İnanmaktan Vazgeçme

By pembe_kalem

4.2M 208K 18.4K

/TAMAMLANDI/ Elif elinde sadece hayalleri olan basit bir kız değildi. Tamam belki biraz kilolu, tamam tamam f... More

Tanıtım/Alıntı
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Final - İyi ki

Bölüm 71

35.9K 2K 128
By pembe_kalem


İnstagram: pembekalemindunyasi
                  
***                  

Tüm yorumlarınız için çok teşekkür ederim, keyifli okumalar ❤️

******

Sabahtan beri evde bir hazırlık telaşı vardı ama ben dönemin son sınavlarına hazırlanmak için saatlerdir çalışma odasında çalışıyordum. Bu akşam için Yağmur ve Tamer'i akşam yemeğine davet etmiştim; onları hem evimde ağırlamak istemiştim hem de bu bahaneyle evliliklerini kutlamak. Lakin sevgili kocam ilk andan beri evhama başlayıp çok yorulacağımı düşünerek evimdeki normal bir akşam yemeği için resmen eve bir sürü günlük yardımcı almıştı. Onlar da sabahın en erken saatinde eve gelip hem evi temizlemeye hem de yemekleri hazırlamaya başlamışlardı. Bana düşen sadece kıyafetlerimi giyinip, misafirlerimi karşılamak olmuştu. Ben de yarışmanın finallerine odaklanmadan önce son final sınavımı da vermek için kendimi odaya kapatmıştım. İyi ki bu dönem çok ağır derslerim yoktu; yoksa hamilelik ve yarışmayla birlikte işim çok zor olacaktı. Proje grubumla projeyi tamamlayıp geçen  hafta jüriye sunmuştuk, hocalarımız çok beğenmişti. Ondan iyi bir not alacak olmanın rahatlığıyla son sınavıma da çalışmak çok rahat olmuştu.

"Ece'cim girebilir miyim?", başımı kapıya çevirince halacığımın tatlı yüzüyle karşılaşmıştım.

"Hala, bir de soruyor musun? Gir tabi", ben de yavaşça yerimden kalkmaya çalıştım ama halamın "Sakın yerimden kalkayım deme" demesiyle doğrulduğum koltuğa tekrar oturdum. Halam benim aksime çevik vücuduyla hızla yanıma gelip beni sımsıkı sarmıştı.

"Ya şu hale bak; sen ne kadar tatlı bir hamile oldun! Ben hayatımda böyle güzel bir hamile hiç görmemiştim"

"Hayatında yirmi yaşında bir hamile görmediğindendir o"

"Aman ne var yaşında! Boşver daha bile iyi oldu; ne güzel benim yaşıma geldiğinde yedi yaşında oğlun olacak işte"

"Sence iyi bir anne olabilecek miyim? Böyle erken olması bebeğim için kötü olur mu?", bu aralar bunu kafaya takmıştım, sürekli bebeğime yetemeyeceğimi düşünüp, moralimi bozuyordum.

Halam tuttuğu elimi bırakmadan diğer eliyle bir sandalye çekip hemen yanıma oturmuştu, şimdi karşı karşıyaydık.

"Ece'cim bazıları anne olmak için erken bir yaşta olduğunu düşünebilir ama onlar seni tanımayan insanlar, sen onlara bakma. Bak tüm ailenin sana güveni tam, sen bu işi çok iyi yapacaksın. Baban ve annen bile itiraz etmeden direk torunlarının geleceği gün için gün saymaya başladı yahu"

"Ben çok korkuyorum bu aralar, bebeğim hiçbir şeyden eksik kalmasın istiyorum"

Halam avucundaki elimi daha fazla kavrayıp bana destek olmak için güven verici bir şekilde sıkmaya başlamıştı.

"Merak etme asla eksik kalmayacak, sen ona hep yeteceksin ve ek destek istediğin her vakit biz her zaman yanında olacağız"

"Sizi seviyorum", yanaklarımdan yine yaşlar süzülmeye başlamıştı, ben galiba doğuma kadar içimdeki tüm su kaynaklarını kurutacaktım!

"Bak beni de ağlatacaksın, sil şu gözyaşlarını. Bak sonra misafirlerin karşısına zombi gibi çıkarsın"

"Aman tamam ya", ellerimle yanaklarıma düşen gözyaşlarımı silip tekrar halama odaklandım.

"Hala sana birşey sormak istiyorum da eğer yanlış anlamazsan?"

"Hiçbir sorunu yanlış anlamam da ne soracaksın çok merak ettim?"

Hazır ol Nisan hanım sorgu başlıyor; "Hala Ege hocayla aranda ne var? Bak hiç boşuna kaçmaya çalışma kutlama yemeğinde ikinizin de halini gördüm, kesin aranızda birşey var"

Az önce neşeyle karşımda konuşan kadın gitmiş yerine büyük bir acıyla boğuşan bir kadın gelmişti; o derece acı dolmuştu gözleri.

"Hala neyin var?", bu sefer ben onu ellerini destek olmak için sıkmaya başlamıştım.

"Bizim aramızda birşey var gibiydi ama sanırım artık sona erdi", ne demekti ki bu şimdi!

"Ege benim hala Levent'e aşık olduğumu iddia ediyor, hem de ben ona onu sevdiğimi söylemişken"

Halam Ege hocayı mı seviyordu? Ve ben şimdi mi bu durumdan haberdar oluyordum! Üstüne üstlük ne olaylar olmuş!

"Ege hoca bunu nereden çıkardı ki?"

"Ben Ege ile yakınlaşmaya başladığımda Levent benimle yeniden görüşmek istedi. Onca yıldan sonra ilk defa bana ulaşmıştı, kafam karıştı. Ege'ye olan aşkımdan emin olmak için Levent'le bir defalığına mahsus olarak görüştüm ama sonra işler sarpa sardı. Levent durumu yanlış anlayıp sürekli aramaya başladı bunu da Ege öğrendi, artık aşkıma da inanmıyor. Ne diyebilirim ki adam haklı", durum cidden baya karışıkmış. Ah hala ya ne durumlara düşmüşsün! Senin gibi yaşam dolu kadını bile ne hale sokmuşlar.

"Ege hoca neden durumu anlayamıyor ki, senin onu sevdiğini göremiyor mu?"

"Ege de benim gibi aldatılmış hem de iki taraftan; sevgilisi onu en yakın arkadaşıyla aldatmış. O da benim gibi zor güveniyor ve ben onun bana olan azıcık güvenini de götürdüm. Şimdi ne yapacağım bilemiyorum", Ege hoca da neler yaşamış böyle ya! Az önce ona kızmıştım ama şimdi anlamaya başlamıştım; o da bir yerde haklıydı ve halamın ona kendini kanıtlaması lazım gibiydi.

"Ondan vazgeçmeyeceksin herhalde, gidip onunla konuş. Konuşmuyorsa bile; bugün iterse yarın tekrar git, o zamanda olmazsa diğer gün git. Hala, emin ol Ege hoca ondan vazgeçmediğini anlayınca seninle tekrar konuşacaktır. Bir yaralı yüreğin nasıl olacağını en iyi sen bilirsin, zor güvenirsiniz. O yüzden önce ona asla vazgeçmeyeceğini göster, zamanla sana güvenecektir."

"Hiç sanmıyorum ama deneyeceğim"

"Emin ol olacak, ben o gün sen giderken Ege hocanın gözlerindeki bakışı gördüm. Bence o da seni seviyor, o yüzden o adımı atman lazım hala"

"Tamam atacağım", gözlerindeki acı gitmiş yerine güven gelmişti; inanıyordum onlar eninde sonunda birlikte olacaklardı.

Halamla Derya hanımın getirdiği tatlıları ondan daha tatlı sohbetimiz eşliğinde yiyip neredeyse bir saat bebeğimin yatak odası rengi hakkında sohbet etmiştik. Ben kesin bir karara varamayınca o da pes etmiş gitmek benim iznimi istemişti. Ona akşamki yemeğe kalması için defalarca ısrar etmeme rağmen o işleri olduğunu bahane edip gitmişti. Galiba Ege hocaya ya da o konuda bir şeyler kafasıma takıldığı için gidiyordu o yüzden ben de ona daha fazla engel olamamıştım.

*******

Banyodan sadece iç çamaşırlarımı giyinmiş halde çıkıp kendimi direk giysi odasına atmıştım. Akşam için hala bir karar verememiştim, şu anda elime geleni giyecektim galiba. Elbiselere bakacakken gözüm onlardan önce yan tarafımdaki aynaya gitmişti. Karnım benim fark edemediğim bir hızla büyüyordu, bu durum gerçekten inanılmazdı. İçimde yeni bir canlı, oğlum hayat buluyordu, şekil alıyordu. Bu, o kadar yüce bir şeydi ki. İnsan gerçekten anne olunca anlıyormuş bazı şeyleri; bazen onun hemen karnımdan çıkıp yanımda olmasını istiyorum, bazen de dışarıdaki kötülüklerden biraz daha uzak kalması için karnımda kalmasını. Zamanını beklemek en iyisiydi ama anne ve babası onun geleceği gün için çok sabırsızlanıyordu.

Ellerimi karnımdan çekmeden artık giyinmenin zamanı geldiğini düşünerek asılı olan elbiselerde gözümü gezdirince ilk toz pembe elbise gözüme çarpmıştı, daha fazla düşünmeden hemen onu alıp yavaş bir şekilde üzerime geçirdim. Aynaya bu sefer elbisemle dönüp bakmaya başlayınca elbisemin birazcık dizimin üzerinde olduğunu fark ettim, ama çıkaramazdım çünkü bu elbiseyi çok sevmiştim. Arda'nın radarına takılmayacağını umarak elbisenin altına ona uygun bir renkte babet seçip giydim. Artık topuklu ayakkabı giymiyordum, aslında üzerinde rahat yürüyebiliyordum ama bebeğimi yine de sırf güzellik için riske atamazdım.

Hazır bir şekilde aşağıya inince gözlerime inanamadım, salon sanki başka bir yer olmuştu. Sadece yemek masası hazırlanmamış resmen salonda revizyon yapılmıştı; o kadar görkemli bir yer olmuştu ki, sanki başka bir restauranta giriş yapmış gibiydim.

"Elif hanım beğendiniz mi salonu?"

Derya hanıma gülümseyerek döndüm. "Burası beğenilmez mi yahu! Mükemmel olmuş, ellerinize sağlık"

"Teşekkür ederiz"

"E diğer yardımcıların yok mu?"

"Onların işi bitince gönderdim"

"E sen de gitseydin ya, evde çocukların seni bekler"

"Yok Elif hanım ben kalsam daha iyi siz bu halde o kadar misafiri nasıl ağırlayacaksınız?", aslında kadın haklıydı ben bu halde o kadar işe nasıl yetişecektim, zaten Arda da gelir tüm çalışanların gittiğini görürse; ya yenilerini bulur getirir ya da misafirleri geri gönderirdi.

Derya hanım bana güven vermek için gülümseyerek "Merak etmeyin sofra hazır zaten, sadece ana yemekler mutfakta, ben zorlanmadan yaparım. Siz fazla ayakta kalmadan içeri geçin oturun, ben kapıları açar misafirleri salona yönlendiririm " deyip bir anda mutfağa girdi, bu kadın cidden bir karınca, aynı zamanda melekti.

Mecburen salona geçmeye karar verdiğimde arkamdan kapı açılınca sevinçle kapıya döndüm; tabi ki sevgili kocam karşımdaydı.

"Hoş geldin"

"Hoş bulduk sevgilim, nasılsınız?"

"Valla çok iyiyiz özellikle hazırlanan sofrayı gördükten sonra ikimizde bayram etmeye başladık"

Arda çantasını yere bıraktıktan bir anda beni kollarına alıp "Sizi yerim ben ama" diye fısıldayıp dudaklarıma yapışmıştı. Allah'tan onun aksine beni aklım başımdaydı da hemen başımı geriye çekip "Derya hanım mutfakta" diyebildim.

"Bir öpücükten bir şey olmaz"

"Olur, hadi sen üzerini değiştir. Ben seni salonda bekliyorum"

"İyi peki bunun hesabını senden gece sorarım ben", oğlum bu adamdan daha olgundu valla!

"Bir dakika sen üzerini değiştirmeyecek misin?", kahretsin radara yakalandım galiba!

'Aptala yat Elif anlamamış gibi yap'

'Sakin ol zafer senin olacak'

"Hayır ben giyindim geldim. Hadi sen de üzerini değiştir, bak misafirler gelecek", hiç yemiş gibi durmuyor, keskin bakışlarıyla beni izliyordu!

"Beni çıldırttırma Elif! Çık yukarı, üzerine düzgün bir şeyler giy"

"Ya neyi var elbisemin! Gayet iyi, bak dizlerimin biraz üzerinde"

"Arka taraf öyle olabilir ama karnın sayesinde ön tarafının ne kadar kısaldığından haberin var mı?

"Ne bileyim ben karnımdan alt tarafımı mı görüyorum?", zaten aynaya da bakamıyordun, salak Elif, bahaneye bak!

"Elif beni çileden çıkartma hadi gel üzerini değiş"

"Hayır gelmiyorum ben. Kıyafetim gayet iyi, sen git", bu halde bana bir şey yapamazdı!

"İyi, bunu sen istedin"

Ben daha salona kaçamadan adam beni kucağına almış hızla merdivenleri  çıkmaya başlamıştı bile! Bir şeyler söyleyecektim ama bunların hiçbirini Arda dinlemeyeceği için boşuna çenemi yormadım, merakla ne yapacağını beklemeye başladım. Odaya girdiğimizde direk bizi giysi odasına sokup benim kıyafetlerimin olduğu tarafa gelip beni yavaşça yere bırakmıştı.

Kendi direk elbiselere yönelip araştırmalara başladı, sonunda aradığını bulmuş olacak ki elindeki elbiseyle gülümseyerek bana döndü;

"Hadi çıkar, üzerini de bunu giyelim", şu zorbalığından sonra bir de tatlı olmaya çalışıyordu! Fazla zamanım kalmadığı için ona sadece sinirli bir bakış atıp üzerimdeki elbiseyi çıkarıp elindekini vermesi için elimi ona uzattım ama o elbiseyi unutmuş sadece karnıma odaklanmıştı.

"Arda bey bölüyorum ama elbisemi verebilir misiniz?"

O sanki beni duymamış gibi önümde dizleri üzerine çöküp kendini karnıma daha da yaklaştırmıştı, karnımla arasında mesafe yok gibiydi.

"Seni bazen çok kıskanıyorum biliyor musun? Her zaman oğlumuzla birliktesin, onu içinde hissediyorsun, aranızda özel bir iletişim şekli bile oluştu; ben ise sadece dışarıdan hissetmeye çalışıyorum. Üstelik yalnızca sınırlı zamanlarda"

O an ne diyeceğimi bilememiştim, ağzımı açtım sonra geri kapattım. Sevgili babamız meğer özlem çekiyormuş kendi içinde. Hiç onun bu konuya, bu kadar takacağını düşünmemiştim. Sanırım benim kocamın, sevgili olması gibi babalığı da bir başka olacaktı.

"Hayatım sen zaten çoğu zaman yanımızdasın, oğlumuz seni hissediyor. Dokunuşlarımızı bile ayırıyor; benimkinde daha sakinken sen dokununca resmen ona neşe geliyor; annesini tekmelemeye başlıyor"

Arda bir an yüzüme bakıp gülümsese de tekrar karnıma dönüp ciddiyetle bakmaya başlamıştı;

"Oğlum beni özlemeni anlıyorum ama anneni rica ederim biraz az tekmele, annelere vurulmaz anlaştık mı?"

Ben bu adam bu kadar tatlıyken nasıl bebeğimizin onu duymadığını hatırlatabilirdim ki! Tabi ki söyleyemezdim, biraz beyaz yalanın hiç zararı olmazdı;

"Oğlumuz galiba kabul etti, sana cevabını tek tekmeyle verdi. Ayrıca babası, oğlumuz tekme atmıyor; aslında karnımda yer değiştirirken ayağı karnıma çarpıyor. Yoksa oğlum hiç vurur mu annesine!"

"Hadi ya. Olsun, biraz dikkatli dönsün"

"Tamam canım anlaşmamızı sonra yaparız, misafirler gelmiştir bile. Kim bilir yukarıda ne yaptığımızı sanacaklar!"

Arda çapkın gülüşüyle bana bakıp karnıma bir öpücük bıraktıktan sonra elindeki elbiseyi askısından çıkarıp üzerime giydirdi, bu elbise de güzel olmuştu ama aklım yine de pembe elbise de kalmıştı.

Önden inmek istemediğim için Arda'nın giyinmesini bekleyip beraber aşağıya indik, salondan gelen seslere bakılırsa misafirlerimiz çoktan gelmişti.

Heyecanla Arda'nın elini bırakmadan salona giriş yaptım, herkes sohbete o kadar dalmıştı ki bizi ilk anda fark etmemişlerdi bile.

"Hoş geldiniz", onları mutlulukla karşılayınca sohbeti bırakıp bizimle selamlaşmak için ayağa kalkmışlardı. Bugün için Yağmur ve Tamer'e ek olarak Kaan-Cansu ve Eymen- Miray çiftini de davet etmiştim. Hepsiyle teker teker selamlaşıp büyüyen karnım ile ilgili iltifatlarını dinledikten sonra onları direk masaya yönlendirmiştim; artık hepimizin yemek zamanı gelmişti.

Yemek tahmin ettiğim gibi büyük neşe içinde geçmişti. Eymen ve Miray sorunlarını hallettiklerini bana canlı olarak ispat etmişlerdi; sevgi kelebekleri gibi olmuşlardı, gözlerinden aşk akıyordu resmen. Kaan ve Cansu'nun durumu da onlardan farklı değildi, onların geçen seferki beraberlikleriyle bu seferki arasında o kadar fark vardı ki; şimdi gerçekten aşıktılar. Kaan resmen Cansu'nun ağzının içine bakıyordu, Cansu'nun da ondan farkı yoktu. Kaan mutlu olduğu için ben de çok mutlu olmuştum.

Yemekten sonra artık havalar ısındığından çayımızı içmek için herkes bahçedeki çardağa çıkmıştı, ben de Yağmur'a lavaboyu göstermek için kalmıştım. Kız bize belli etmemeye çalışsa da yemek boyunca çok rahatsız görünüyordu.

O lavabodayken ben de çardağa çıkmak için onun gelmesini kapıda bekliyordum. İçeriden sanki Yağmur boğuluyormuş gibi bir ses gelince düşünmeden kapıyı açıp içeri girdim; anladığıma göre Yağmur galiba az önce kusmuş şimdi ağzını yıkıyordu.

"Yağmur iyi misin?"

"İyiyim canım galiba yediklerim dokundu", konuşurken eli karnındaydı ve bence bu tek bir şey demekti.

"Ya inanmıyorum sen hamilesin. Bir de hamile bir kadını kandırmaya çalışıyorsun!"

"Ben.. Ben daha Tamer'e söyleyemedim", kız hala şaşkınlıktan çıkamamış gibiydi, onu o kadar çok iyi anlıyordum ki!

"Ay inanmıyorum oğluma hem arkadaş hem de kardeş geliyor ya. Çok sevindim tebrik ederim canım"

Yağmur daha ne olduğunu anlamadan ben ona sarılıp tebrik etmiştim bile, insanın ortamdaki tek hamile olmadığını bilmek de güzel birşeydi.

"Teşekkür ederim canım"

"Tamer çok sevinecek hemen söylemelisin, Arda bile havalara uçacak", çalışmalar baya erken mahsul vermiş cidden.

"Bu gece ona da söyleyeceğim", gözlerinin içi gülüyordu.

"Hadi gel dışarı çıkalım ikimizin de daha fazla ayakta durmaması lazım", kendimi resmen oyun arkadaşı bulmuş bebekler gibi hissediyordum.

Yağmur'la çardağa çıktıktan sonra ikimizde eşlerimizin yanıma sokulup ortada dönen sohbete katıldık.

Gece sonunda misafirler gittikten sonra bizde mutlu bir şekilde odamıza çıktık. Yağmur'un hamilelik haberini Arda'ya vermek çok istiyordum ama bunu Arda'ya Tamer söylemeliydi, o yüzden hevesimi bastırmaya çalışıp kocamın kollarında uykuya daldım.

*******

Continue Reading

You'll Also Like

294K 23.4K 38
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...
342K 23.7K 33
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
1.4M 81.1K 52
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
1.2M 21.3K 31
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...