Öğrenilmiş bıkkınlık

256 10 0
                                    

Onlar giyinme kabinlerine giderlerken ben de tribünlere çıktım. Muşamba ile etraf çevrelenmiş ve içeriye klimalar yerleştirilmişti. Basit bir halı sahasıydı ama en azından yağmurdan veya güneşten koruyacak şekilde tasarlanmıştı. Fazla rağbet gördüğünü daha yeni biten maçtan anlayabiliyordum. Hatta yan taraftaki açık havadaki sahada bile maç vardı.

Atlas hocayı ilk defa şortlu görünce garipsemiştim. Sürekli olarak onun olduğu tarafa bakmak istemiyordum bu yüzden genelde Kerem'i takip ediyordum.

"Merhaba. Kiminle geldin?" Arkamdan bir kadın sorunca ona doğru baktım. Neden böyle bir şey soruyordu anlamamıştım. Tanıyacak mıydı ki?

"Eşimin arkadaşı da hepsi" diyince benim boş boş bakmama karşılık, "Kerem ve Atlas hocayla" dedim.

"Kerem'in mi arkadaşısın?" dedi. Kadının yanında dolaşan küçük kızına kaydı gözüm.

"Evet. Kurstan arkadaşım" dedim.

"Bak benim eşim de hemen burdaki kalede" diyince sahaya doğru baktım.

"Eskiden her hafta oluyordu maçları. Biz de ikram hazırlıyor, geliyor piknik yapıyorduk eşler olarak. Ama bu bir kaç aydır akşamları yer bulamıyorlar, yada zamanları uyuşmuyor" dedi kadın.

"Öyle mi?" Diyip dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım. Ne diyebilirdim ki zaten tanımadığım bi kadına. Maçı izlemeye devam ederken yanımda oynayan çocuğa da kayıyordu gözüm. Bir alışveriş belki de şuan daha eğlenceli olabilirdi. Ama Atlas'ı koştururken uzun uzun seyretmek içimdeki bütün kötü enerjiyi atmama yaramıştı. Beyaz teni kıpkırmızı olmuş, terlemişti.

Çok hızlı koşturduğunu ve oldukça agresif oynadığını da fark etmiştim. Üzerindeki agresiflik her yerde vardı. Buna rağmen ki bu benim için eksi yön olmasına rağmen ona karşı olan hislerimi etkilemiyordu.

Telefonum çalmaya başlayınca açtım.
"Hüzzam hanım arkadaki açık otoparktayım" dedi Burak.

"Tamam da benim nerde olduğumu biliyor musun?" diye sordum.

"Evet, konumunuza baktım" dedi. Yanımda telefon taşımasam iyi ederdim gizlice bir yere gideceksem.

"Tamam geliyorum" dedim. Çantamı koluma takarken Kerem'in bana doğru geldiğini gördüm.

"Hişt gidiyor musun?" Dedi demirlere dayanıp.

"Evet. Arkadaşım gelmiş" dedim.

"İyi bakalım. Görüşürüz. Kendine iyi bak" diyip göz kırpıp oyuna geri döndü. Oyunun ortasında gelip laf atması bile büyük bir önem taşıyordu benim için. Ama Atlas beni hiç fark etmemişti bile.

Arabaya bindiğimde beni bir ağlama tutmuştu.
"Hüzzam hanım iyi misiniz?" Diye sordu Burak.

"Eve gidelim bir an önce" dedim zorla. Kendimi durduramıyordum. Gerçekten Atlas hocanın sınıfında kalmak için çok çabalamıştım. İki kez Atlas hocanın peşinden koşturmuştum. Üzerine de uzunca izleme fırsatım olmuştu. Bana karşı bir şey hissetme yüzdesi de sıfırlarda olduğunu iyice anlayınca hüzün çökmüştü.

"Kursta mı bir şey oldu?" Dedi ışıklarda Burak.

"Hocam değişti ve yapabildiğim her şeyi baştan tekrarlatıyor. Diğer hocayla çalışırken daha çok zorlanıyordum ama en azından bir şeyler öğreniyordum" dedim. "Bu hocayla çalışmak istemiyorum. Adam beni geriyor"

* YALNIZ KUŞ *        Where stories live. Discover now