Yeni biri

121 6 0
                                    

"Burak'a haber ver istersen." Dedi elinde poşetlerle kantine gelip.

"Verdim zaten siz siparişi almaya gidince" dedim. Kurs binasında sadece spora gelenler vardı. Akşam kursları ise diğer binadaydı. Bu yüzden bu tarafta sessizlik hakimdi. Kantin bile şuan kapalıydı ama biz yemek yiyeceğimiz için masaları kullanmak adına buraya gelmiştik.

"Gel, hadi çok acıktık" dedi ayranı elinde sallarken.

Pideden bir lokma aldığımda bile o kadar iyi geldi ki yanında da ayran içince kendime geldim. Normalde bir pideyi zorla bitiren ben iki pide bitirmiştim.

"Of Hüzzam, çok iyi yedik" diyip arkasına yaslandı.

"Evet ve çok susamışım" dedim. Bir buçuk litrelik şişenin yarısını ben içmiştim zaten.

"Özür dilerim" dedi elini ve ağzını sildiği ayrı iki ıslak mendili poşete atıp gözümün içine baktı. "Gerçekten seni çok zorladım." Dedi.

"Çok fazla" dedim gözlerimi kaçırıp.

"Ama buzları erittik öyle değil mi?" Diye sorunca istemsizce güldüm.

"Siz kendinizi çektiniz zaten. Onu size sormak lazım. Ayrıca bana hala tam olarak güvenmediğinizi biliyorum. O yüzden benim yaşadığım durumu kendi gözlerinizle görene kadar da sabredeceğim. Sizden uzak duracağım. Beni tehdit olarak gördüğünüzde neler olduğunu gördük" dedim.

"Seni tehdit olarak da görmüyorum, senden tiksinmiyorum da. Öyle olsaydı zaten inan karşıma çıkmayı bırak, buraya bir adım dahi atamazdın" diyince "Ufuk hocayı gönderdiğiniz gibi beni de mi gönderirdiniz?" Diye sordum ciddi bir ifadeyle.

"Örneğin" diyince sinirle güldüm.

"Ay yok artık. Cidden mi?" Dedim.

"Evet. Adam takmış bana kafayı. Seni övdüm diye sana da takmış. Her detayı da öğrendim Kerem'den. Tepemin tası attı. Gönderttim" dedi.

"Sizin kurs yeriniz çünkü" dedim alaylı gülüş atıp.

"Bu kurumda çalışıyorum. Ve çalıştığım kurumdaki öğretmenler bu şekilde davranamaz. Öğretmenliğine sıçarım o zaman ben onun. Ya o gider ya ben giderim" diyince "tamam tamam. Her neyse" dedim ağzı bozuk konuşunca.

"Bence de neyse" dedi poşetleri toparlayıp. Sonra da kalkıp atacağını düşünürken poşeti, basket olarak attı çöp kutusuna.

"Vay başarılı" dedim üç kez elimi hızlıca birbirine vurup.

"Tabii. Tatlı yemeye gidelim mi? Siz gerçi Kerem ile gidecektiniz ama. Planınızı bozdum" dedi tek kaşını havaya kaldırıp.

"En azından bu kadar çok tutacağını söyleseydin de beklemeseydi" dedim.

"Ben söyledim aslında sen yukarı çıktığında ama beklemeyi tercih etmiş arkadaş" dedi.

"Bu kadar çok duracağımı tahmin etmemiştir tabii" dedim.

"Olabilir. Yada gerçekten seninle takılmak istiyordur" dedi ellerini masa üzerine koyup. İki avuç içini de masaya koyduğunda aklıma konuştukları şeyler geldi. Kerem'e söylediği şeyler aklıma gelince de üzülmüştüm yine.

"Kerem hakkında söylediklerine çok kırıldım yukardayken" dedim. "Ben öyle bir insan değilim. Umduğun, zannettiğin insan da değilim. Ve şimdi sırf benim masum olduğunu kendi gözlerinle görene kadar senden de ondan da uzak duracağım" dedim.

"Hüzzam ben senden defalarca özürü boşuna mı diledim?" Diye sordu.

"Dediğim gibi ne düşündüğün bu saatten sonra önemli değil. O şüphe senin içinde var. Sen her ne kadar yok desen de en ufak bir hareketimle geri gelir" dedim.

* YALNIZ KUŞ *        Donde viven las historias. Descúbrelo ahora