Bölüm 19

62.4K 3K 312
                                    

İnstagram: pembekalemindunyasi

***

Hepinize keyifli okumalar :)

Multimedya: Arda Aslaoğlu

Bölüm Şarkısı: Cem Özkan - Kocaman Bir Aşk

**

Derse girdiğimde hiç derse girme havasında olmadığımı fark etmiştim. İlk dersten sonra 'Aman o devamsızlık haklarımı çeyizime mi saklayacağım?' diyerek okuldan çıkıp kendimi bir deniz kenarına attım.

Oldum olası deniz bana hep huzur vermiştir, sanki sahile vuran dalgalar gelip tüm zihnimi yıkıyor beni arıtıyordu. Ne kadar öyle kaldım bilmiyorum ama telefonumun çalmasıyla kendime geldim; arayan Arda beydi!

Bu adam benim derste olduğumu bile bile neden sürekli, tam ders saatinde arıyordu! Tamam belki şu an derse girmemiş olabilirim ama o bunu bilmiyordu.

Elim mahkum daha fazla onu telefonda bekletmeden telefonu açtım.

"Efendim Arda bey?"

"Elif bugün işe erken gelmen mümkün mü?"

Öküz bu adam ya insan bir merhaba falan der, bu odun kibarlıktan hiç nasibini almamış!

Fakat bunları ona söyleyemezdim ne yazık ki! "Mümkün, zaten okula gitmedim" dedim elim mahkum.

"Çok iyi, o zaman seni hemen şirkete bekliyorum"

"Tamamdır hemen geliyorum"

Telefonu kapattıktan sonra denize son bir kez daha bakıp, şirketin yolunu tuttum.

Şirkete gittiğimde odama gitmeden direk Arda beyin odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri girdim, bilgisayar başında bir şeyler yazıyordu. Benim içeri girdiğimi pek fark etmemiş gibiydi ya da ben öyle sanıyordum.

Ona doğru yürüyüp hafif ses çıkarınca sonunda beni fark edip bakışlarını bilgisayarından kaldırıp bana baktı ama bakışlarını tekrar bilgisayarına döndürmesi de çok sürmedi!

Bana bakıp bir gülümsemeyi bile çok görüp, yüzüme bile bakmadan isteklerini sıralamaya başladı.

"Elif bugün çok işimiz var; öncelikle şu kağıtı al, kağıtta yeni yaptığımız bir yazılımın özellikleri yazıyor. Senden onları iyice anlayıp bana bir sunum hazırlamanı istiyorum, merak ettiğin yerleri bana sorabilirsin. Elini çabuk tut, çünkü o sunum akşama kadar tamamen halledilmeli"

'Elini çabuk tutmuş!' sanki ben robotum, hadi elimi çabuk tuttum beynimi nasıl tutacağım acaba! Ah şu düşündüklerimi şu adamın suratına keşke bir gün korkmadan söyleyebilseydim! Gerçi adam dört bin TL maaş veriyor tabi ki beni kölesi gibi kullanacak ne bekliyordum ki, kira meselesi yüzünden elim mahkum her şeyi kabul etmek zorundaydım.

"Peki Arda bey, ben odama gidip hemen çalışmaya başlayayım"

Kapıya doğru yürümeye başladığımda bir anda kapı açıldı ve içeri daha önce görmediğim esmer bir kadın girdi.

Kadın "Arda'cım sana bir sürpriz yapayım dedim" diyerek şaşkınlıkla ona bakan Arda'nın yanına gitti ve benim onları izlediğimi önemsemeden Arda'nın dudaklarına yapıştı.

Onlara bakınca, o an kalbimin parçalara ayrıldığını hissettim. Hayır bana ne oluyordu ki sonuçta o benim uyuz patronumdu! Bu uygun bir yer bulup doyasıya ağlamayı isteme hissi de nereden çıkmıştı. O benden yaşça büyük, sinir patronumdu. Fakat kalbim öyle demiyordu ve şu an beynimde onu dinliyor gibiydi kendimi hemen bir tuvalete sokup hıçkırıklarla ağlamak istiyordum.

İnanmaktan VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin