bar

171 10 1
                                    

Araba yerine yürüyerek gitme kararı almıştık son anda. Bara ilk defa gideceğim için tedirgindim. Ama yanımda Atlas hoca varken kendimi oldukça güvende hissediyordum.

"Çok uzakta mı?" Diye sordum.
"Hayır, hemen sokağın sonunda" dedi sakin bir ses tonuyla. Ardından "Hüzzam" Diyince "efendim?" Dedim otomatik bir cevapla.

"Nasıl sorulur bilmiyorum da. Aslında şiddet uygulamadıklarını söyledin ama ben yine de emin olmak istiyorum.O adam sana dokunmuyor değil mi?" Dediğinde bir anda ona baktım. Haklı olarak böyle bir şeyi sorguluyordu ısrarla. "Bu, bu da önemli bir nokta çünkü. Çekinip söyleyememiş olabilirsin. Ama benimle her şeyi paylaşabilirsin" dedi ben sessiz kalınca. O da çok zorlanmıştı konuşurken. İlk defa cümleleri toparlayamamıştı hazırcevap Atlas hoca.

"Sanki her şey yolundaymış gibiler." Dedim ve ardından devam ettim. "Sanki onların öz çocukları gibiyim onlar için. Şiddet yok. Zorlama yok. Yani bir kaç kuralları var tabi. Bu zamana kadar hep onların çocuklarıymışım gibi davranıyorlar ve ben sakin kaldığımda gayet sıradan geçiyor günler. "

"Kötü davranmalarındansa bence böylesi daha iyi" dedi. Kısa bir süre ardından "en azından ordan kurtulana kadar"

"Ne kadar iyi davransalar da boş ama" dedim.

"Tabii ki orası öyle" diyip bana döndü. "Merak etme bu işi araştıracağım, sana yardımcı olmaya çalışacağım elimden geldiğince. Beni yakın hissedip bu konuyu açtığın için teşekkürler" dedi. Aslında bu konunun sonunda annesini soracaktım. Ama becerememiştim.

"Asıl ben teşekkür ederim.Yardım edecek birisinin yokluğu da sıkıyordu canımı. Tek başıma kalmıştım resmen" dedim gülümseyerek. İçimi rahatlatmıştı. İyi ki konuşmuştum onunla. Ve iyi ki vardı.

"Şimdi bir iki saat bunu düşünmüyorsun ve eğlenmene bakıyorsun" dedi.
İçeriye girerken hafifçe arkasında kalmıştım.
Belimden tutup beni masalar arasında ilerletti. Karşı masada onları görünce adımlarımı hızlandırdım. Atlas hocayla bana herkes sevecen bir şekilde selam verdi. Çağrı ile Deniz'in arasına geçtim. Atlas hoca da Mısra ile Deniz'in arasına geçti. Masada Aytuğ, Utku ve Ecrin de vardı. Onlarla çok muhabbetim yoktu tabii.

"Ne güzel olmuşsun böyle" dedi Çağrı kulağıma doğru eğilip. "Teşekkür ederim" dedim sadece ben de gülümseyip.
Atlas hoca garsona işaret verdi ve ardından Deniz'in arkasından koluma dokundu. Geriye doğru eğilip ona bakınca "ne içersin?" Diye sordu.

"Soda " dediğimde gözlerini tamam anlamında bir kere kapatıp açtı. Allahtan herkes içki içmiyordu da ben sırıtmayacaktım içlerinde. Atlas hoca da bira söylemişti. Su gibi içiyordu resmen. Ben meyve suyunu bile o hızla içemezdim. Sürekli ona bakmasam iyi olacaktı. Herkes içinde ilgi çekiyordu.

"Yarın bir yerlere gidelim mi?" Diye sorunca Çağrı "şu sıralar yoğunum başka zaman ayarlarız" dedim. Onunla buluşmak istemiyordum nedense. Hareketleri pek hoşuma gitmiyordu.

Sodayı yarıladığımda masadakiler bir anda Atlas hocayı sahneye çıkarmak için tezahürat etmeye başlamıştı.

Atlas hoca sahneye geçip gitarı eline alınca beni hafiften heyecan almaya başlamıştı. Geniş omuzlarına gitarın askısını geçirdi. Arkasına dönüp bateristle birşeyler konuşmaya başladı.

"Atlas hoca eskiden burada çalıyormuş" dedi Çağrı.

"Ciddi misin?" Dedim bunu duyunca. Demek ki burayı tanıdığı için Burak'a hiçbir sorun yaşanmayacak demişti kesin bir dille.

"Peki neden bırakmış çalmayı?" Diye sordum.

"Kurs sahibi isteği üzerine başka yerde çalışmaları yasakmış " dedi.

"Saçmaymış" dedim. Bana göre bir mantığı yoktu.

"Eğer gerçekten iyi birisiyse kapılır. Keşfedilmesini istemiyor olabilir" dedi Çağrı. Kurs iyi para ödüyor olmalıydı o zaman.

Atlas hoca çalmaya başladı. İlk defa onu şarkı söylerken izleyecektim. Sanki o an dünyadan kendimi soyutlamıştım. Bir o bir ben vardım. Kendimi sarılmamak için çok zor tutuyordum. Keşke ona daha da yakın olabilseydim.

Sesi içime işlerken bu anı beynime kazıyordum çünkü büyülü an bittiğinde tekrar tekrar düşünüp mutlu olacaktım.
"Ama sen bana bakıyorsun da beni görmüyorsun ki" dedi Çağrı kulağıma doğru eğilip. Şarkı sözünü söylemişti ama nereye çekersek çekebilirdik. Moralim bozulmuştu bir anda. Atlas hoca sahneden inerken Çağrı'nın yanından uzaklaşma planları yapıyordum.

Herkes Atlas hocaya övgü yağdırırken ben öylece bakıyordum. Atlas hocayla göz göze gelince başımı çevirdim. Geri bakıp bakmadığına bakmak için dönmüştüm ki kızın birisiyle sarılıyordu. Kulağına uzanıp bir şeyler söylüyordu kız. Kıskançlık duyguları vücudumu sararken saatime baktım. Bir saat dolmuştu ama Atlas hoca beni çoktan unutmuştu bile. Hatta masadakileri de. Resmen onlar konuşmaya başlayalı ikinci şarkı bitecekti. Kız bir anda masaya dahil olmuştu. Kızı incelerken Atlas hocanın bu tarafa doğru baktığını fark edince bileğimi gösterdim işaret parmağımla. Gitmek istediğimi başka türlü anlatamazdım. İşaret parmağını havaya kaldırıp işaret verip içkisini içmeye devam etti. Kız o gün kursta gördüğüm kız değildi. "Ben gidiyorum" dedim dudaklarımı oynatarak, elimle de kapıyı işaret etmiştim.

"Bekle ben bırakacağım seni" dedi masanın üzerinden bana doğru eğilip.

Kıza da içki söylemişti ve beni bırakmaya hiç niyeti yoktu. Çağrı da habire yanımda ya koluma çarpıyor ya da ayağını ayağımın dibinde tutuyordu.

"Hadi biz de dans edelim" dediğinde oldukça neşeli bir şarkı çalıyordu. Etrafa baktığımda o 'de' ekinin içine kimlerin dahil olduğunu gördüm. Mısra Altuğ ile, Deniz ile Utku dans ediyordu. Atlas hoca da kolunu kızın omzuna atmış bir o tarafa bir bu tarafa sallanıyordu. Ecrin kendi halinde telefona dalmıştı.Ani bir kararla ben de Çağrıyla dans etmeye başladım.Çağrı beni kendi etrafımda döndürürken artık Atlas hocanın tam karşımda olduğunu fark ettim. Bir kişi varken aramıza üç kişi girmişti. Dans etmeyi bıraktım ama herkes dans etmeye devam ediyordu.

Atlas hoca başıyla işaret verince "gençler biz kalkıyoruz. Yarın kursa geç geleni almam ona göre" dedi ortaya. Şarkının bitimine geldiği için sesi duyulmuştu. Ayrıca yarın dersin sabah ona alındığını da beni gruba aldıktan hemen sonra mesaj atarak bildirmişti. Zaten on bir bile erkendi tatil gününde. On çok daha zordu uyanıp gelmek için. Benim dersim de artık bu grupla birlikte olcaktı.
Çantamı alıp onun ve kızın arkasından ilerledim. Kız kapının önüne gelince tekrar Atlas hocaya sarıldı. "Dikkat et görüşürüz sonra" dedi Atlas hoca.

"Görüşürüz." Diyip içeri girdi kız tekrar.

"Senin gördüğün var ya kaybolan ufaklık hani" dedi benim yanıma gelirken.

"Evet" dedim devam etmesi için. "İşte bu kuzenimin kardeşi" diyince kıskandığım kızın kuzeni olduğunu öğrendiğim anda hem bir rahatlama hem de kötü his üzerime çullanmıştı. Onu kıskanıp Çağrı ile dans etmiştim. Şimdi Atlas hoca belki de benim Çağrı ile yakınlaştığımı bile düşünüyor olabilirdi. Sonra kendi kendime Atlas hocanın buna dikkat bile etmemiş olacağı düşüncesi geldi. Fark etse bile umrunda olmazdım.

"Size o kadar çok benziyordu ki cam gibi gözleri vardı. Çok sevimliydi." diyince bir an ne dediğimi fark ettim. Ona benzediğini söyleyip ardından iltifat etmiştim. Bir an duraksayıp ona bakınca "arada bana da iltifat etmiş oldun teşekkürler" diyip güldü. Çok da sesli olmayan kısa bir kahkaha atmıştı. Bana bi sıcaklık basmıştı. "Yok yani ben kuzenize sevimli dedim." Dedim. Kurtarmaya çalışsam da artık batmıştım.

"Tamam Hüzzam anladım. " dedi gülmeye devam ederken.

"Her şey için teşekkür ederim." Diyip elimi uzattım. Tokalaşırken diğer eliyle de omzuma dokundu.

"İyi akşamlar" dedi elleri cebinde arabaya binmemi beklerken. Sanki her şey ağır çekimde ilerliyordu. İçimde kelebekler uçuşuyordu. Mutluydum. Bana iyi geliyordu. Ona giderek daha da aşık oluyordum bunun farkındaydım.

* YALNIZ KUŞ *        Where stories live. Discover now