Bölüm 27

59.8K 2.9K 523
                                    

Facebook Grubu: Pembe Kalem Hikayeleri

Instagram: pembekalemhikayeleri

**

Keyifli okumalar :)

***

"Önemli değil, benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı"

Cevabı beni yine sinirlendirmişti! Yani diyordu ki 'sen benim için önemli değilsin, yakınlaştık sanıyorsan avucunu yala'!

Zorlukla sakinleşip "Tamam o zaman size iyi çalışmalar" deyip kapıya doğru yürüdüm ama kapının bir anda çalınıp açılmasıyla durakladım. İçeriye giren kişiyi görünce yüzüm aydınlandı; gün intikam günüydü!

"Deniz bey hoş geldiniz" deyip kocaman bir gülümsemeyle ona baktım; dışarıdan birisi beni, yıllarca hapis kalıp, gün ışığına ilk defa çıkmış bir mahkum sanabilirdi. O derece abartmıştım ama o Arda bunu hak etmişti!

Arda'ya kısa bir bakış atıp delici bakışlarını görünce hedefimin onikiyi vurduğunu anlayıp, hevesle bana aynı gülümsemeyle bakan Deniz'le tokalaşmak için elimi uzattım.

**

Deniz elimi sıkarken "Elif ben de buraya gelirken acaba seni görür müyüm diye düşünüyordum. Kalbim çok temizmiş, direk karşıma çıktın" deyip geniş gülümsemesiyle bana baktı.

Tam Deniz'e cevap verecekken Arda'da bir mırıltı duydum ama ne olduğunu anlayamadım.

"Efendim Arda bey bir şey mi dediniz?"

Arda bana delici bakışlarıyla bakıp "Cidden güzel bir tesadüf olmuş dedim" dedi.

Tabi kesin öyle demişsindir. Hem sesi sinirli mi geliyordu onun?!

Tekrar Deniz'e dönüp "Bence de, hoş geldiniz Deniz bey. Neyse ben artık odama geçeyim, size iyi çalışmalar" deyip sadece Deniz'e gülümseyip Arda'ya bakmaya tenezzül etmeden odadan çıktım.

Odama gelip sakinleşmek için koltuğuma oturduğumda başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Biraz önce yaptığım hareket mantıklı mıydı, değil miydi artık emin olamıyordum. Tamam yaparken çok mantıklı gelmişti, Arda'yı sinir etmek istemiştim ama bu arada Deniz'e de boş yere umut vermiş gibi olmuştum. Her ne kadar Arda'yı kıskandırma fikri hoşuma gitse de, Deniz'e bunu yapamazdım. Bir an evvel bu işi düzeltmeliydim.

Daha fazla bu düşünceler üzerinde durmayarak elimdeki işleri bitirmek için çalışmaya başladım; dağ gibi gönderilmesi gereken dilekçeler ve düzenlenmesi gereken sözleşmeler vardı!

Çalışmaya o kadar çok kendimi kaptırmıştım ki ancak kapının çalınmasıyla başımı işten kaldırabilmiştim. Kapının açılmasıyla içeriye Deniz girdi.

Gülümseyerek bana bakıp odanın ortasına doğru ilerledi. "İşim bitti de çıkarken sana bir 'hoşça kal' demek için uğramıştım"

Mecburen kibar olmalıydım, ben de gülümsedim. "İyi yapmışsınız Deniz bey"

Deniz rahatsız olmuş bir ifadeyle bana baktı. "Elif, lütfen şu 'bey' takısını atar mısın, en başta yoktu şimdi de olmasın"

İşte bunu yapamazdım. "Ama-" derken sözümü kesti. "Aması falan yok, ben senin patronun değilim. Hem patronun olsam da 'bey' diyemezdin"

Fazla samimi oluyorduk, buna izin veremezdim. "İş yaptığımız insanlardan birisiniz. Size de bey demem uygun olur Deniz bey",

"Çok inat ettin sen de. O zaman şöyle yapalım; iş yerinde Deniz bey dışarıda Deniz olur mu?

İnanmaktan VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin