"Ben bir kocama iyi olduğumu mesaj atayım da hemen çalışmalara başlayalım", Unutmadan Arda'ya 'kafede ve iyi olduğumu' mesaj attıktan sonra ekiple yarışmadan önce yazı taslağımıza son şeklini vermeye başladık. Yapacak çok işimiz vardı ama dört kişi işe girişince üç saatte işimiz bitmişti.

İşlerimizden sonra hepimiz kendimize birşeyler söylemiş, keyifle sohbet etmeye başlamıştık. Sohbet ederken herkesin siparişleri gelmiş ama benimkiler bir türlü gelmek bilmiyordu; bebeğim de ben de aç aç kaç dakikadır pastamızın ve meyve suyumuzun gelmesini bekliyorduk. Kaan, benim sabırsız ve beklentiyle garson arayan gözlerimi fark edince durumu sonunda anlamıştı.

"Hala neden gelmedi ki senin siparişlerin?"

"Bilmiyorum ama biz çok acıktık ve pasta yemek istiyoruz". Arda açken pasta yediğimi görse kesinlikle bana engel olabilirdi ama o burada yokken, tüm fırsatları değerlendirecektim. Bebeğimle canımız fazlasıyla pasta çekmişti.

Kaan bir garson bulmak için başını çevirdiğinde ben de beklentiyle aynı yöne bakmaya başlamıştım ama ortada hiçbir garson yoktu, çocuklar da benim yüzümden çoktan önlerine gelmiş yemeklerini yiyemiyorlardı.

Kaan bana dönüp "Elif garsonu bulmaya giderdim ama seni burada yalnız bırakamam. Sen benim yemeğimden ye, buradan kalkar yine pasta yemek istiyorsan başka bir yere gideriz" deyip kendi tabağını önüme itti.

"Kaan ama..", sözlerimi tamamlayamadan önüme konan pasta ve meyve suyuyla başta rahatlamış ama getiren kişiyi görünce gözlerim açılmıştı; siparişimi bana Dilara getirmişti.

"Elifcim çok mu şaşırdın? Ne diyebilirim ki galiba seni şaşırtmayı seviyorum"

"Dilara kapa çeneni bas git, tek kelime daha edersen yemin ediyorum o çeneni ben sana en uygun biçimde kapattırırım", Kaan'ı ilk defa böyle sinirli görüyordum ama bu siniri beni korkutmak yerine baya rahatlatmıştı.

"Sert olmaya gerek yok Kaancım, ben sadece Elif'i tebrik edecektim"

Dilara iğrenç bakışlarını bana çevirip "Elifcim tebrik ederim hamileymişsin, sonunda kapağı sağlam yere atmışsın ama dikkat et yeniden içine inek kaçmasın yoksa mazallah kocan elinden kaçar" der demez Kaan ayağa fırlamıştı ama ondan önce Dilara başka biri tarafından gazaba uğramıştı.

"Arda?"

Arda bir anda Dilara'yı çenesinden tutup sinirle gözlerine bakmaya başlamıştı.

"Senin ne kadar adi biri olduğunu nasıl ilk anda anlayamadım hala anlamıyorum ama ayağını denk al; ayağını öyle bir kaydırırım ki değil benim şirketimde dünyanın hiçbir yerinde bilgisayar mühendisi olarak iş bulamazsın. Ve eğer karıma bir daha en ufak bir sözlü ya da fiziksel saldırıda bulunursan seni mahvederim. Şimdi karımdan özür dileyeceksin beyinsiz fare"

Dilara gözleri dolu ve korkmuş bir halde Arda'ya bakarken Arda çenesindeki ellerini daha da sıkarak "Özür dile" diye bağırmamış resmen kükremişti.

Dilara korkuyla bakışlarını bana çevirip "Ö-özür dilerim" demişti, gerçekten özür dilemediğini ben de biliyordum ama bu korkunun onun bana bir daha yaklaşmaması için yeteceğini düşünüyordum. Arda elini bir pislikten çeker gibi ondan çekince Dilara hızlı bir şekilde yanımızdan ayrılmıştı ve tüm kafenin izlediği gösteri de sona ermişti.

İnanmaktan VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin