Bölüm 25

55.1K 2.9K 221
                                    

Facebook Grubu: Pembe Kalem Hikayeleri

Instagram: pembekalemhikayeleri

***

Kaan, Eymen ve Miray'dan teselli aldıktan sonra daha güçlü bir şekilde salona döndüm, herkes güçlü olduğumu görmeliydi.

Salona girdiğimde az önceki mükemmel sunumu gerçekleştiren ekip sonunda sunumlarını tamamlamışlardı. Salondakiler onları deli gibi alkışlıyorlardı; gözlerimi kapatıp o alkışları bizim aldığımızı hayal ettim, o alkışları bir gün alabilmek için neler vermezdim...

Kaan kulağıma yaklaşıp "Bir gün seni de böyle alkışlayacaklar" dedi, gözlerimi açıp ona sadece gülümsedim, gözlerimle teşekkür ettim; o beni anlardı.

Salon yavaş yavaş dağılmaya başladığında ben yerimden kalkmadan tüm salonun boşalmasını bekledim, benimle birlikte tüm ekibim ve arkadaşlarım da bekledi.

Salonda bir tek biz kalınca Ege hocaya dönüp "Siz onları biliyor muydunuz?" diye sordum.

"Duymuştum ama açıkçası sahnede görmeden ben de bu kadar iyi olduklarını bilmiyordum"

Ona ve ekibime kararlılıkla baktım. "Biz daha iyi olacağız bunu sağlamak için elimden ne gelirse yapacağım"

Bu inançlı sözlerimden sonra -evet artık kendime ve ekibime sonuna kadar inanıyordum- ekibime bakınca onlar da bana inançla ve güvenle gülümsedi.

Ege hoca tüm ekibi karşısına alıp "Her koşulda tüm desteğim sizinle, yarın sizi yeni bir plan yapmak için odamda bekliyorum. Hadi şimdi çıkalım buradan" dedi.

Ege hocayla beraber teker teker herkes çıkmaya başlamıştı ama ben hala yerimde oturuyordum. Eymen "Elif hadi kalk çıkalım" deyip elini uzatınca, önce eline sonra yüzüne bakıp "Ben biraz daha kalacağım, burada yalnız kalmaya ihtiyacım var" dedim.

Kaan ve Miray da bana tereddütle bakınca "Ciddiyim endişe etmenize gerek yok. Hem zaten akşam annemlere yemeğe davetliyiz hep beraber gideceğiz, unutmayın sakın" dedim.

"Ben istersen seninle kalabilirim"

Sesin geldiğin tarafa bakınca akşamdan beri sessizliğini koruyan Mert'i gördüm.

"Çok sağ ol Mert ama yalnız kalmak istiyorum. Hadi gidin şimdi lütfen ve akşamı unutmayın; adresi size mesaj atacağım"

Sonunda zar zor bizimkileri ikna edip gönderdikten sonra koskoca gösteri salonunda yalnız kalmıştım. Bu salon İstanbul'un en büyük gösteri salonlarından biriydi ve az önce bu salon hınca hınç doluydu. Açıkçası buraya gelene kadar, bu yarışmaya ilginin bu kadar olacağını düşünmemiştim; yalnızca çok az kişinin haberi var sanıyordum. Şimdi düşünüyorum da bir tek benim haberim yokmuş sanırım.

Ayağa kalkıp yavaş yavaş sahneye yürümeye başladım, sahneye çıkan merdivenlerin ucuna geldiğimde gözlerimi kapayıp heyecanla atan kalbimin beni sahnenin ortasına kadar yönlendirmesine izin verdim. Sahnenin ortasına gelince gözlerimi açmadan etrafımda yavaşça dönüp az önceki alkışların, benim için yapıldığını hayal ettim. Çok güzel bir hayaldi ve ben artık kesinlikle bir gün bu hayalin gerçek olacağına inanıyordum.

"O alkışlar bir gün senin olmayacak, en azından az önceki sunumla asla olamayacak"

Hayallerimi bölen sesin sahibini görmek için gözlerimi aniden açıp arkama dönünce, az önce o muhteşem sunumu yapan ekibin lideriyle göz göze geldim. Gerizekalı herhalde bana büyük bir laf soktuğunu sanıp keyifle sırıtıyordu. Belki Kaan'la o konuşmayı yapmasam, onun bu sözlerine takar ve moralim çok bozulurdu ama şu an pek de umursamıyordum.

İnanmaktan VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin