Bölüm 49

43.8K 2.3K 258
                                    


İnstagram: pembekalemhikayeleri

**

Tüm yorumlarınız için çok teşekkür ederim.🥰

Medya: Elif'in kırmızı elbisesi :)

Medyadaki şarkı belki bölüme pek uymayabilir ama bölümü yazarken onu fazlaca çok dinlediğim için bölüm şarkısı seçtim :)

Keyifli Okumalar ❤️

**



Miray'a konuşmak için mesaj atmamın üzerinden tam bir hafta geçmişti, bir saat sonra onunla buluşmak için kafede olmam lazımdı ama ben hala yatağımın üzerine oturmuş düşünüyordum. Ne yapacaktım ki ben orada; onu affedecek miydim? Peki affetmezsem nasıl devam edecektim ki; hayatımın her anı onu özleyerek geçecekti. Miray benim için öyle basit bir arkadaş değildi ki, hemen silip de hayatıma devam edebileyim. O benim için her şeyi yapan insandı; benden önce beni düşünendi. Ne oldu da bir anda bana öyle patladı, nasıl öyle kin doldu da bana o sözleri söyleyebildi anlayamıyordum. Aşk mıydı ona bunları yapan, bu kadar mı büyük hayal kırıklığına uğramıştı da beni paramparça etmişti! Bana ne kadar değer verdiğini ona sormama bile gerek yoktu; biliyordum, görüyordum. Ama o, yaşadığı acıyla bana saldırarak acısını ikiye katlamayı seçti. Onu son görüşümde gözlerindeki acıyı ben de görmüştüm, içimde hissetmiştim. Çok pişmandı biliyordum ama bu pişmanlık içimde kaybolan güveni yeniden inşaa etmeye yetecek miydi? Galiba bunların cevabını onunla konuşmadan alamayacaktım.

Yatağımın üzerinden yavaşça kalkıp odadan çıktım. Evde kimse yoktu; babamlar hala tatildeydiler, Nisan halam da sabah işim var deyip erkenden çıkmıştı. Yalnız kalmak düşünmem için iyi olmuştu ama insan fikrini danışacak bir insan da arıyordu. Nisan halama konuyu anlatsam direk 'affetme' deyip kestirip atardı; ihanete asla gelemiyordu, babamları arasam tatildeyken onları boşuna huzursuz edebilirdim. Ama Erkan babamı arayabilirdim, bu neden şimdiye kadar aklıma gelmemişti ki! Onun bu konularda fikirlerine de güvenirdim; dünyada insanları en çok önemseyen insanı sorsalar onu gösterirdim. Zaten geçen hafta onu aradığımda huzursuzluğumu sezmişti. Şimdi bu konuyu ona açmam, onu huzursuz etmekten ziyade rahatlatacaktı.

Telefonumu elime alıp hemen Erkan babamı aradıktan sonra telefonu kulağıma götürdüm; babam üçüncü çalışta açmıştı.

"Alo, babacığım nasılsın?"

"Kızım iyiyim sen nasılsın?"

"İyiyim baba, ben senin bir konuda fikrini almak istiyorum"

"Tabi kızım; sen konuyu bana anlat elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım"

"Arkadaşım Miray'ı tanıyorsun, işte biz onunla kavga ettik daha doğrusu o bir şeye sinirlenip bir anda bana sözlü olarak saldırdı ve asla unutamayacağım sözler söyledi. Hemen ertesinde de pişman oldu ama ben çok kırıldım ve o sözler aklımdan bir türlü çıkmıyor. Sence ne yapmalıyım baba, çok arada kaldım. Affetmem deyip kenara da çekilemiyorum çünkü onu çok seviyorum, uzak durmak beni de üzüyor"

Anlattıklarımı hiç sözümü kesmeden sakince dinleyen babam ben sözümü bitirdikten sonra konuşmaya başladı;

"Söz kurşun gibidir; silahtan çıktı mı artık geri alınamaz. İnsanlar bunu anlayamıyor bir türlü; bir laf ağızdan çıkmadan önce içeride muhasebesi yapılıp öyle çıkarılmalı. Acaba ben bu lafı söylüyorum ama karşımdaki insan ne düşünür, yoksa buna kırılır mı diye düşünmeli. Bunu sadece arkadaşın için söylemiyorum, senin için de söylüyorum. Arkadaşın bir hata yapmış bunları düşünememiş, şimdi de pişman ama sen tereddüttesin çünkü artık nasıl güveneceğini bilmiyorsun. Kızım ben Miray'ı tanıdım, seni ne kadar sevdiğini gözlerinde gördüm. Bazı günler sen eve geç gittiğinde bizi endişelendirmeden senin bizim yanımızda olup olmadığını anlamak için kırk takla atan kız o. Kimseye rahatlıkla ikinci bir şansı ver demem ama Miray hak ediyor sanki kızım. Yine de karar senin istersen zamana bırak ama benim fikrim bu. Sen söylediklerimin hepsini tart ve düşün"

İnanmaktan VazgeçmeOn viuen les histories. Descobreix ara