gece olurken

103 5 0
                                    


Atlas hocaya bu durumu anlatmaktan da korkuyordum artık. Ona bir şey yapmalarını düşünmek bile istemiyordum.Ailemeyse asla kıyamazdım. Riske atamazdım. Her şeyi biliyorlardı. Burak ile bir an önce konuşmam gerekiyordu. Bana nasıl çaktırmazdı. En büyük darbeyi ondan almıştım.

Atlas'a ihanet edecek değildim. Beynim uyuşmuş haldeydi. Ne yapacağımı bilmiyordum ve çok korkuyordum. Atlas'a benim yüzümden zarar gelmesini istemezdim. Asla. Ne yapardım ben ona bir şey olursa? Bu sefer annemler riske girecekti. Allah'ım ne yapacaktım ben?Zihnimden bin bir düşünce geçiyordu. Dışarı çıktığımda üşüme sardı bedenimi. Fırtına resmen içeri doluyordu pencere kenarlarından. Yaz biterken sıcak günleri çok güzel uğurluyorduk.

"Ne çabuk konuştunuz. Ben bile daha Burak'a anlatmayı bitirmemiştim" dedi Fırat. İki tekli deri koltukta oturuyorlardı. Arada eski bir sehpa vardı.

"Nasıl ya? Burak bilmiyor muydu?" Diye sordum.

"Ben işlerimi,planlarımı her çalışanımla paylaşmam Hüzzam'cım. Onun görevi seni korumak. Yapacağım işleri bilmesine gerek yok" dedi.

"O zaman şimdi neden anlatıyorsun" diye çıkıştım. Ben de Burak'a boşuna sinir olmuştum. İçim rahatlamıştı bilgisi olmadığı için.

"Burak sana yardımcı olcak bu süreçte. Ondan da yardım alabilirsin. Kartı bulmaya çalışma, evin anahtarını al mesela. Burak yedeklesin. Evde olmadığı zaman girmeye çalış. Bunun gibi bir çok plan kurabilirsin. Benimki sadece bir ihtimal işte" dedi Fırat.

"Sen nasıl bir insansın ya? Nasıl" diye çıkıştım.

"Sen yapsana. Sen gir." Dedim bağırarak.

"Hüzzam, ben işlerimi o şekilde halletmiyorum. Kafam ağrır. Sen Atlas'ı tanımaya başladın. Özel eşyalarının nerede olacağını az çok tahmin edebilirsin. Nerelere bakıp nerelere bakmayacağını bulabilirsin" dedi.

"Ya ben o kadar çok tanımıyorum. Burak söylesene. Atlas'ın benimle o kadar samimi olmadığını söylesene" diye çıkıştım.

"Söyledim" dedi Burak sessizce.

"Burak, sen bu çılgın kıza gerekli aile hatırlatmasını yaparsın" dedi Fırat.

"Tabii efendim" diyince Burak, ağlamaya başladım. Efendim diyordu ya.

"Gidebiliriz. Güzel bir yemek yiyelim. Çok acıktım" dedi Fırat ayağa kalkıp.

Burak arabaya bindiğimizde çok gergin görünüyordu. Ben ise hala titriyordum. Fırat önümüzden kendi arabasına biniyordu. Burak, Fırat'ı bekliyor olmalıydı. Kaşları çatılmış, dişlerini sıkıyordu. Çenesinden belli oluyordu ne kadar çok sıktığı. Her an dalacak gibi duruyordu zaten.

"Burak" dediğimde aniden "sus" diye çıkıştı. Bu da alemdi. Herkes zaten bana sinirleniyordu. Bir anlık patlamalarını benden çıkartıyordu. Ağzımı açtığıma pişman olmuştum. Hem Atlas benim Atlas'ımdı. Tehdit edilen benim ailemdi.Ona ne oluyordu ki?

"Sen gerçekten bilmiyor muydun beni bilerek Atlas'ın karşısına çıkardıklarını?" Dedim.

"Hayır Hüzzam. Ben nerden bileyim? Sonradan işe başladım zaten" dedi sinirle.

* YALNIZ KUŞ *        Where stories live. Discover now