Okunmak

129 3 0
                                    

Sabah uyandığımda başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Dün çorbayı iyi akıl etmiştim de en azından midemi bastırmıştı. Kahvaltı masasına geçip oturduğumda Asya ablanın sadece benim için hazırladığını gördüm kahvaltıyı. Sonradan hatırladım tatilde olduklarını.

"Asya abla, sen de gel otur" dedim.

"Olur mu Hüzzam hanım" derken Burak çıkıyordu yukarıya.

"Geç geç Asya abla sen. Benden çekinme." Dedi Burak. "Nasıl oldunuz Hüzzam hanım" diye sordu sonra. Altında kot pantolon, üzerinde beyaz tişörtü vardı bugün.

"Keyfim yok. Biraz aç kalayım böyle oluyorum işte. Bütün dengem kaçıyor" dedim.

"Ben size adaçayı yapayım hemen" diyince Asya abla "ay Asya abla, dur. Otur Allah aşkına. Ben alışkınım bu halime. Geçer, öğlene kalmaz bir şeyim" dedim.

"Bugün kursa gitmezsiniz herhalde bu halde" dedi Burak.

"Yok ben de gitmeyi düşünmüyorum" dedim. Bu halde çekemezdim onu. Kahvaltı etmeye başladık Asya ablayla. Odama çıkarken mesaj gelince telefonumu çıkardım cebimden.
Atlas hoca yazısını görünce merdivenlere çöktüm kaldım. Mesaja tıkladım hemen.

"İki saat önce gel demiştim dün, derse de gelmeyeceksin sanırım. Kaçmak en çok başvurduğun yol nasıl olsa. Bir günde pes etmek sana yakışmadı"

Nasıl böyle vicdansız olabiliyordu? Nasıl bu kadar acımasızca laf sokabiliyordu? Sinirini belli ki çıkartamamıştı dün.

Yazdığını görünce çıktım mesajlardan. Ne yazabilirdi ki başka? Öfkesini bu soyadından çıkartırken beni kullanıyordu işte. Annesinin olaylarıyla ilgili olmalıydı.

"Devamsızlığına dikkat et. Üç günün kalmış" yazmıştı. Bu muydu yani? Nereye kadar kaçacaktım ki? Bu işe bir son noktayı koyup konuşacaktım onunla. Giyinip, olabilecek en hızlı şekilde hazırlandım.

"Burak, kursa gidiyoruz" dedim aşağıya seslenip.

"Hoppala bayram. Bu nerden çıktı şimdi?" Diye sordu.

"Gitmem gerek." dedim sadece. Bunun üzerine birlikte arabaya geçtik. Burak beni kursa getirdiğinde daha asıl derse kırk beş dakika vardı.
"Hüzzam hanım, bunu yanınıza alın. Yine geç çıkacak olursanız en azından atıştırmış olursunuz" dedi çubuk kraker uzatıp Burak.

"Teşekkür ederim ya" dedim ve çantamın içine gönderdim kraker paketini.

Odasına çıktığımda boştu bu yüzden kantine de indim. Orda da göremeyince güvenliğin yanına gittim.

"Merhaba abi, Atlas hoca nerde acaba? Dersim var da birebir" dedim. Şimdi beni asıl dersin olduğu sınıfa gönderirdi bir de.

"Atlas hoca az önce çıktı. Arayalım isterseniz" diyince benim aramamdan daha iyi olur diye düşünüp "tamam" dedim. Güvenlikteki abi kendi telefonundan aramaya başladı. Durumu açıklayıp "adın neydi küçük hanım" diye sordu.

"Hüzzam Kahraman" dedim. Bilerek soy adımı Kahraman olarak söylemiştim.

Abi telefonu kapattığında "ders bir buçuk saat önceymiş. Sizi beklemiş ama gelmemişsiniz" dedi abi.

* YALNIZ KUŞ *        Where stories live. Discover now