi sadece kendisinde tutmasıydı.

" Hahaha... İkbal için artık sana tamamen güvenebilirim. "

Çınar, Mustafa' nın sözlerini duyduğunda keyifli bir kahkaha atmadan durumadı.

Bu kahkaha hem iki saat süren stresli bekleyiş hemde İkbal' i güvenle teslim edecek birini bulduğu için gelen rahatlama ve huzur içindi.

Artık ölüm meleği ile yüzleştiği zaman gözü arkada kalmayacaktı.

İkbal yüzünde hafif bir kızarıklık varken sessizce konuşmayı dinliyordu, ama dedesinin içten kahkahasını duyduğunda gözlerinden inci tanesi gibi göz yaşları akmaya başladı.

Ailesini kaybettikten sonra dedesi daima yanında olmuştu, bu süre zarfında kendisini sürekli koruyup kollamıştı. Birkaç kez dedesinin güldüğünü görsede bu gülmeler hep eksikti. İçten gelen gerçek bir gülme değildi.

Ama şimdi gördüğü gülme uzun zamandır dedesinde görmek istediği gerçek bir gülmeydi.

" De..ded... "

İkbal  kapakları açılmış bir baraj gibi akan gözyaşlarını umursamadan koşup dedesine sarıldı.

Torunun ani hareketi Çınar' ı duygulandırmıştı ama bunu dışarı belli edemezdi. Bu yüzden duyguları bastırdı. Kendine sıkıca sarılmış küçük bir çocuk gibi ağlayan İkbal' i başını şefkatle okşayarak rahatlamasını sağladı.

***

Birkaç dakika sonra ortamdaki hava tekrar ciddi bir hal almıştı. Çınar karşısına İkbal ve Mustafa' yı aldı ve yüzünde ciddi bir ifade varken konuşmaya başladı.

" Şimdi size anlatacaklarımı iyi dinleyin. Dışarda gördüğünüz Altın Nehir bir ay sonra açılacak olan Terk Edilmiş Diyar için bir işaret.  Altın Nehir bir ay sonra tekrar ortaya çıktığında bu sefer gökyüzünde altın bir yol ve antik bir kapıda ortaya çıkacak. Altın yolu geçip antik kapı ulaşanlar Terk Edilmiş Diyar' a girme hakkını elde edecek. "

" Sadece gerçek yeteneği olan insanlar bu Altın Yolu geçebilecektir. Antik Kapıya ulaştığınızda herkes farklı bir yere ışınlanacak. Bu dünyada olmayan birçok farklı bitki ve canavarlarla dolu olan bu yer sadece bununla sınırlı değil. Buraya göre oradaki doğal enerji yok denecek kadar az. O yüzden savaşırken daha dikkatli olmanız gerekiyor. Gereksiz savaşlar sizi ölüme bir adım daha yaklaştıracaktır. "

" Bunların yanında önemli bir avantajı var, doğal enerjinin az olmasındandır bilenmez ama Kader Alemi' nde ortaya çıkan göksel sıkıntı orada ortaya çıkmaz. Bu yüzden o dünyadayken Kader  Alem' inde güvenli bir şekilde seviye atlayabilirsiniz."

Çınar ikiliye dikkat etmeleri gereken her şeyi ayrıntılı bir şekilde anlatmaya başladı. Ama Terk Edilmiş Diyar halen tamamen keşfedilmemiş olduğu için verebileceği bilgiler çok azdı.

Bir aylık kısa bir süre sonra açılacak olan Terk Edilmiş Diyar için Mustafa bir an önce güçlenmeliydi.

Çınar' dan aldığı bilgiye göre orada bulunan insanların hepsi Kader Alemi' nde olan insanlar olacaktı. Kader Alemi' nde ki insanları yenebilecek silahı vardı ama bu silah çok fazla doğal enerji istiyordu.

Doğal enerjinin yok denecek kadar az olduğu bir ortamda kurtların arasına girmiş bir koyundan farkı kalmayacaktı. Bu yüzden bir aylık süre zarfında ya hızlıca gücünü arttıracak yada yeni bir silah yapacaktı.

Bu yüzden Çınar konuşması bitirdikten sonra hemen akademiye geri dönme kararı aldı. Burada Çınar' a ve İkbal' e güvensede herkes onlar gibi değildi. Birde burası bir ticaret merkezi gibi olduğu için sürekli insanlar gelip gidiyordu. Böyle bir ortamda rahatça çalışamazdı.

Başka şeyleri düşünmeden rahatça çalışabileceği tek yer akademiydi. İkbal ve Çınar ile vedalaştıktan sonra akademi için hızlıca yola koyuldu.

Sınırlı bir vakti olduğu için nano robotları kullanarak gökyüzüne çıkıp  bulutların arasına saklandı. Tam güçle harekete geçti ve bir gün olmadan akademiye geri dönmüştü.

Gökyüzü İmparatoruWhere stories live. Discover now