"Arda nerede?" deyip içeri girdim.

"Odasında ama odaya kimsenin girmemesini söylemişti"

"Ben kimse değilim", koşarak Arda'nın odasına gittim, onu ne halde bulacağımı bilememek beni delirtecekti artık.

Odaya girince başta büyük bir sessizlik ve karanlık karşılamıştı beni, yatağa yaklaşınca Arda'yı gördüm; yatakta yatıyordu. Hızlıca yanına ilerledim ama o beni fark etmemişti bile; uyuyor gibi de değildi sanki acı çekiyor gibiydi.

Yatakta yanına oturup elimi yüzüne götürdüğümde resmen elim yanmıştı; bu adam cayır cayır yanıyordu.

"E-elif?", zorlukla konuşmaya çalışıyordu.

Neredeyse ağlayacak durumda "Evet aşkım benim, sana ne olmuş böyle!" dedim. Temmuzun ortasında bir insan bu kadar soğuğu nereden alırdı ya!

Arda yanımda cayır cayır yanarken neler yapabileceğimi gözümün önünden geçirip bir çözüm aramaya çalıştım ama aklıma da bir çözüm gelmiyordu ki! Annem böyle zamanlarda bana ya soğuk duş aldırtır ya da alnıma sirkeli suyla ıslattığı mendili koyardı. Arda'ya ve bu cüssesine soğuk duş aldıramayacağıma göre sirkeli su koymak en iyi yöntemdi. Hem biraz iyi olursa doktora da götürebilirdim.

Aşağı inip sirkeli su ve mendil almak için mutfağa girince Derya hanımla karşılaştım, bu kadın aklımdan tamamen çıkmıştı benim.

"Buyurun bir şey mi istemiştiniz?", kadına da ayıp etmiştim.

"Şey ben çok endişelenince bir şey söyleyemeden hemen yukarı çıktım, kusura bakmayın. Ben Elif", kadına gülümsemeye çalıştım ama yapamıyordum; sevgilim yukarda resmen can çekişiyordu.

Uzattığım eli mutlulukla sıkan kadın "Arda bey sizden ve gelebileceğinizden bahsetmişti, ben de anladım sizin endişeyle yukarı çıkmanızdan o olduğunuzu" dedi.

"Derya hanım, acaba bana büyük bir tasta sirkeli su ve mendil vermeniz mümkün mü? Arda çok kötü de ben biraz ateşini düşürtüp doktora götürmeye çalışacağım"

"Ay Elif hanım ben bilmiyordum bu kadar ağır olduğunu, sabah geldiğimde en azından ayağa kalkabiliyordu. Ben hemen istediklerinizi getiriyorum, siz burada bekleyin"

Derya hanım mutfakta aceleyle istediklerimi hazırlarken ben de endişeyle saliseleri sayıyordum. Dakikalar sonra elime suyu ve mendili verince bende seri bir şekilde Arda'nın odasına çıkıp elimdekileri yanı başındaki komidine koydum. Kolsuz bir elbise giydiğimden dolayı mendili elime alıp rahatlıkla suya soktum, onu çıkarıp iyice sıktıktan sonra Arda'nın alnına yerleştirdim.

Arda titreyerek "Çok üşüyorum" demeye başlamıştı muhtemelen ben mendili koyduğum anda vücudu elektrik çarpmış gibi olmuştu. Ateşi o kadar fazlaydı ki ben mendili her alnına koyduğumda beş dakika geçmeden kuruyordu.

Aradan bir saat geçtiğinde sanki biraz rahatlamış gibiydi, özellikle onu terletmek için sıkı sıkı sardığımdan terden sırılsıklam olmuştu ama rahatlamıştı. Ama yine de doktora gidecek hali yoktu. Çareleri düşünürken aklıma eve doktor çağırmak gelmişti ama ben eve çağıracak doktoru nereden bulacaktım ki!

Tamer'in bir hastanesi vardı, kesin o bana yardımcı olurdu. Telefonu elime alıp hemen onu arayıp durumu anlattım, o da doktoru eve yollayacağını söyleyince içim rahat bir şekilde telefonu kapatmıştım. Ama şimdi de başka bir problem baş göstermişti; ben bu adamın terli kıyafetlerini değiştirmek zorundaydım ve nasıl yapacağımı bilmiyordum! Arda'nın dolabını açıp onun için yeni bir pijama takımı ve iç çamaşırları seçip yanıma koydum; şimdi en zor kısım olan giyindirmedeydi. Ama ondan önce de bir duş alsa iyi olurdu; bu terli hali onu daha çok hasta edecekti.

İnanmaktan VazgeçmeWhere stories live. Discover now