Kemerli ev

67 5 0
                                    

Melisa yine o adamla birlikte gelmişti odaya.

"Gel hadi Hüzzam " dedi Melisa.

Üçümüz bu sefer kapının önünde Melisa Rüst yazan odaya girmiştik. Melisa'nın odası olduğu belliydi. Melisa masa üzerindeki kağıtları uzattı adama. Adam onları alıp çıkınca Melisa ile yalnız kalmıştım.
"Hüzzam bir şey içer misin?" Diye sordu.

"Yok teşekkürler" dedim gülümseyerek.

"Toplantı biraz uzun sürebilir" dedi saatine bakarak. "Duruma baktım az önce de hemen bitecek gibi değil" dedi. Demek ki toplantı için burdaydı.

"Benim için hiç sorun değil" dedim.

"Tamam öyleyse" Dedi Melisa. Çok tatlı bir kadındı. Mavi gözleri vardı. Kıvırcık siyah saçlarını topuz yapmıştı. Ve oldukça şık bir elbise giymişti.

Aniden kapı açılınca ikimiz de dönüp baktık o tarafa.
"Ay kapı çalmayınca korktum" diyip güldü Melisa. Atlas'ın kapı çalma alışkanlığı yoktu ki hiç diyesim gelmişti.

Atlas da gülümseyip "Melisa, toplantının ne zaman biteceğini bilmiyorum. Her ihtimale karşı sen Hüzzam'a bir şeyler hazırlatır mısın?" Dedi Atlas. Oturduğum koltuğun arkasından tutup.

"Tabii ki Atlas" dedi kadın. "Merak etme biz aramızda hallederiz."

"Tamam süper" diyip aniden arkadan omzuma attı elini. Hafifçe kulağıma eğilip  "çok doyurma karnını. Ben seni bu işi halledince kahvaltıya götüreceğim" dedi.

"Tamam" dedim omzumdaki elinin üzerine elimi atıp. Odadan çıkınca Atlas, Melisa "vay be Atlas'ı böyle görmek de varmış" dedi gülümseyerek. "Çok şaşırttı böyle bir evlilik kararı alması. Senin kurtarmak için izin almaya çok çalıştı ama olmadı" dedi.

"Biliyorum çok uğraştığını. Ben de şaşırdım böyle bir karar almasına. " dedim dudaklarımı birbirine bastırıp.

"Gerçekten aranızda yakınlaşma var mıydı?" Diye sordu.O an aklıma Atlas'ın bana söyledikleri geldi.

"Hayır tabii ki" diyip gülümsedim. Kaşları kalkıp indi. Attığı blöfü yememiş olmakla birlikte oturduğum yerde dikleştim.
"tost yer misin?" Diye sorunca "olur olur hiç fark etmez. Ama yapabiliyorlarsa küçük yapsınlar" dedim.

"Tamam" diyip masadaki telefonunu alıp kulağına götürdü. "Nasıl olsun tostun?" dedi.

"Karışık" dedim. "Her şey olabilir içinde"

"Tamam. Erdinç bey. Benim odama çeyrek tost gönderebilir misin? Karışık olsun. Yanına da" diyip bana bakınca "çay" dedim. "İki çay" dedi.

Telefonu kapatınca "bu arada bütün aramaları ben yaptığım için Atlas'a adımı sık sık duyuyor olmalısın" dedi.

"Evet." Diyip güldüm. "Herkesi sen mi arıyorsun?" Diye sordum.

"Yok hayır. Ben sadece Atlas'ın danışmanıyım.Atlas da takım lideri. Yani onun da altında çalışan bir grup var" dedi.

"Atlas ile bu konuları konuşmayız" dedim.

"Anlıyorum. Zaten çoğu işlerin içeriği gizli. Biz bile bilmeyiz" dedi gözlerini kısıp.

"Aynen, o yüzden. Olmasa da konuşmuyoruz gerçi" dedim başımı sallayarak.

Tost ve çaylar gelince yemeye koyuldum hemen. Çok acıkmıştım. Biraz olsun beni kesmişti. Çayımın son yudumunu içtiğimde "Hüzzam istersen bir çay daha söyleyebilirim" dedi.

"Yok bana yeterli. Bu arada çok teşekkür ederim " dedim.

"Afiyet olsun, Hüzzam" dedi. Çantamdan ıslak mendil çıkartırken gözüme Atlas'ın kalemi takıldı. Ne ara içine attığını kaçırmıştım. Elimi silerken "Erdinç bey, bardakları alabilirsiniz" dedi tekrar telefon edip Melisa.

* YALNIZ KUŞ *        Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt