"Elif ben en yakın zamanda söyleyeceğim, sen merak etme"

"Söyle Miray ve korkma Kaan gayet normal karşılayacaktır", bence muhtemelen de anladı ama bunlar bir şey söylemeyince Kaan da anlamamazlığa veriyordu.

"Ee sen de Arda ile evlenmek istiyormuşsun hiç bize söylemiyorsun?", alçak Eymen beni resmen köşeye sıkıştırmaya çalışıyordu.

"Elif?", tabi Miray'a bu meseleden bahsetmeyince o da bu duruma şaşırmıştı.

"Ya biz o gün sadece Arda ile şakalaştık. Ortada ciddi bir durum yok", aslında ben değil de o gayet ciddi gibiydi ama o gün bugündür bana o meseleyi açmamıştı. Peki ben neden o kadar erken olduğunu düşündüğüm halde şimdi üzülüyordum? Durum açıktı aslında; şimdi ben evlenmek istiyordum ama Arda vazgeçmişti!

"Tabi biz de yemiş olalım"

Eymen'in cevabı karşısında gözlerimi devirip "Ay kusura bakma ya tabi çaktın sen şimdi, evet biz Arda ile yarın Las Vegas'ta nikahı kıyıyoruz. Oğlum deli misin ya? Öyle bir durum olsa neden söylemeyeyim. O gün Seval teyze 'Ne zaman evleniyorsunuz?' diye sorunca biz de aramızda saçmaladık, yoksa öyle bir durum yok" dedim ama aklım hala Arda'nın bu konuyu kapatmasındaydı.

"Eymen yüklenmesene kıza, bak iştahını da kapattın", sahi ben daha ağzıma tek bir lokma koymamışım! Ah Seval teyze neden bu evlilik fikirlerini aklıma soktun ya! Ya da o uyuz oğlun neden unuttu!

"Onun iştahını kapatan ben değilim canım. Hem sen de bir şey yemedin; valla eğer başlamazsanız ben birazdan hepsini bitireceğim, o kadar mükemmel olmuş çünkü"

Sevgiliye de çaktırmadan iltifat.

Şimdi Miray ve Eymen birbirlerine aşk ile bakmaya başlamışlardı; Miray bunun için çok beklemişti ama bence beklediğine değmişti. Birbirlerine o kadar çok yakışıyorlardı ve birbirlerini o kadar çok seviyorlardı ki! Sevgiyi hatırlayınca benim odun sevgilim aklıma gelmişti, beni dünden beri de aramamıştı o ya! Acaba benden bıkmış mıydı? Yoksa onu sıkıyor muydum? O yüzden mi artık evlenmek istemiyordu benimle?

****

Eymen ve Miray'ın aşk ile dolu anlarına daha fazla yeşillik olmamak adına onlardan zar zor izin aldıktan sonra sonunda evden çıkıp şirkete gelmiştim ama katta alışıla gelmişin dışında bir sessizlik vardı. Hızlıca Arda'nın odasına girecekken Ebru'nun arkamdan seslenmesiyle durup ona döndüm;

"Arda bey odasında yok"

"Nerede?", bana bugün başka bir yere gideceğini söylememişti ki!

"Sabah evdeki yardımcısı aradı, bugün Arda beyin rahatsız olduğunu ve gelemeyeceğini, işleri de evden halledeceğini söyledi", bu işte bir terslik vardı; Arda küçük bir hastalık için asla işe gelmemezlik yapmazdı. Kesin kötü bir durum vardı.

Sesimi sakin tutmaya çalışarak Ebru'ya "Tamam sağ ol" deyip koşarak geldiğim gibi hızla şirketten geri çıktım. Hemen bir taksi çevirip Arda'nın evinin yolunu tuttum.

Taksiden iner inmez neredeyse koşarak evin önüne gidip endişeden kapıyı deyim yerindeyse yumruklamaya başladım; Arda'nın açmasını beklemiyordum ama Ebru'nun dediğine göre evde yardımcı vardı.

Kapı bir anda açılınca karşıma orta yaşlı bir kadın çıkmıştı; bu Derya hanım olmalıydı.

"Buyurun", kadın çok kibar bir şekilde karşılamıştı ama şimdi ben burada kalıp kibarlık yapamayacaktım; benim derhal Arda'yı görmem lazımdı.

İnanmaktan VazgeçmeWhere stories live. Discover now