Bölüm 47

37.4K 2.2K 195
                                    




İnstagram: pembekalemhikayeleri



***

Tüm yorumlarınız için çok teşekkür ederim, keyifli okumalar ❤️

*****



Annem ve babamı sinirlendiren bu iki insanın kim olduğunu tahmin etmek de benim için çok zor olmamıştı.

"Ece senin eline ne oldu?", babamın sorusuyla gözlerimi arkasındaki kişilerden ayırıp ona baktım.

"Evde bir kaza geçirmiş ama şimdi çok iyi merak etmeyin", duraksadığımı fark eden Arda benim yerime cevap vermişti.

"Neden bundan senin haberin var da bizim herşey bittikten sonra haberimiz oluyor?", şimdi babamın tribine cevap verecektim ama Arda'ya bir sinirde ben yüklemek istemediğim için susup söz hakkını ona verdim.

"Olay esnasında tesadüfen Ece'yi ben aradığım için hemen duruma müdahale edebilme şansım oldu. Hastaneye götürdüğümde ciddi bir durumu olmadığını öğrendik; biz de sizi telaşlandırmamak için haber vermedik. Zaten çıkar çıkmaz da buraya geldik", Arda'nın söylediği o kadar şey arasından ben sadece 'Ece'ye' takılmıştım; gerçek adım sanki o söyleyince kulağıma daha da güzel gelmişti.

"Ece gerçekten iyi misin?"

"İyiyim baba merak etme. Sizin misafiriniz mi var?"

Babam yanımdaki annemle bir süre bakıştıktan sonra gözlerini bana çevirip konuşmaya başladı;

"Ece sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama bu insanları senden saklamanın da bir alemi yok. Biz ne kadar hala affedemesek de onlar senin deden ve babaannen. O yüzden kararı sana bırakıyoruz. Eğer onlarla tanışmak istiyorsan odaya girip tanışabilirsin ama istemezsen odana geç, ben onları gönderirim"

Babamın söylediklerinden sonra arkasında duran az önce iki çift göz olarak tanımladığım dedem ve babaanneme gözlerimi dikip incelemeye başladım. Ben babama benziyordum ama aslında babamın benzediği kadına benziyormuşum; sanki kırk yıl sonraki halime bakıyor gibiydim, yanında ki adam ise uzun boylu ve yaşına göre oldukça yakışıklı bir adamdı.

İkisi de benim yaptığım gibi beni inceliyordu; gözlerinde büyük bir sevgi ve aynı zamanda acı da vardı. Benden bir cevap bekliyorlardı, tüm o yaptıklarından sonra benim onları affetmemi bekliyorlardı. Peki ben ne yapmalıydım şimdi; affedebilir miydim onları tüm olanlardan sonra? Bunun cevabını bilmiyordum ama tanışmak istiyordum, onları tanımak istiyorum. Bu yüzden onlarla tanışıp, affetme olayını zamana bırakacaktım.

"Ben tanışmak istiyorum"

Babam bu cevabımı beklemiyor olacak ki ilk önce şaşkınlıkla bana baktı, sonra kendimi toparlayıp önümden çekilerek bana yol verdi. Yanımda duran Arda'ya dönüp gözlerinden güç aldıktan sonra yavaşça yürümeye başlayıp onların yanına kadar gittim.

Karşılarına geçip başımı kaldırdığımda şefkatle dolu dolu olmuş gözleriyle karşılaştım; hiç bir kadını bebeğinden ayıracak insanlara benzemiyorlardı ama yapmışlardı.

"Ece eğer bizi affedebilirsen seni tanımak çok istiyoruz" konuşan babaannem olan kadındı; şu anda o kadar yabancı geliyordu ki onu 'babaannem' deyip sahiplenemiyordum.

"Ben sizi affedip affedemeyeceğimi bilmiyorum ama sizi tanıyabilirim"

"Teşekkür ederiz", bu sefer dedem olan adam konuşmuştu; aynı filmlerdeki tatlı dedelere benziyordu, bu adam anneme nasıl böyle bir kötülük yapmıştı ki?

İnanmaktan VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin