Oyalamak için

67 6 3
                                    

Üçümüz Pervin'in yanına geçmiştik. Karaciğer değerlerinde büyük bir sorun vardı. Gözlerinin beyaz yeri sap sarı olmuştu.
Murat biz ziyarete gittiğimizde etrafta gözükmüyordu.

Ege ve Gülizar hatunla beraber çiftliğe geri dönecektim. Burak, Fırat'ın yanında kalacaktı. Eğer test sonuçlarını değiştiremezlerse büyük bir kıyamet kopacağı ortadaydı. Fırat'ı ilk defa bu kadar tedirgin görmüştüm. Ama Fırat'ın dediği gibi asıl tedirgin olduğu durum Pervin gibi duruyordu.

Kendimi kötü hissetme sebebim benim de Murat'tan korkmamdan ziyade Pervin'in hastalığının çok ilerlemesiydi. Murat konusunun bir şekilde halledileceğinden emindim. Neredeyse

Ege'nin yanına gitmek için asansöre binmiştim. Zemine inip, danışmanın orada buluşacaktım. İkinci katta asansör kapılarının açılmasıyla içeriye giren doktorun etrafı sardığı parfüm kokusuyla ona doğru baktım. Yüzündeki maskenin sakladığı kişi Atlas'tı.

Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Beş ay sonra onu tekrar görmek beni çok halsizleştirmişti. Dizlerim titriyordu.

"Ne güzel tesadüf.Test sonucunun barkodunu değiştirdim sistemden." dedi yanımda durur durmaz. Cebindeki kabloları sırt çantasına koymaya başladı.

"Sen.. sen" diyip kaldım. Sen neden burdasın, sen nerden biliyorsun tüm bu olanları diye soracaktım ki konuşamadım.

"Burak yardım istedi. Kendileri hallederse ilgi çeker diye" dedi. Sormak istediğimi anlamıştı.

"Yine de Pervin ile uyuşup uyuşmadığına bakabilir miyiz?" Diye sordum.

"Murat aradayken bu iş çok zor." Dedi Atlas ve kapılar açılınca inmek zorunda kaldım.

Onunla daha tam konuşamamıştım bile. İki kat inerken zaman su gibi akmıştı. Daha Ece'yi soracaktım ona.

Ege'nin yanına gittiğimde beni bekliyorlardı. Ona, benim genel kontrole geldiğimi söylemişlerdi. Hep beraber çiftliğe dönmüştük.

Gülizar çok huysuzdu. O yüzden zaten ağrıdan çatlayan başım gittikçe dayanılmaz bir hal almıştı. Eve varır varmaz atları sevmeye gittim. Biraz vakit geçirip göl kenarında oturdum. Eve girersem Gülizar'ın sesini dinlemek zorunda kalacaktım. Bunu istemiyordum.

"Hüzzam hanım" diye seslenen Burak'tı.

"A geldin mi?" Dedim ayağa kalkıp. Yanımızda kimse yoktu ve üstelik göl başında her yerden uzaktaydık. O yüzden "Atlas ile asansörde karşılaştım" dedim.

"Evet. Daha biz gitmeden tüpe yapıştırılacak barkodu değiştirmiş.  " dedi.

"Benim anlamadığım zaten bunu ortaya çıkarmak için sisteme girmişken şimdi niye bize yardım etti?" Diye sordum. Bunu sorma fırsatım hiç olmamıştı. Mecburen Burak'a sormak zorunda kalmıştım.

"Çünkü bizi zor durumda bırakmak istiyordu, istediğinde bizi birbirimize düşürecek ve bizi bitirecek kozları olduğunu göstermek istiyordu. Ki ona muhtaç olalım. Olduk. Gücünü gösterdi" dedi Burak.

"Yani Murat gerçekten hepimizi silip atacak güçte mi? Oturup konuşulmaz mı bu adamla?A-amcam, amcam ile" dedim. Amca kelimesi zorla ağzımdan çıkmıştı. İçim almıyordu hala.

"Murat psikopat birisi. Sağı solu belli olmaz. Üstelik onun Fırat'tan daha fazla koruması var ve korumaları arka mahallelerin çocukları. Bazıları yıllarca içerde yatmış, ağır suçlar işlemiş öfkeli ve sorunlu kişiler" dedi Burak.

"Abisi ne ki o ne olsun" dedim.

"Fırat Bey için mafya denemez ama Murat Bey öyle. Onun yanındakilerin hepsi Murat Bey'e  bir şey olursa intikam peşine düşer. Bu da İstanbul'un bir çok semtinin ağır abilerinin peşine sürüklenmesi demek. Altından kalkılmaz. " Dedi Burak.

* YALNIZ KUŞ *        Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin