Bölüm 61

41.8K 2K 209
                                    


İnstagram: pembekalemhikayeleri
                  
***

Tüm yorumlarınız için çok teşekkür ederim, keyifli okumalar ❤️

***********

Şirkete girdiğimde içimde farklı duygular da belirmeye başlamıştı. Arda'nın karısı olarak ilk defa buraya geliyordum; tabi onun da heyecanı vardı ama ondan öte Arda'nın bana 'Ara verelim' dediği günden beri de ilk defa bu şirkete geliyordum. Bu nedenle içimde hem farklı bir tedirginlik hem de heyecan vardı.

Tabi bunların yanında sevgilimi görecek olmanın mutluluğu da ayrıydı; hani zamanla alışırsınız, ilişkiniz monotonlaşır derler ya bizimkisi monotonlaşmak şöyle dursun aksine her gün kendini yeniliyordu sanki. Ona her bakışımda yeniden aşık oluyordum, her gülümseyişinde içime sokasım geliyordu. Onun da benden farklı düşünmediği aşikardı, beraber olduğumuz her saniye beni ne kadar sevdiğini hep hissediyordum.

Odanın bulunduğu kata gelince seri bir şekilde odasına gitmek için hareketlendim ama sekreter masasını ve masada duran kişiyi görünce yerimde donup kalmıştım; Ebru, hiçbir şey olmamış gibi yine masasında oturuyordu. Onu orada görmek içimi o kadar daraltmıştı ki kusmak istiyordum, o derece iğrenç bir kadındı.

Damarlarımdan beynime giden sinir akımına hakim olup ama yine de o siniri ona hissettirerek masasına yaklaştım. Beni görünce başta şaşırsa da hemen yüzüne sinsi bir gülüş takıp bana resmen meydan okumaya başladı; 'bak sen beni kovdun ama hala buradayım' diyordu!

"Senin burada ne işin var?", tabi ya ben o gün Arda'ya bir şey söylemeyememiştim. Bu da fırsattan istifade hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam etmişti.

"Nasıl ne işim var? İşimin başındayım, asıl senin burada ne işin var? Kaç zamandır uğramıyordun, ne oldu paran mı bitti? Arda beye biraz hizmet yapıp, para mı alacaksın?", resmen kanım donmuştu, bu nasıl aşağılık bir kadındı böyle!

"Seni mahvederim Ebru, yemin ediyorum tüm o saçlarını yolar eline veririm. Çabuk defol git buradan yoksa herşey senin için daha kötü olabilir", aslında bunu çoktan yapardım ama sırf şirket ortasında rezillik çıkmasın diye kendimi zor tutuyordum.

"Senin gibi bir fahişenin sözüyle ben bir yere gitmem"

Benim sabrımda buraya kadardı, tam tüm sinirimle Ebru'nun üzerine yürüyecekken arkadan gelen keskin sesle yerimde donup kaldım;

"Ne dedin lan sen?"

Arkamı döndüğümde Arda kapısını açmış tüm öfkeli bakışlarıyla Ebru'ya bakıyordu; ben hayatımda onu, hatta hiçbir insanı bu derece korkunç sinirli bir halde görmemiştim.

"A-arda bey!", Ebru korkusundan galiba birazdan bayılacaktı.

"Ne Arda beyi, sen kime fahişe diyordun?", Arda hareketlenip Ebru'nun masasının önüne kadar gelmişti, neredeyse yanyana gibiydik.

"Şey ben..", Ebru sözlerini bitiremeden Arda bir anda hareketlenip onun boynuma yapışmıştı, ben daha ne olduğunu bile anlayamamıştım.

"Bana bak, gözlerime bak; seni şurada mahvederdim, bunu yapmadığım için arkamdaki kadına dua et. Ama eğer bundan sonra benim karıma on metreden fazla yaklaşır, rahatsız edersen; yemin ederim elimden bu kadar kolay kurtulamazsın. Anladın mı?"

Ebru bir şey söyleyememişti sadece gözleri dolu bir şekilde kafasını sallamıştı; normalde başka insan olsa acırdım ama bana az önce fahişe diyen kadına asla acımayacaktım, hatta içimden daha beter olmasını dileyecektim.

İnanmaktan VazgeçmeWhere stories live. Discover now