Bölüm 104: Yanlış Anlaşılma

1.8K 163 14
                                    

Mustafa yaptığı rünik desenden dolayı çok fazla zihinsel güç harcamıştı. Bu yüzden Merve ve Işıl kendisini taşırken hiçbir şey hissetmeden uyumaya devam ediyordu.

~ Whoosh ~

Işıl ve Merve yollarına devam ederken aniden önlerine çıkan iki kişi yüzünden durmak zorunda kaldılar.

" Işıl sen misin ? "

Merve gil daha seslenmeden iki kişiden kız olan kişi Işıl' ı hemen tanımıştı. Zaten sahip olduğu güzellik ile kendisini görün birinin unutması imkansızdı.

" İkbal bende seni arıyordum. Bize rahat kalacak bir yer gösterir misin ? "

Işıl daha önce buraya birçok kez gelmiş ve gelişleri sırasında İkbal ile arkadaş olmuştu. İkili yaşıt ve benzer durumda oldukları için çok çabuk kaynaşmıştı.

" Haa.... Mustafa ne oldu ? Kim yaptı bunu ona !!! "

İkbal uzun zamandır görmediği arkadaşına sarılmak için yaklaşınca Merve ile taşıdıkları Mustafa' yı gördü. Gözlerinde parlayan öfke ateşi ve şaşkınlık için hemen bağırdı.

Uzun zamandır Mustafa ile tekrar karşılaşmayı bekliyordu. İsteği yerine gelmiş olsada beklediği kişi baygın bir şekilde iki kişi tarafından taşınıyordu.

Bu durumu gören birini aklına gelen ilk şey çok büyük bir savaş atlattığıydı.

~ Whoosh ~

İkbal' in sesini duyan dedesi Çınar sahip olduğu tüm güçü kullanım İkbal' den daha panik bir şekilde ileri çıktı.

Daha önce attığı kutsal lezzeti yapan şefe birşey olmasına asla izin vermezdi. Eğer Mustafa ölürse o harika doyumsuz Döner' i bir daha tadamayacaktı.

Bunu düşünmek Çınar' ın içinde uzun zamandır yatan öfke alevlerini yavaşça körüklemişti.

" Ha... Mustafa' dan ellerini hemen çek !!! "

Merve daha ne olduğunu anlamadan en kıymetli ve en narin hazinesi gibi tuttuğu Mustafa' nın Çınar tarafından ele geçirildiğini görünce büyük bir öfke ile bağırdı ve hemen kılıcını çekti.

~ Whoosh ~

Daha önce Elif' in kucağında sakin bir şekilde duran ateş kurdu da tek sıçrayışta kucağından kurtulmuş ve ileri doğru atılmıştı.

Daha önce küçük sevimli bir canavar olan ateş kurdu şimdi yıldırım sarmalları ile kaplı, kan renginde korkutucu devasa bir canavara dönüşmüştü.

Tehditkar bir hırıltı bırakarak hemen Merve' nin yanında yerini aldı.

" Merve sakin ol lütfen. O kişi İkbal' in dedesi ve Simyagerler Birliği' nin lideri Çınar. "

Işıl birkaç saniye içinde gelişen olayları görünce hemen araya girdi ve Çınar' ı tanıttı.

Merve ve ateş kurdu Işıl' ın sözleri üzerine biraz sakinleştiler. Ateş kurdu İkbal' i ormanda gördüğü için tanıyordu. Ama yanında ki yaşlı ve güçlü adamı daha önce hiç görmemişti.

Bu yüzden Merve gibi oda hemen ileri atılmıştı. Efendisi daha önce birçok kez hayatını kurtarmıştı. Yaşlı adam tarafından öldürülecek olsa bile bir umut efendisini kurtarmak için canını hemen verirdi.

Merve' de ateş kurdu gibi düşünmüştü. Daha kendisi bile fark etmeden Mustafa' yı kucağından alacak kişinin kendisini tek hamlede rahat öldüreceğini biliyordu.

Ama sevdiği insanı kurtaracak ufacık bir şansı dahi olsa onun için düşünmeden ölürdü.

Çınar, Mustafa' yı kontrol ederken Merve ve ateş kurdundan böyle bir hareket asla beklemiyordu.

Mustafa' yı tutarken başını yavaşça kaldırmış ve ikilinin gözlerindeki öfke ve heran ölüme hazır ifadeyi görmüştü.

Bu bakışlar kendisi için geçmişin kapılarını açan anahtar görevi görmüştü. Birkaç saniye süren anısal yolculuktan sonra Çınar yüzünde hafif bir gülümseme ile " Genç hanımlar içtenlikle özür dilerim. Mustafa' nın sizin için ne kadar önemli olduğunu fark edemedim. Sadece durumunu kontrol etmek istedim kendisi sizin için ne kadar önemli ise benim içinde ona yakın bir öneme sahip. "

Simyagerler Birliği' nin Lideri Çınar başını yavaşça eğdi ve özür diledi.

" Asıl siz kusura bakmayın efendim. Sizi yanlış anladığım ve size bağırıp kılıç çektiğim için ben özür dilerim. "

Merve olayın gerçek yüzünü öğrenince yüzünde hafif bir kızarıklık ile başını eğip Çınar' ın nezaketini geri ödemişti.

" Büyükbaba !!! "

İkbal dedesinin Mustafa' yı ne için önemsediğini biliyordu. Bunu bildiği için yaşanan olaylar yüzünden yüzünde hafif bir kızarıklık oluşmuştu. Ama dedesine baktığında gözlerinde parlayan öfke yüzünden kimse bunu fark etmedi.

" Ha... Özür dilerim benim güzel torunum lütfen beni affet. Bidaha böyle birşey asla yapmayacağım. "

Çınar torunun' dan Dede yerine Büyükbaba sözlerini duyunca hemen panik içinde İkbal' den özür dilemeye başladı.

Kendisi için en büyük kabuslardan birisi torununun ona Büyükbaba demesiydi.

" Sende gördün gerçek niyetim yarısı varsa hemen tedavi etmekti. "

" Bu seferlik affediyorum ama bir daha olursa sana bir daha Dede demem. "

İkbal dedesinin pişman halini görünce daha fazla dayanamadı ve affetti. Affederken dede kelimesini vurgulayarak anlamlı mesajda yollamayı ihmal etmedi.

Yaşanan kısa yanlış anlama durumu ortadan kalktığı için Işıl her iki tarafı birkez daha tanıştırdı. Daha sonra Çınar ve İkbal' in özel olarak kaldığı yere doğru yolculuğa çıktılar.

Gökyüzü İmparatoruWhere stories live. Discover now