"Tek hatanla direksiyona ben geçerim", onun bu uyarısı bile moralimi bozamazdı.

"Merak etme aşkım, sen kemerini tak ve kalkışa hazır ol"

Ben de kemerimi bağladıktan sonra sonunda arabayı çalıştırıp park alanından çıkmıştım. Otobana çıktığımızda iyice artan keyfim Arda'nın "hızı düşür" direktifleriyle azalır gibi olsa da yine de çok mutluydum.

Hiç bir hata yapmadan evin önüne geldiğimde zafer gülüşümü atıp arabadan indim. Arda da inince artistik bir hareketle anahtarı ona fırlatmıştım; o benden daha artistik bir hareketle anahtarı tutmuştu.

"Hadi bakalım, düş önüme", arabayı kullanmıştım kullanmasına ama şimdi ben babama ne diyecektim! Hayır bir insanın bir gün içinde salaklık yapma kotası olur daha fazlasını yapmaz ama ben de kota mota yoktu maşallah!

"Ya biz neden senin evine geldik ki ama hani eğlenceli bir şeyler yapacaktık"

"Evde de eğlenceli bir şeyler yapabiliriz", eğlenceli bir şeyler isteyen dilini eşek arıları soksun Elif!

Tereddütle suratını incelerken o; alaylı bir ifadeyle bana bakıyordu. İki adımda yanıma gelip elleriyle başımı tutup yüzüme bakınca şefkat dolu gözlerini görmek beni rahatlatmıştı.

"Film izleyeceğiz, hadi gel içeri girelim" deyip elimi tutarak eve doğru yürümeye başladık. Ben de zaten kesinlikle başka bir şey düşünmemiştim!

İçeri girince önce şu üstümdekilerden kurtulmak istemiştim, en iyi alternatifte yine onun eşofmanlarını giymekti;

"Sevgilim madem bu gece buradayım, ben senin yine eşofmanlarını alsam iyi olacak"

"Artık benim eşofmanlarımı giymene gerek yok"

Onunla dalga geçerek "Yoksa bana bir düzine eşofman takımı mı aldın?" dedim ses tonumdaki alaycılığı gizlemeyerek.

Benim dalgacılığıma rağmen Arda gayet ciddiyetle "Misafir odasındaki çekmecelerde pijama ve eşofman takımları var, istediğini giyinebilirsin" deyip benden önce merdivenleri çıkmaya başladı. Onun peşinden ben de merdivenleri çıkıp misafir odasına girdim. Gardrobu açtığımda önümde sadece elbiseler vardı, pijamalar muhtemelen yan tarafındaki çekmecelerdedir deyip oraya yöneldim. İlk çekmeceyi açar açmaz karşıma pijama takımları çıkmıştı; hemen ilk gördüğüm takımı alıp üzerime giyindim. Üstü kolsuz, altı da kapri olan beyaz pamuklu kumaştan bir pijama takımıydı. Saçımı da çantamdan aldığım tokayla at kuyruğu yapınca hazır olmuştum. Kendime son kez aynadan bakıp odadan çıkınca başta hemen aşağıya inmeyi düşündüm ama aklıma babam gelince tekrar odaya girip telefonumu elime alıp annemi aradım; babamı arayıp sorgusuna girmeye cesaretim yoktu!

Annem telefonu ilk çalışında açıp benden önce söze girmişti;

"Alo Ece?"

"Alo anne, sana bir şey söyleyeceğim. Miray bu gece kötü de" yalan da söylemiyordum zaten.

"Neyi var?"

"İşte sana anlattığım aşk acısı işleri. Benden de bu gece yanında kalmamı istedi, ben de zaten onu yalnız bırakamam. Bu gece kendi evimde kalacağım, onu haber vermek için aramıştım", Arda'nın evi de benim evim sayılırdı.

"Tamam kızım ama telefonun hep açık olsun"

"Merak etme sen, hadi size iyi geceler"

"İyi geceler kızım"

Telefonu kapattıktan sonra bu sefer Miray'ı aradım ama art arda üç defa aramama rağmen cevap vermemişti. En sonunda mesaj kısmına girip 'bu mesajı görür görmez beni ara' yazıp yolladım, umarım işler onun için iyi gidiyordur.

İnanmaktan VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin