Atlas sahası

259 12 0
                                    

Tam lavabodan çıkmıştım ve Ufuk hocanın odasının önünden geçecekken Atlas hocanın sesini duydum. Adımlarımı yavaşlattım duyabilmek için. Ufuk hoca ile ne konuşuyordu çok merak etmiştim.

"Onun körelmesini istemiyorum" demişti Atlas hoca.
"Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır hocam. Şimdi ben sizin gibi Hüzzam'ı ağır parçaların içine atamam" dedi. Adımı duymuştum. Benim hakkımda konuşuyorlardı.

"Onun hırslanması lazım. Parçalarla uğraştığında üstesinden gelebiliyor. Kuralları hemen öğreniyor.Yapabildiği şeylerle uğraşırsa sıkılacaktır" dedi Atlas hoca. Benim için Ufuk hocayla konuşuyordu. Ne kadar çok sevinmiştim bunun için. Bir aşık olma sebebi daha diye düşündüm.

"Ve gerçekten potansiyeli yüksek bir öğrenciyi kaybetmemiz iyi olmaz hocam. Bana bırakılsa ben onu yarışmaya bile yetiştirirdim" dedi.

"Yok artık hocam, daha bir ay bile olmamış başlayalı derse. İki üç derste mi karar verdiniz buna?" Dedi Ufuk hoca. "Hep bir şeyler eksik kalır, siz böyle giderseniz. Bu verdiğiniz parçalar çok ağır. Ölçüyü bile bilmeden nasıl çalsın. Yavaş yavaş olmalı. Oturta oturta gitmeli kuralları" dedi ardından.

"Siz öğrencileri kendi öğrenciliğinizle karıştırıyorsunuz. Biraz onların yapabileceğine inanın hocam. Buraya kendi istekleriyle geliyorlar. Burda zorunluluk yok. Ve her öğrenci farklıdır." dedi Atlas hoca. Daha fazla durup dinleyemezdim. Hızlıca sınıfa indim.

Nasıl da rahatlamıştım ama şimdi. Bu konuşma işe yarayabilirdi. Ama yine de Atlas hocanın dersine giremeyecek olmak üzüyordu.

Belki onu da hallederdi Atlas hoca. İşte gerçekten öğrencileri tanıyan hoca gibi hocaydı. Onunla konuşmam da işe yaramıştı. Ben kendimi rezil ettiğimi düşünürken fark ettim ki aslında istediğim şeyler uğruna savaşmalıydım.

Ufuk hoca sınıfa girdiğinde direk yanıma gelmek yerinde bu sefer diğerleriyle ilgilendi. Benim yanıma geldiğindeyse "seninle şu parçayı bitirdikten sonra arkadaşlarının da çalıştığı parçaya geçeceğiz" dedi. Aniden Atlas hocanın bana verdiği son parçayı yırtıverdi. Şok olmuştum. Atlas hocanın konuşması daha da sinirlendirmişti onu.

Kitaptan gidecektik yani. Diğerleriyle aynı düzeyde gitmem gerekiyordu. Bir benim seviyeme göre sınıf bulamamışlardı.

"Tamam hocam" diyip gösterdiği yeri çalmaya başladım.
Ufuk hoca takıldığım yerde parçayı mırıldanmaya başladı.

"Tamam" dedi. Bunu bir onaylama değil soru kelimesi gibi söylemişti. Başımı sallayıp çalışmaya devam ettim. Bugün bitmeyecekti resmen.
"Bugünlük bu kadar yeter arkadaşlar, çıkabilirsiniz" dedi Ufuk hoca. Bana verdiği kitabı alıp hızlı hızlı sınıftan çıktım.

Ege'ye hızlıca mesaj atıp canımın sıkkın olduğunu, direk Fırat'lara geçeceğimi söylemiştim.

Buna karşılık beni geri aramıştı Ege.
"Hüzzam ne oldu?"

"Keyfim yok Ege. Eve gitmek istiyorum. Her ne olursa olsun." Dedim. "Burak beni gelip alabilir"

"Bir şey mi oldu?" Diye sordu.

"Genel durumlar" dedim konuşmak istemediğim için.

"Tamam sen bekle orda. Burak'ı göndereyim" dedi ve telefonu kapattı.

"Biraz daha burdasın demek" çantasını yanıma koyup karşıma oturan kişi Kerem'di.

"Evet. Yaklaşık bir saat daha burdayım" diyip saate baktım telefondan. Garip bir mimik yapmıştım ve onun gülümsemesine neden olmuştu bu durum.

* YALNIZ KUŞ *        Où les histoires vivent. Découvrez maintenant