Bölüm 33

42.7K 2.5K 137
                                    



İnstagram: pembekalemhikayeleri

**

Keyifli okumalar ☺️

****

Ertesi gün olduğunda ve sonunda çok beklediğim cumartesi günü geldiğinde yatakta biraz kalıp tembellik etmek istemiştim ama maalesef bugün için yapmayı planladığım işler beni bu zevkten mahrum bırakıyordu. Yatarak hiçbir şeyi halledemeyeceğime kendimi ikna ettikten sonra yataktan kalkıp kendimi banyoya attım.

Hazırlandıktan sonra Miray'la beraber evden çıktık; ikimiz de bugün ailelerimizle kahvaltı yapmaya gidecektik. Miray'ı otobüs durağına bıraktıktan sonra ben de metroya giden ilk otobüse binip yolculuğuma başladım.

Her zaman olduğu gibi eve olan yolculuğum tam bir buçuk saat sürmüştü ve ben bir kez daha ayrı eve çıktığıma şükrettim.

Evin kapısından içeri girdiğimde burnuma mükemmel kızartma ve poğaça kokuları gelmeye başlamıştı. Her ne kadar bunları yemeye bayılsam da benim bu evden ayrılmam çok isabetli bir karar olmuştu. Yoksa verdiğim kiloları aynı hızla alabilirdim; hele ki şimdi 55 kilo olmuşken.

Çantamı girişe bırakıp sessiz adımlar atarak mutfağa yürümeye başladım. Annem, yüzü bana dönük bir şekilde tezgahın üstündeki tabaklara kahvaltılıkları yerleştiriyordu. Sessizliğimi bozmadan parmak uçlarıyla arkasına yürüyüp bir anda beline sarıldım.

"Annelerin en güzeli, nasılsın bakalım?"

Annem yarı şok, yarı sevinçli bir ses tonuyla "Deli kız ödümü kopardın insan öyle arkadan sinsi sinsi yaklaşır mı!" dedi.

"Anneler evlatlarını kokusundan tanır diye anlamışsındır sandım ama annecim, sen benim kokumu unuttun galiba"

Annem arkasına dönüp beni kollarının arasına alarak sıkıca sarıldı; tabi ki yanaklarımı -ne kadar sevmediğimi bilse de- sulu sulu öpmeyi ihmal etmedi.

"Öyle şey olur mu kızım, ben senin hiç o gül kokunu unutur muyum?"

Başımı boynuna iyice gömdüm. "Unutmazsın tabi, ben de seni unutamam canım annem"

Bu kez ben anneme sarılıp her yüzünün her tarafına öpücükler bırakmaya başladım, arkadan babamın sesi gelene kadar da devam ettim.

"Bakıyorum da Elif hanım, sonunda evimize teşrif edebilmişler"

Annemden ayrılıp koşarak babamın kollarına atladım; babam aslında soğuk bir insandı ama bir tek bana dayanamazdı ve ben de bunu kullanmayı çok iyi biliyordum.

"Aşk olsun babacım; ben de isterim her zaman sizi ziyaret etmek ama biliyorsunuz ki okul, iş, yarışma derken hiç vaktim kalmıyor. Ev de çok uzak, yoksa ben de sizi görmek istemez miyim?"

"Tamam tamam bu seferlik başka bir şey söylemiyorum ama sen de sakın bir daha arayı bu kadar fazla açma"

"Tamam, benim canım babam" diyerek tekrar boynuna atlayınca arkadan annem "Hadi sofraya oturun daha ne kadar orada dikileceksiniz'" dedi. Nedense annem babamla bu kadar çok yakınlaştığım zamanlarda huzursuz olurdu; hayır kıskanıyor diyeceğim de o da kulağa çok saçma geliyordu.

En sonunda kahvaltı sofrasına oturduğumuzda keyifle sohbet edip annemin benim için özel hazırladığı kahvaltılıklardan yemeye başladık. Her ne kadar karnım hemen doysa da gözüm açtı; yedikçe yiyesim geliyordu. Galiba dışım incelse de içimdeki şişman kız hala duruyordu ve ben onu zorlukla zapt ediyordum.

İnanmaktan VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin